Yazar Yavaş geçtiğimiz hafta sonu, Cumhuriyet Halk Partisi Kdz. Ereğli İlçe Gençlik Örgütü aracılığıyla Zonguldak’taki okurlarıyla buluştu. Kent Müzesi'nde gerçekleşen etkinlikte, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddeti ele aldığı ‘Adı Zeynep: Öldürülen Tüm Kadınların’ isimli kitabını imzaladı.
 
Saat 13.00'te başlayan etkinliğe; CHP Kdz. Ereğli İlçe örgütü ile kadın ve gençlik kolları, Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık'ın eşi Neriman Posbıyık, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kdz. Ereğli şube üyeleri, Atatürkçü Düşünce Derneği Kdz. Ereğli üyeleri ve kentliler katılım sağladı.
 
Yavaş, kendinden ve kitabın yazılış sürecinden kısaca bahsettikten sonra, kadına yönelik şiddet üzerine konuştu. Yazar Yavaş, ”Bir kadın evine gittiği bir erkeğin evinde tecavüze uğradığında niye gittiği sorularak suçlu ilan ediliyor. Erkeğin ahlaksızlığını sorgulamayanlar kadının niye gittiğini, üzerindeki kıyafeti, dışarı çıktığı saati, içtiği içkiyi sorguluyorlar. İşte kadın cinayetleri, tam olarak bu yüzden bitmiyor. Çeşitli sebeplerle özellikle, namus sebebiyle erkeğe verilen indirimler diğer erkeklerin nasıl olsa ceza yok diyerek rahatlıkla cinayet işlemesine sebep oluyor ve toplum hep kadınları suçluyor. Düzgün erkek bulsun, doğru kişiyle evlensin, güzel insanla arkadaşlık kursun hep kadından bekleniyor. Kadınların adamölçeri yok ki, kim iyi nasıl bilecek? Ceren Özdemir, evinin önünde öldürüldü. Öldüren kişiyi tanımıyordu, Başak Cengiz samuray kılıcı ile yolda hiç tanımadığı biri tarafından katledildi ve fail bu cinayeti sadece canı istediği için işledi. Kadın cinayetleri kadının yüzünden gerçekleşmez, kadın suçlu değildir. Bugün, öldürülen minik Müslüme olayında bile suçlanan kişi kadın olan Müslüme'nin annesi…” ifadelerini kullandı.
 
“CİNAYETLERİ, KADINI OSMANLI GELENEĞİ İLE GİYDİRİP GEZDİREREK Mİ PROTESTO EDECEKSİN?”
Çan Belediyesi’nin ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ kapsamında düzenlediği yürüyüşü eleştiren Yavaş, "Bugün bakıyoruz benim ilçem Çan'da kadın cinayetlerini protesto etmek ve kadına şiddete hayır demek için yapılan etkinlik bir kadını tahta oturtup şehri gezdirmek, tahtı taşıyanlar da erkek belediye işçileri. Atatürk'ün 'Kahraman Türk kadını sen yerlerde sürüklenmeye değil göklere yükselmeye layıksın' sözü nedeniyle yapılmış bu eylem. Bakıyorsunuz İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tek kalem yok. Ne bir pankart ne logo ne slogan... Allah aşkına böyle bir şey olabilir mi? Sen CHP belediyesisin. Cinayetleri, kadını Osmanlı geleneği ile giydirip gezdirerek mi protesto edeceksin? CHP ve diğer muhalefet partiler bu konuya öncülük etmeli. Erk zihniyetli siyasi iktidar ve küçük ortağı bir gecede sözleşmeyi buhar etti ama maalesef partilerimiz bu konuya yeterli tepkiyi gösteremedi. Oysaki yurt genelinde eylemler düzenlenmeli il örgütleri ilçe örgütleri ile bir araya gelerek ortak basın açıklamaları düzenlemeli, belediyeler pankartlar hazırlayıp belediye binalarına asmalı idi. İstanbul Sözleşmesi çok önemli. Köylere, taşraya inilmesi ve herkese anlatılması gerekiyor. Ben mesela Rize Çayeli'de bir kahvede, Ordu Altınordu'da bir meydanda, Ardahan Posof'ta bir evde konuşmak istiyorum, sözleşmenin 81 maddesini tek tek anlatmak istiyorum. İşte o zaman bir şeylerin değişeceğine inanıyorum" şeklinde konuştu.
 
CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN ÖNEMİNİ ANLATTI
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini anlatan Yazar Yavaş, "Kızım eteğini kapat, oğlum amcalara göster zihniyeti ile büyüyoruz. Erkek çocuğumuza davullu zurnalı içkili eğlence töreni yaparak vücudundan bir parça alınmasını kutluyoruz. Çocukları daha doğarken pembe mavi diye sınıflandırma yapıp dilimizi düzeltmiyoruz. Karı gibi kelimesini aşağılamak için kullanıyoruz, etek giydirmeyi bir hakaret olarak atfediyoruz. Kadınlar bile ataerkil söylemlerde bulunuyor kimi zaman işte bunların değişmesi gerekiyor. Okullarda toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik derslerin olması gerekiyor ama önce bir dini vakıfta yapılan tecavüze bir kerelik diyen bakanların olduğu, kadına nasıl gülmesi gerektiğini söyleyen siyasetçilerin olduğu, İstanbul Sözleşmesi'ni bir gecede kaldırabilen zihniyete sahip bu iktidardan kurtulmamız gerekiyor. Cinsiyet eşitliği çok önemli… Erkek milli futbol takımı; maçlar oynadı, tüm televizyonlarda yorumlar yapıldı, programlar oldu, futbol takımları şampiyon oldu, konvoylara çıkıldı ama kadınların voleybol takımı olimpiyatlarda tarih yazmasına karşın, insanların konuştuğu konu sporcuların şortları ya da cinsel tercihleri oldu. İşte tüm bunların değişmesi lazım" dedi.
 
KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR
Bazı kayıp ve cinayet vakalarından söz eden Yavaş, cezaların yetersizliğinden bahsetti. Siyasi iktidarın, kadının adını yok ettiğini söyleyen Yavaş, “Kitabın kapağındaki kadın siluetlerinden birisi olan Rabia Naz Vatan, önemli bir siyasetçinin yakını tarafından araba ile ezildi dosyanın üstü kapatıldı. 11 yaşındaki kız için intihar etti dediler. Hesabını sormaya kalkan babası Şaban Vatan'a deli raporu vererek gönderdiler. Çorlu'da devletin yüzde yüz kusurlu olduğu bir kazada onlarca vatandaş öldü, orada ölen oğlu Oğuz Arda'nın hesabını sormaya kalkan anneye dava açtılar. O anneye psikolojik şiddet uyguladılar. Sorumlu olan bir kişi bile istifa etmedi, yargılanmadı. Oğlunun hesabını soran anne yargılandı. Oğlu eylemlerde ölmüş anneyi, kalabalık kitlelere meydanlarda yuhalattılar. Gülistan Doku kayboldu, 650 gün oldu bulamıyorlar. Nadira, milletvekilinin evinde ölü bulundu olayın üstü kapandı. Aleyna Çakır öldü, katilini cinayetten değil uyuşturucu kullanmaktan aldılar. Ben, o katile Ümitcan'a ‘katil’ dediğim için, hakkımda dava açıldı ve yargılanıyorum. Katile, ‘katil’ dediğim için belki de ceza alacağım. İstanbul Sözleşmesi bir gecede kalktı, öldürülen kız kardeşleri için sokağa çıkan kadınlara plastik mermilerle hedef gözetilerek saldırıldı, kadın genel başkan bile hakarete uğradı. Bu toplumda kadının bu yüzden adı yok. Ülkedeki her şeyin sorumlusu olduğu gibi kadın cinayetlerinin de siyasi iktidar sorumlusudur, kadın cinayetleri de politiktir” ifadelerini kullandı.
 
Etkinlik, kadına yönelik şiddet için kurulan resim sergisinin gezilmesinin ardından fotoğraf çekimi ile sona erdi.
 
Sevi Gözay UĞURLU