ÇOMÜ TV'de yayınlanan Cevat İncenin moderatörlüğünü yaptığı, Kent ve Tarih programında değerlendirmeler yapan Tarih Bölümünden Dr. Barış Borlat ve Deniz Harp Tarihçisi Dr. Ercan Mercan, Enver Paşanın Çanakkale savaş sırasında kente yaptıkları ziyaretlerini ele aldı. Programda Enver Paşanın torununun da yer aldığı, Enver Paşanın 105 yıl önce ziyaret ettikleri mekândan çekimler yapıldı.
 
‘’Çanakkale muharebesinin kırılma anlarında, Enver paşanın aslında muharebe sahasında olduğu görüyorsunuz.’’ sözleri ile Enver Paşanın Çanakkale ziyaretleri hakkında bilgi veren, Dr. Öğr. Üyesi Barış Borlat; ‘’Enver Paşa 1914 Ekim ayında, başlayıp, 1919 Ekim ayına kadar Çanakkale muharebe sahasına 15 kere geliyor. Bunlardan bir, ilki seferberlikten sonra ekim ayında, 1914’de gelecek ardından Çanakkale Cephesi açıldığında 1915’de 10 defa muharebe alanına gelmiştir. 1916 yılı içeresinde 3 defa, ve son ziyareti 1917 yılının ortasında olacak böylece aslında, birinci dünya savaşı esnasında Çanakkale muharebesine 15 ziyareti vardır. Ancak şu önemli, bu ziyaretlerinin tarihlerine bakıldığında, Çanakkale muharebesinin kırılma anlarında, Enver paşanın aslında muharebe sahasında olduğu görüyorsunuz. Örneğin bu ziyaretlerden bir tanesi 19 Şubat taarruzu Çanakkale cephesinin açılışı 19 Şubat 1915’dir. Cephenin açıldığı gün, ilk yapılan bombardıman esnasında, Enver Paşa buradadır. Bombardımanın hemen ardından, boğaz girişine bombardıman hasarlarının olduğu yere ziyaret etmiş ve tetkikleri yerinde yapmıştır. Bir diğer önemli ziyarette, 8 Mart günü, Çanakkale boğazına dökülen mayın dökme işleminden, bir gün önce, yine Çanakkale boğazındadır. Önemli bir diğer ziyareti, 18 Marttan sadece bir gün önce, Çanakkale Boğazına Enver Paşanın geldiğini göreceğiz. Bulunduğumuz Rumeli Mecidiye Tabyasının tam karşısında bulunan Dardanos tabyasına, Amerikan Büyükelçisi ile bir ziyaret yapmış ardından, Rumeli mecidiye tabyasında ziyaretinin olduğunu göreceğiz. Bu tarihten başlamak üzere yani, 18 Mart sonrasında da kritik anlarda. Örneğin, Zığındere muharebesinin yaşandığı sırada Enver Paşa, muharebe sahasında, Alçıtepe'de bizzat muharebeyi yerinde görmüş hatta muharebeyi ön hattına girme suretiyle, gerekli emirleri burada vermiş olduğunu söyleyebiliriz. Yine Çanakkale Boğazının tahliye edilmesinden, ilk tahliye biliyorsunuz, Arıburnu bölgesinde, 20 Aralık tarihinde, tahliyeden yalnızca 3 gün sonra, Çanakkale muharebe sahasına gelmek suretiyle, cepheyi bizzat yerinde görecektir. Bundan sonraki ziyaretleri 1916 yılında, 3 defa olmak üzere, muharebenin en önemli anlarında en kritik anlarında cephe hattında olduğunu, Enver paşanın göreceğiz.’’ dedi.
 
‘’BOĞAZLARIN TAHKİMİ HER DAİM ÖNEMLİDİR’’
 
Çanakkale Savaşının Deniz Savaşlarından bahseden Deniz Harp Tarihçisi Ercan Mercan; ‘’ Büyük Deniz güçlerinin tamamı, bir güç aktarımı yaptığı zaman kıyıya, daima donanmalarının ateş gücünü kullanmışlardır, tarih boyunca ve buna karşı her zaman kıyıda da bir savunma olarak başlamış ve 18 ve 19 yy gelinceye kadar, süreçte Amiral Russel’in çok güzel bir sözü vardır’’ Ancak bir aptal, kıyıdaki tabyalar ile bir gemiyi savaştırır’’ derdi.  Kıyıdaki tabyaların bu kadar etkin olduğunu, ifade ederdi. Ama ilerleyen zamanlarda, özellikle 19.yy’ın ikinci çeyreğinden sonra, gemideki ateş gücünün artması zırh ve manevra kabiliyetinin artması ile, artık Çanakkale muharebelerine geldiğimiz bu 20 yy. da nerdeyse, gemiler, kıyı tabyaları üzerinde bir üstünlük sağlayacağı, bir hale gelmiştir. Tabi Osmanlı güvenlik paradigması içinde, hem kıyıları korumak hem stratejik geçiş noktaları olan boğazların tahkimi her daim önemlidir. Ama bilhassa 19 yy. dan sonra artan ateş gücü ve buharlı gemilerin ortaya çıkması ile beraber, deniz gücü daha önce görülmediği kadar, öldürme vuruş kapasitesine kavuştu. Buna karşı da Boğazların tahkimi her şeyden önemli hale geldi. Ama ilginç bir şekilde, Osmanlının Boğaz savunma konsepti içerisinde, donanma her zaman pasif bir rol oynadı. Örneğin 93 harbinde, Trablusgarp harbinde ve Osmanlı- Yunan harbinde, 1. Dünya harbinde tamamında, burada yapılan tahkimatın tamamında donanma pasif bir rol oynadı.’’ şeklinde ifade etti.
 
‘’Çanakkale zaten bizim onurumuz’’ diyen Enver Paşanın torunu, Burak Enver; ‘’Benim için 105 sene sonra, burada olmak büyük bir şeref, sizlerle beraber olmak ayrı bir keyif, Hissettiğim şeyleri anlatmak zor, yaşanmış olan şeyleri yerinde kalarak görmek, Enver Paşanın buraya ne kadar değer ve önem verdiğini, yerinde görmek çok büyük bir şeref, diyim daha başka ne söyleyebilirim. Çanakkale zaten bizim onurumuz biliyorsunuz. Savaşın içerisinde en büyük düşmanımız olan Ruslar karşı etkisinin dışında, İngilizlere verilen ders dışında çok anılması gereken yer var. Hocalarımda belirtti, ben sadece burada bir turist olarak geziyorum ama gerçekten buranın değeri yaşanmalı ve görülmeli, herkesin de gelip, ruhunu içine çekmesini tavsiye ediyorum. ‘’ diyerek konuştu.
 
İbrahim Akın KAZANCI