Çanakkale Tabip Odası Başkanlığı tarafından yapılan basın açıklamasında, bir hastaya ayrılması gereken muayene süresinin en az 20 dakika olarak kabul edilmesine rağmen ülkemizde birçok hastanede bu sürenin 5 dakikaya düşürülerek hekimlere günlük yaklaşık 100 hasta randevusu dayatıldığı iddia edildi. Bu randevuların hekimin hastasına yeterli zaman ayırmasına; halkın nitelikli sağlık hizmeti almasına engel olduğu bildirildi.

Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi bahçesinde gerçekleşen ve Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Yıllardır sağlıkta dönüşüm programı adı altında yürütülen politikalar, hastaneleri ticarethaneye, hastaları müşteriye dönüştürdü. Sağlık Bakanlığı sağlık hizmetlerinde niteliği değil niceliği önceleyen politikalarında ısrara devam etmektedir. Bu anlayışla yönetilen sağlık sistemi toplumun nitelikli sağlık hizmeti alma hakkını ve hekimlik değerlerini yok saymaktadır. Hekimlik yapabilmek için bir hastaya ayrılması gereken muayene süresi en az 20 dakika olarak kabul edilmesine rağmen ülkemizde birçok hastanede bu süre 5 dakikaya düşürülerek hekimlere günlük yaklaşık 100 hasta randevusu dayatılmaktadır. Bu randevular, hekimin isteği ve bilgisi dışında MHRS sistemi üzerinden açılmakta, hekimin hastasına yeterli zaman ayırmasına; halkın nitelikli sağlık hizmeti almasına engel olmaktadır. Hekimlere performans baskısıyla daha çok muayene ve işlem dayatması yapılarak mesleki özerkliğimize müdahale edilmekte, halkın sağlığı tehdit edilmekte, sağlıkta şiddete zemin hazırlanmaktadır.

“5 DAKİKADA NE KİŞİNİN YAKINMASINI ANLAYABİLMEK, NE DE YETERLİ MUAYENESİNİ YAPABİLMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Hastalıkların tanısını koyabilmek için ilk ve en önemli adım, ayrıntılı bir öykü almaktır. Dayatılan 5 dakikada ne kişinin yakınmasını anlayabilmek, ne de yeterli muayenesini yapabilmek mümkün değildir. Tıbbi sekreter olmadan çalışmak zorunda bırakılan hekimler tıbbi kayıtların tutulmasında zorluklar yaşayacak, sonraki süreçte yaşanacak en ufak olumsuz gelişmede hekimi zor duruma sokacaktır. Sağlık Bakanlığı ve hastane idarecileri unutmamalıdır ki malpraktis bireysel değil sistemsel bir sorundur ve bu dayatma ile hastaların sağlığına yansıyacak olumsuzlukların sorumluluğu kendilerindedir.

“HEKİMLER KÖLE, HASTALAR MÜŞTERİ DEĞİLDİR”
Muayene için yeterli zaman tanımamak, hekim hasta ilişkisini birkaç dakikaya sığdırmak; hekimlik meslek etiği ilkelerimiz açısından kabul edilemez ve mesleki özerkliğimize yönelik bilinçli bir saldırıdır. Bu uygulama daha çok istifa, daha çok hekim göçü, daha çok hastalık, daha çok sağlıksızlık, daha çok sağlıkta şiddet getirir. Halk sağlığını ve sağlık çalışanlarının sağlığını tehdit eden bu uygulamalardan hızla vazgeçilmelidir. Topluma çağrımızdır; dün olduğu gibi bugün de nitelikli sağlık hizmeti taleplerimizde ısrarcıyız ve hekimlik yapmak istiyoruz. Hem hekimlerin hem de toplumun sağlık hakkı için bu uygulamalara itirazı birlikte yükseltelim. Hekimler köle, hastalar müşteri değildir. Sağlıklı yaşam hakkımızdan vazgeçmeyelim. 5 dakikada hekimlik yapılmaz, sağlık 5 dakikaya sığmaz” ifadelerini kullandı.

“ÇOK CİDDİ HEKİM GÖÇÜ VAR”
Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erensoy, şuanda yurt dışına çok ciddi bir hekim göçü yaşandığını ifade ederek, “Türkiye’de şuan yaşanmakta olan istifalar ve genel olarak yeni mezun hekimlerin göçü çok artmış durumda. Çanakkale de bundan payını aldı. Birçok branşta hekimimiz muayenehane açmak üzere devlet hastanesinden istifa ettiler ya da özel hastanelere geçtiler. Bunun sebebi genel olarak hekimlerin devlet hastanelerindeki mutsuzluklarıdır. Devlet hastanelerinde hakkını alamama ve üzerlerindeki baskılardır. Bu nedenle hekimlerimiz ayırılıyorlar” dedi.

“TÜRKİYE’DE AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİ AVRUPA’DAKİ GİBİ İŞLEMEMEKTEDİR”
Sağlık Bakanlığının öncellikle yeni mezun hekimlerin yurt dışına göçünü engelleyecek yeni programlar geliştirmesi gerektiğine dikkat çeken Erensoy şöyle devam etti; “Aynı zamanda devlet hastanesi ve özel hastanelerdeki hekimlerin istifasına engel olacak, yeni hak kazanımlarını bize göstermesi, sağlaması gerekiyor. Hekimler genel olarak döner sermayeden bağımsız maaş artışı talep ediyorlar. Yıpranma payı talep ediyorlar. Covid19’un meslek hastalığı olmasını talep ediyorlar. Hekim özerkliğinin mümkün oluğu kadar yöneticiler tarafından korunmasını talep ediyorlar. Hekim özerkliği nedir; 5 dakikalık bir zorlamayla hekimlere hasta baktıramazsınız. Baktırdığınızda çok büyük hatalara yol açarsınız. Bu 5 dakikada bir muayene zorunluluğunun şöyle bir parçası da var. Biz bunu Sağlık müdürümüzle, başhekimimizle de görüşüyoruz. ‘Ancak 15 gün sonrasına randevu alabiliyor hastalarımız. Bu yüzden sizlerin daha çok hasta bakmasını talep ediyoruz’ diyorlar. Türkiye’de Aile Hekimliği sistemi Avrupa’daki gibi işlememektedir. Dolayısıyla öncelikle hasta olan herkes devlet hastanesine gelmek ve burada sorununu çözmek istemektedir. Ama dünyanın hiçbir yerinde sağlık problemlerinin ilk çözüm yeri, ikinci basamak hastaneler değildir. Türkiye’de şuan randevularda bu kadar sorun yaşanıyorsa sebebi; sağlık sisteminin bu noktada tıkanmış olmasıdır. Çünkü devlet hastaneleri bu şekildeki talebi karşılayamazlar. Bu talep de doğru bir talep değildir.

“CİDDİ SAĞLIK PROBLEMİ OLAN HASTALARIMIZ ARADA KAYNAYACAKLAR”
Basamaklı sağlık sistemi dünyanın her yerinde uygulanıyor. Ama şuanda aile hekimlerine bağlı olan hasta sayısı 3-4 bin civarında. Bu sayıyla aile hekimlerinin de bütün hastaları ilk olarak görüp, sonra devlet hastanelerine sevk etmeleri imkansız görülüyor. Yani aile hekimi sayısını arttırmak zorundayız. Yeni ASM’ler açmak zorundayız ve basamaklı sağlık sistemini Türkiye’de kurmak zorundayız. İkinci basamak hastanelerimizi, ilk şikayetimizi ilettiğimiz yer olarak kullanırsak gerçekten ciddi sağlık problemi olan hastalarımız arada kaynayacaklar. Gerçek sağlık hizmetine ulaşamayacaklar.”

Gülçin AKIN