Geçtiğimiz günlerde İpsos araştırma tarafından yapılan bir araştırmada, “2022’nin, 2021’den daha iyi bir yıl olacağına inanıyorum” diyen Türk vatandaşlarının oranı yüzde 59 olması dikkat çekti. Bu verilere göre, Türkiye bu oranla yeni yıldan en umutsuz insanların yaşadığı ülkelerin sıralamasında 3’üncü oldu. Yapılan araştırmaları sonuçlarını değerlendiren Uzman Klinik Psikolog Yağız Ata; “Geçmişteki yaşantılar insanlarımızın geleceğe umutla bakmasına ve mutlu olabilecekleri şeklinde hissetmesine izin vermiyor” dedi.
 
Türkiye'de son dönemde yaşanan ekonomik sıkıntılar, alım gücünün düşmesi ve diğer ekonomik değişkenler insan psikolojisi derinden etkiliyor. İpsos araştırmasına göre “2022’nin, 2021’den daha iyi bir yıl olacağına inanıyorum” diyen Türk vatandaşlarının oranı yüzde 59 oldu. Türkiye bu oranla yeni yıldan en umutsuz insanların yaşadığı ülkelerin sıralamasında 3’üncü oldu. Bu verileri değerlendiren, Uzman Klinik Psikolog Yağız Ata; ‘’ ‘’Ekonomik ve salgının getirdiği sosyolojik buhran ile birlikte yaşam kalitesi ciddi anlamda düşen insanımızın, bu duruma bağlı olarak ruh sağlıklarına olumsuz etkileriyle baş etmekte güçlük çekmektir.’’ dedi.
  
‘’İNSANLARIMIZ GELECEKLERİ KONUSUNDA ENDİŞE YAŞIYORLAR’’
 
 İnsanların yeni yıldan neden umutsuz oldukların söyleyen Psikolok Yağız Ata; ’Yeni yıla girmeye yaklaştığımız bu haftalarda ne sokaklarda yılbaşı süslerini nede ışıklarını görüyoruz. Çarşı pazarlarda yılbaşı için alışveriş yapan insan yok. İnsanımız hem bu yeni yıldan hem de gelecekten kaygılılar. Geçmişteki yaşantılar insanlarımızın geleceğe umutla bakmasına ve mutlu olabilecekleri şeklinde hissetmesine izin vermiyor. İnsanımızın şu an ve gelecekte kaygı yaşamaması için geçim sıkıntısı çekmemesi ve temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk yaşamaması gerekiyor. Anneler çocukları aç kalmasın diye bol su içerek kendilerini tok tutmaya babalar ise ikinci ve dahi üçüncü işlere giderek evin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar, böyle bir durumda insanlarımız gelecekleri konusunda endişe yaşıyorlar.’’ dedi.
 
Bunalımda olan insanların bu süreçte kendilerini nasıl iyi hissedebilir sorusuna Psikolog Yağız Ata; ‘’Ekonomik ve salgının getirdiği sosyolojik buhran ile birlikte yaşam kalitesi ciddi anlamda düşen insanımızın, bu duruma bağlı olarak ruh sağlıklarına olumsuz etkileriyle baş etmekte güçlük çekmektir. Bu güçlüğün ortadan kalkmasında hem toplumsal müdahalelere hem de bireysel müdahalelere ihtiyaç vardır. Bu süreçte yeni yıla girerken bizi strese girmemize sebep olacak durumları tespit etmemiz ciddi anlamda bizi rahatlatacaktır. Bizi strese girmemize sebep olan durumları tespit ettik sonra bu durumlara karşı neler yapabiliriz diye çözüm odaklı düşünmek ve eğer bu çözümleri hayatımızda uygulayabiliyorsak gerçekleştirebilmek bu yeni yıla girdiğimiz bu süreçte bizim daha iyi hissetmemize yardımcı olacaktır.’’ şeklinde konuştu.
 
‘’İLK ÖNCE KENDİMİZ DEĞİŞMELİYİZ Kİ ÜLKEMİZİ DEĞİŞTİREBİLELİM’’
 
Ekonominin insan psikolojisi üzerinde çok önemli bir yeri olduğunun altını çizen Ata; ‘’Ekonomik krizler öncelikle insanlarımızın işsiz ve parasız kalma düşüncesine kapılmalarını sağlamakta, onların temel içgüdülerinin güvenini tehdit etmektedir. Ekonomik krizler, işsizlik sorununu had safhaya getirerek yaşam koşulları bakımından insanlara olumsuz sonuçlar sunmaktadır. İşsizlik sorunu ile karşı karşıya kalan çalışanlar yaşam tarzlarını sorgulamaya ve gelecekle ilgili kaygı duymaya başlamaktadırlar. Çünkü mevcut yaşam standartlarını kaybedecekleri düşüncesi içinde geleceklerini garantiye almak ve geleceğe güvenmek isterler. Öncelikle geçim kaygısı, bunun gerisinde yaşamlarını devam ettirme dürtüsü ile çalışan insanlar çalışamama psikolojisi ile çeşitli sorunlar yaşarlar. Temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacağı endişesinden dolayı hayal kırıklığı içinde gergin, agresif ve saldırgan davranışlar sergileyebilirler. Her gün işe giderken "bugün kim işten çıkarılacak, acaba ben mi?' diye düşünerek endişeli, gergin ve kaygılı bir ruh haline bürünebilirler. Böyle bir durumda da insanların iş verimleri düşer, motivasyonları azalır ve sağlıkları bozulur. İnsan sağlığına yönelik tehditleri içeren kriz ortamı ve bunun yarattığı işten çıkarılma kaygısı zamanla çalışanların ruhsal sağlıklarının da bozulmasına yol açar, bu da ortaya çıkan sorunların etkin değerlendirilmelerini ve çözüme kavuşturulmalarını engeller. Bu bozulmaları engellemek için gelişim odaklı çözümler üretmeliyiz. İlk önce kendimiz değişmeliyiz ki ülkemizi değiştirebilelim. Gelecekte ekonomik krizden veya başka sebeplerden kaynaklı psikolojik sorunlar yaşamamak için önce kendimiz okumaya daha sonra çevremize okumaya teşvik etmeliyiz, araba fiyatlarını neden yükseldi diye sohbet etmek yerine neden bu duruma düşmemek için kitap okumadık dediğimiz anda hem psikolojimiz hem de toplum çok daha iyi olacak. ‘’ dedi.
 
İbrahim Akın KAZANCI