Ekonomi üzerine birçok soruyu yanıtlayan Ali Babacan; “Ülkemiz gerçekten zor günlerden geçiyor. Her alanda önemli krizler yaşıyoruz. Artık krizler toplumun çok geniş kesimlerini, doğrudan etkilemeye başladı” açıklamasında bulundu.
 
Çanakkale programına ilişkin değerlendirmelerle sözlerine başlayan Babacan, “Yenice’de gayet güzel coşkulu, bir kongreyi tamamlamış olduk. Arkasından vatandaşlarımız ile buluştuk. Kahvehanede oturduk çiftçilerimiz ile çay içtik. Gayet güzel sıcak sohbetler gerçekleştirdik. Arkasından Çan’a geçtik. Çan’da yine sokaklarda caddelerde vatandaşlarla sohbetler yaptık. Parklarla oturan vatandaşlarla konuştuk. Arkasında, Çan’da pek çok farklı kesimin sivil toplum kuruluşlarının meslek örgütlerinin odaların, başkanlarının katılımı ile bir sivil toplum, konuşması gerçekleştirdik. Orda gayet güzel katılımlı, soru cevaplı, samimi bir sohbeti Çan’da tamamlamış olduk. Arkasından akşam Çanakkale'ye geldik. Kordonda yürüdük vatandaşlarla ayak üstü sohbetler gerçekleştirdik” dedi.
 
“ÜLKEMİZDE CİDDİ BİR HUKUK ADALET KRİZİ VAR”
Ülkede krizler dönemi yaşandığını söyleyerek sözlerinde devam eden Ali Babacan; ‘’Biliyorsunuz ülkemiz gerçekten zor günlerden geçiyor. Her alanda önemli krizler yaşıyoruz. Artık krizler toplumun çok geniş kesimlerini, doğrudan etkilemeye başladı. Zaten ülkemizde ciddi bir hukuk adalet krizi var. Dış politikada zaten bir kriz yaşıyoruz. Pandemiyle beraber sağlıkta, çokta kötü bir kriz yaşadık. Eğitimde bu pandeminin sebep olduğu, çok büyük bir eğitim krizine sebep oldu. Ama özellikle şu son aylarda, tekrar hareketlendi ekonomik kriz, çok geniş kesimlerin daha da yoksullaşmasına sebep oldu. Satın alma gücü vatandaşlarımızın çok düştü. Çiftçilerin durumu oldukça sıkıntılı. Artan maliyetler sebebi ile çiftçilerimizin çoğu zarar ediyor. Esnafımız pandeminin getirdiği yükü henüz, üzerinden atabilmiş değil. Pandemiden sonra dükkanlar açıldı iş yapıyorlar ama pandemi sürecinde getirmiş oldukları borçları, ödeme noktasında hala esnafımızın ciddi sıkıntıları var. Özellikle bu hayat pahalılığı, esnafla vatandaşı çok karşı karşıya getiriyor’’ şeklinde konuştu.
 
“EV GENCİ DİYE YENİ TOPLUMSAL BİR KESİM OLUŞTU”
Babacan; ‘’Hükümet yanlışa devam ederse, hata da ısrar ederse, akıl dışı bilim dışı, rasyonalitesi olmayan uygulamaları ülkeye dayatırsa, o zaman kriz daha da derinleşir’’ diyerek gençlerin durumundan bahsederek, ülkenin tamamen sıkıntılar yaşadığını ifade etti; '‘’Gençlerimiz maalesef mutsuz, özellikle işsizlik, hatta bugün Üniversite 1 de dahi olsa, mezun olunca iş bulamayacağını, dair kanaat çok ve çok etkiliyor. Dünkü kongre konuşmamızda da söyledim ev genci diye yeni toplumsal bir kesim oluştu. Hatta bir başvuru formu gösterdim, yenice kongremizde, forma çalışma durumunu soruyor. Çalışıyor çalışmıyor, derken bir seçenek var, Ev genci, onu işaretliyor insanlar, Ev genci demek işi olmayan, ama artık iş aramaktan vazgeçmiş, umudunu yitmiş evde yaşayan, aha çok gece ayakta olan gündüz dinlenen Ailesi ile başkaları ile muhabbeti olmayan, genç kitle oluştu. Sokağa çıkmak istemiyorlar. Çünkü insanlar ile muhatap olmak istemiyorlar Zaten çıksa oturup bir kahve çay içse, dünyanın parası, her şey çok çok pahalandı. Her açıdan zor bir dönem geçiriyoruz, farkındayız, ama bu sorunların çözümünün de hala şu şartlarda dahi, zor olmadığını düşünüyoruz. Belki de 2001-2002 krizini yöneten, bu krizden ülkeyi çıkaran, ekip olmamız, 2008-2009 dünya krizinden çıkaran bir ekip olmamız, bu krizde çok hızlı bir şekilde, çözeceğimiz konusunda, güçlendiriyor güven veriyor bize, Bugün itibari ile baksak krizin bugünkü seviyesini dikkate alsak, en fazla 6 ayda bu krizin çözülebileceğine biz inanıyoruz. Ülkenin normalleşebileceği, insanlarının yüzünün gülebileceğini, ümit olacağını, belki milyonlarca insan hemen iş bulmayacak ama, artık iş bulabilirim güvenini geri kazanacak. Artık işler iyi gidiyor. İşler düzelecek diyecek hissiyatını kazanması bu mümkün olur 6 ayda, Tabii bugünkü şartlar itibari ile söylüyorum. Şu an ki hükümet yanlışa devam ederse, hata da ısrar ederse, akıl dışı bilim dışı, rasyonalitesi olmayan uygulamaları ülkeye dayatırsa, o zaman kriz daha da derinleşir’’ dedi.
 
“KURUN ARTIŞI OLDUĞU GİBİ FİYATLARA YANSIYOR”
Babacan, açıklamalarının ardından, gazetecilerin soruları yanıtladı. “Türkiye'de ekonomi kur üzerinde değerlendiriliyor, dolar değerlendirmesi Türkiye dolar kuru 1.5 2 olduğu günlerde başka sorunlar bugün başka sorunlar var sizce kur nasıl olmalı” sorusuna Ali Babacan; ‘’Döviz kurunun Türkiye için en önemli rolü; döviz kurundaki artışın, enflasyona yansıması. Yani kurun seviyesi nerde, kurun hareketliliği önemli. Kurun artışı olduğu gibi fiyatlara yansıyor. Kur arttığı zaman A’dan Z’ye iğneden ipliğe, her şeye zam gelir. Ama özellikle sabit gelirli vatandaşın, asgari ücret ile geçinen vatandaşın, emeklilerimiz, onların gelirleri bu kadar hızlı artmıyor. Şu anda TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 21.   1 yılda bütün alışveriş ettiğimiz ürünlerin, fiyatlarının yani yüzde 21 arttığını ilan ediyor. Emekli maaşları, memur maaşları, genellikler TÜİK’in ilan ettiği enflasyon, nispetinde arıttırılıyor. Biliyorsunuz toplu sözleşmelerde, artış yönünde enflasyon daha da yüksek çıkarsa onu da vereceğiz, o aslında resmi enflasyona bağlanmış oluyor. Hayatın bu kadar hızlı pahalandığı bir dönemde, kur artışı direkt satın alma gücünün düşmesi anlamına gelir. Hele hele mesleği icabı, yaptığı alışveriş sepeti icabı, döviz kurunun daha etkilediği ürünler söz konusu ile bu vatandaşımızın daha etkilendiği anlamına gelir. İnsanlar daha önce yaptıklarını artık yapamıyor. Mesela, geçen hafta İstanbul'da bir genç  ‘6 aylık KYK burs paramı biriktirdim 15 gün Avrupa’da tatil yaptım’ dedi. Sizin dedi ekonomi bakanlığınız döneminde, yani bundan 7-8 sene önce, hatırlıyorsunuz emekliler birkaç ay maaşını kenara koyabiliyor, yine İtalya'da tatil yapabiliyorlardı. Türkiye bunları yaşadı yani, Mesela Çanakkale'de sorun, bu insanların son 10-15 yıl içeresinde, yurt dışı tecrübesi olmuştur” dedi.
 
ASGARİ ÜCRET DEĞERLENDİRMESİ
Asgari Ücret ile ilgili TİSK’in çok düşük bir teklif ortaya konduğu ve bu konu hakkında ne düşündüğü sorulması üzerine Babacan; ‘’Türkiye'de her türlü sivil toplum kuruluşu sendikalar dahil işçi tarafı da işveren tarafı da o kadar etkisizleşti ki artık, sivil toplum artık görevini doğru düzgün yapamıyor. Sivil toplum çok büyük baskı altında. Sivil toplum hükümetin ya tehditti ya teşviki ile hareket ediyor. Dolayısı ile bu yapılan görüşmelere bakıyoruz, biraz da bir de bizim dönemimizi hatırlıyoruz. O zamanlar kıyasıya bir pazarlık oluyordu. Sendikaların çok farklı talepleri oluyordu. İşveren sendikaları olsun, devlet kurumları gerçekçi analizler yapar. TÜİK’e dönüp enflasyonu sorup, ona göre bir asgari ücret açıklasalar herhalde insanlar güler yani” ifadelerini kullandı. Yenice Kongresinde söylediği 25 Bin Dolar hedefinin 2023 için hala geçerli olup olunmadığın sorulması üzerine Babacan; ‘’Hedefi 25 bin dolar ama 2023 için değil. 2023 için böyle bir rakam mümkün değil artık. Yani Türkiye'de makul bir sürede 25 bin dolara rahat ulaşırız, o makul sürenin ne olduğu ile alakalı. Şu anda arkadaşlarımız, çalışıyorlar. Çalışılır ve ilgili somut rakamlar iletilir daha sonra açıklanır. Yani şunu demek istedim; Türkiye 3.500 dolardan, 12. 500 dolara çıktı ama şimdi düştü 8500 dolara. Artık 25 bin dolar Türkiye için hayal, olmaz bu rakam gibi bir şey yok. 25 Bin dolar hedefi Türkiye için hala iyi bir hedeftir ve makul bir süreçte Türkiye o hedefi yakalar. Makul sürenin ne olduğunu arkadaşlarımız tüm boyutları ile analizleri ile ortaya koyacaktır‘’ dedi.
 
“BU KADAR BASİT HATALAR YAPILMAZ”
“Merkez Bankası Faiz Kararı düşürmesine rağmen reel piyasada faizler düşmedi sizce bunun sebebi nedir” sorusuna ise Babacan, hükümetin halktan ve ekonomiden kopuk olduğunu belirterek; “Şu anda hükümet Bankalara baskı yapıyor. Ticari kredi faiz oranını düşürdü.  Ticaret faizlerini düşürdü,  konut faizlerini düşürdü. Ama dün açıklanan rakamlara baktığımızda kredi faizlerinde de son haftalarda ciddi artışlar var. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin hazinesi %22.7 ile bankalardan borç alırken bankaların aslında bunun bir faiz niye indirimi terci etsin?  Yani aynı o 1990’lı yılların o kötü dönemine dönüştü her açıdan.  Enflasyon artık iki haneye oturdu. Tek haneli enflasyon kimsenin aklına bile gelmiyor.  Döviz kurunun kontrolü kaybedildi.  Bankaların tamamen hazine ile Merkez Bankası arasındaki bir kurum haline geldiğini söylüyoruz. Hayat pahalandı, fakirliğin yaygın olduğu bir dönemi maalesef tekrar dönmüş olduk. Yani akla mantığa sığacak hiçbir şey yok. Bankaya giderseniz siz gidin düşük faizli kredi verin hazine geliyor, yüksek faizle kim bana para veriyor, paraya ihtiyacım var, para yok’ diyor. Bütçe açığı var. Bütçe açığını nasıl finanse edilecek. Piyasayavda ihale ile borçlanıyor aslında. Bunun hiçbir tutarlığı yok. Şu Çanakkale’de  5-10 liralık ticaret yapan bir arkadaşı  alın, ekonominin başına koyalım ama Allah aşkına sayın Erdoğan karışmasın. Buradaki Çanakkaleli ülkenin ekonomisini şu andakilerden daha iyi yönetir. Çünkü böyle mantık hataları yapmaz.  Esnaf 10 liraya aldığı bir malı 5 liraya satmaz değil mi?  Halbuki devlet şu anda bunu yapıyor.  Yani 22 liraya aldığını 12 liraya satıyor.  Bu kadar basit hatalar yapmaz.  Ama bunlar ülkemizin gündeminden de kopuk, ekonomiden de kopuk” dedi.
 
“GELEN TEKLİFLERİ DEĞERLENDİRİRİZ”
Babacan diğer partililerle yapılan ekonomi ve farklı işbirlikleri sorusuna da verdiği cevapta  ise; “Parlamenter sistemle alakalı 6 partinin olduğu masada çalışıyoruz. Partilerin farklı farklı parlamenter sistemleri var. Çok genel ilkeler benziyor açıkçası ama  detaylara indiğimizde farklı görüşler var.  Arkadaşlarımız oturdular, yoğun bir çalışma ile farklı farklı parlamenter sistemlerini tek bir çalışmaya indirgemeye çalışıyorlar.  Çok detaylarda kaybolmanın bir manası yok yeter ki ana çerçevemizi koyalım.  Bu yönde yapılan çalışmalar beklediğimizden de hızlı ve daha kolay mutabakatla ilerledi. Bu çalışmadan biz memnunuz ve yakı zamanda da tamamlanacağına inanıyorum. Bir de ekonomi ile ilgili öyle bir çalışma başlatıldı. Fakat o çalışmalar ile ilgili bizim herhangi bir katkımız olmadı.  Çalışma şu anda yürüyor mu, yürümüyor mu bilmiyorum. Çalışmaların devamı ile ilgili partiler arasında alınmış bir karar var mı, yok mu bilemiyorum.  Bundan sonraki süreçte önemli olan parlamenter sistem. Önemli olan parlamenter sistemindeki mutabakat.  Biz eylem planı hazırlamaya çalışıyoruz. Bu güne kadar 5 ayrı alanda eylem planı açıkladık. Bunların her biri 50’şer maddelik eylem planı.  20 alanda açıkladık toplam bin tane eylem. Bunların her bir maddesini hesap ediyoruz.  90 günlük, 60 günlük planlarımızı mutlaka açıklıyoruz. Diğer partilerden de ne yapıyorsunuz, ne ediyorsunuz, çalışmalarınız neler, gelin beraber çalışalım diye bir teklif gelirse o teklifi o gün oturur değerlendiririz.  Biz sadece kendi partili üyelerimizle değil, çok geniş katılımla çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
 
CUMHURİYET TARİHİNDE BU KADAR EYLEM PLANI YAPAN BİR PARTİ YOK”
Seçim her an yaşanacakmış gibi hazırlıklı olan ve farklı alanlarda eylem planlarını açıklayan DEVA Partisi Gelen Başkanı Ali Babacan, Cumhuriyet Tarihinde eşi benzeri olmayan bir hazırlık içinde olduklarını ve her alanda eylem planı hazırladıklarını belirterek “Tarıma yönelik eylem planımızı Çukurova’da açıkladık.  Afet yönetim eylem planımızı açıkladık. Sosyal konutlarla ilgili eylem planımız hazırladık. Sırada insan hakları ve doğa var, onları açıklayacağız. Ekonomi eylem planımız şu anda 120 madde. Çok yoğun çalışıyoruz. Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyeliği ile ilgili bütün yol haritasını    oluşturan ekibin koordinasyonunu ben sağladım.  Çok detaylı hazırlıklar yaptık.  Tam üç tane 5 yıllık kalkınma planını koordinasyonunu ben yaptım. Şu anda bizim yaptığımız eylem planı hazırlığı, bu güne kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılmış bir şey değil.  Hiçbir zaman bu kadar detaylı hazırlık yapılmamıştı. Seçimlerden önce, seçimle gelmiş siyasi parti daha detaylı bir çalışma yapmamıştır.  Bırakın seçimden öncesini, seçimden sonra da bile böyle bir çalışma yok şu ana kadar.  Onun için tecrübelerimizin özünde, geniş bir katılımla bu eylem planlarını hazırlıyoruz. Bunları diğer partilere, sivil toplum kuruluşlarına gönderiyoruz” dedi.
 
“2001’DE KURULAN AK PARTİ BAŞKA, BUGÜNKÜ AK PARTİ BAŞKA”
AK Parti ile çalıştığı dönem ile ilgili pişmanlık duyup duymadığı sorusu ile ilgili de DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan “2002’de AK Partinin kuruluşunda olmam, 2002-2012 dönemde Türkiye’nin reformlarla demokratikleşmesi, Avrupa Birliği süreci ekonomik gelirin 3 bin 500 dolardan 12 bin 500 dolara çıkartmanın gururunu ben yaşıyorum, hiçbir pişmanlığımız yok. Ama AK Partiyi dönem dönem izlemek lazım. 2001’de kurulan AK Parti başka, bugünkü AK Parti başka.  2001’deki Erdoğan başka, bugünkü Erdoğan başka. Biz olduğumuz yerde duruyoruz ve kendi ilkelerimizden taviz vermedik.  Zaten DEVA Partisini kurduğumuz arkadaşlarımızın ortak özelliği aynı Türkiye’ye bakıyor olmamız.  Yarın inşa edeceğimiz Türkiye’nin hayalinin, vizyonunun aynı olmasıdır.  Arkadaşlarımızın çoğu daha önce siyaset yapmamış olan arkadaşlarımız. Mesela Çanakkale’de %85 arkadaşlarımız daha önce siyaset yapmamış olan arkadaşlarımızdır. İlk defa DEVA Partisi ile beraber çalışıyorlar. Dolayısı ile biz bundan 10-15 sene sonrası için yeni bir nesil yetiştiriyoruz. DEVA Partisinin ilke ve değerleri ile bütünleşmiş, tecrübeleri her geçen gün artan yeni bir nesil gelişiyor ve bu bizim için çok kıymetli. Vatandaşlarımız mevcut parti düzenini elinin tersi ile itiyor. DEVA Partiyi kurmadan önce vatandaşların oy verirken bir partiye gönül rahatlığı ile vermediğini gördük. Yoksa giderdik hangi parti iyiyse ona destek verirdik ve o parti ile düzlüğe çıkmaya çalışırdık. Ama basit olabileceği bir şey. Onun için sıfırdan yeni bir başlangıç yaptık. Çok da iyi gidiyoruz. Bugün itibari ile 81 ilde 81 tane il başkanı görevlendirmiş bulunmaktayız. 973 ilçenin ilçe başkanları görevlerinin başında. Sadece yönetim kurulu üyesi olan il ve ilçelerin toplamı 12 bin arkadaşımız görevinin başında. Bunun haricinde siyasete DEVA partisinde başlayan arkadaşlarımız var. Artık o dönem bitti.  28 Şubat’ın ve 2000 krizi ve AK Partinin kuruluşuna getiren dönem şu anda yok.  Dolayısı ile AK Parti’yi yöneten zihniyetin de miladı doldu, son kullanma süreci çoktan geçmiş durumda. Bir de partinin eskisi kadar münferit şahsiyetlerin olduğunu düşünmüyoruz açıkçası. İnsan kaynağı profili çok değişti.  Tamamen tek kişiye odaklı bütün sistemin bir tek kişinin iki dudağı arasında çıkacaklara endekslenmiş  bir siyasi iktidar var.  Biz iktidara önem veriyoruz, parti için demokrasiye önem veriyoruz  ve bambaşka bir başlangıç yaptık” dedi.
 
“BÜTÜN SİYASİ YELPAZEYİ BÜNYEMİZDE TOPLAMIŞ OLDUK”
DEVA ailesinin her geçen gün büyüdüğünü belirten Babacan şöyle devam etti; “Ben her sabah mesaiye başlarken ‘iyi ki başladık, iyi ki DEVA Partisini kurduk’ diye söylüyorum. Çünkü memleketimizin çok büyük ihtiyacı vardı. Eski terminoloji var biliyorsunuz. Sosyal demokrat, liberal, muhafazakar gibi kelimelerin hiç birisini kullanmıyoruz. Çünkü eski siyasetten gelen terminolojiyi  DEVA Partisi tanımlayamıyor. Onun için biz kendimizi anlatıyoruz, vatandaşlar da bizi anlamaya çalışıyor. Biz kendimizi anlattıkça her geçen an farkındalık artıyor. Geçen sene kongre için Çanakkale’ye geldiğimizde özellikle kırsalda oturan, yaşı ilerlemiş vatandaşlarımızın DEVA Partisinden haberi yoktu. Ama arkadaşlarımızın köy ziyaretlerinden sonra tanınırlığımız arttı. Öğrendikçe de daha iyi kodluyorlar zihinlerinde. ‘DEVA Partisi kuruldu AK Parti’den o kanada geçiş yapıldı’ diyorlar ama öyle değil. Bizi destekleyen insanlar bütün siyasi görüşlere ait. Bize üye veya gönüllü olmak için başvuran vatandaşların sadece %30’’u daha önce AK Partiye oy veren insanlardı. Geriye kalan kısımda %20 civarında CHP var, %10 İYİ Parti, %10 MHP, %10 HDP var  %20 civarında da daha önce hiçbir partiye üye olmadım ama size katılıp oy vermek istiyorum diyen vatandaşlar var.  Yani bütün siyasi yelpazeyi bünyemizde toplamış olduk” dedi.
 
İbrahim Akın KAZANCI