Günümüzde birçok kişinin mustarip olduğu ‘duygusal beslenme’ sonrası kilo alımı, birçok farklı uzman tarafından araştırılıyor. Bu kavram ile ilgili bilgi veren Uzman Diyetisyen Merve Güçyetmez, duygusal beslenme konusu hakkında bilgi vererek,  kişilerin en çok sıkıntılı ve stresli dönemlerde duygusal beslenmeye eğilimli olduğunu söyledi.
 
Uzman Diyetisyen Merve Güçyetmez, birçok kişinin konuştuğu duygusal beslenme ile ilgili merak edilenleri anlattı. Güçyetmez, “Duygusal beslenme konusuyla ilgili neredeyse birçok kişi sinirlendiğimde, üzüldüğümde bunu yapıyorum diyen dönüşler oluyor. Artık psikolog, diyetisyen ve psikiyatrlar gibi birçok uzman beslenmenin birçok konusunda aslında duygusal olduğu, bunun kafada bitebileceği söylüyor. Beynimizi nasıl yönlendirirsek beslenmede o yönde başarılı olunabileceğini gösteren çalışmalar gittikçe artıyor” ifadelerini belirtti.
 
Güçyetmez, Hacettepe Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Gazi Üniversitesi’nde okurken tez döneminde seçtiği grupta ‘insülin direncini’ araştırırken, çalıştığı 100 kadında birçok parametreyi değerlendirdiklerini söyledi.  Bu esnafa ‘duygusal beslenme’ yönünde de çalışma yaptıklarını belirten Diyetisyen Merve Güçyetmez, “Kadınların bu yönde duygusal ataklarını daha iyi inceleyebildik. Erkeklere göre bir tık daha bu duygusal yönün, anatomik olarak da kadınlar erkeklere göre daha farklı ve duygusal durumdan besinlerin ve yemek yeme şeklinin etkilenebildiğini gördük” dedi.
 
“ÜZGÜN OLDUĞU BİR SÜREÇTE GECE YEMEK YEME ATAKLARI YAŞAYABİLİYOR”
Duygusal beslenmelerin araştırılmasının önemine değinen Güçyetmez, “O kişiye en uygun diyet parametrelerini yazabilirsiniz ama bunu uygulayacak olan karşı taraf. Besinlerin kişiyle olan bağında hep bir düzenlilik içerisinde giden bir grup var, bir de beslenme düzenini sosyalliği ile veya duygu durumunu ile değiştirebilen bir grup var. Herkes bu dönemden geçebiliyor; çok üzgün olduğu bir süreçte gece yemek yeme atakları yaşayabiliyor. Özellikle insülin direnci olan kadınlarla daha çok buna rastlıyoruz. Genelde kişiler stresli dönemlerinde yemek kısmına eğilim gösteriyor. Yemek, kişinin en rahat mutlu olabileceğini düşündüğü veya o an haz alabileceği bir şey olduğu için bu durumu rahatlatmak adına kendimizi bu durum içerisinde buluyoruz” şeklinde açıkladı.
 
“KİŞİLER, SIKINTILI GÜNLER YAŞADIĞINDA DA KİLO ALIMI GERÇEKLEŞEBİLİYOR”
“Burada kişinin duygusal yönelimlerini de çözmeliyiz. Diyet demek yerine sağlıklı beslenme listesi demeyi tercih ediyorum” diyen Güçyetmez, “Diyet algısında çoğu zaman aç bırakılacak algısına kapılıyorlar. Kişiye yasak demiyorum, ama besinlerin tüketilecek zamanı, porsiyonu var. İdealde olan bir kişi bunun zaten dengesini oturtturmuştur ki zaten idealini koruyordur. Bir kişi de kilo alımı belli bir dönemde yükselebiliyor; mesela sigara bırakma döneminde olabiliyor. Sigara bağımlılığından kurtulmak için el alışkanlığını çerezle, krakerle doldurmak gibi bir durum görülebiliyor. Bizler genelde salata dilimi, havuç dilimi gibi önerilerde bulunuyoruz. Kalorisi daha düşük atıştırmalık tercih edilebiliriz diyoruz. Kişiler, olumsuz, sıkıntılı günler yaşadığında da kilo alımı gerçekleşebiliyor. Anoreksiya veya bulumia da bile psikolojik durumlar yatıyor” ifadelerini kullandı.
 
“HER GÜN TARTIYA ÇIKMAK EN BÜYÜK YANLIŞLARDAN BİRİ”
Güçyetmez, şu anda kilo konusunun herkesin konuştuğu bir durum haline geldiğini söyleyerek, “ ‘Kilo mu verdin, kilo mu aldın’ soruları ile sık karşılaşıyoruz, hep dış görünüş üzerine konuşulan bir dönem içerisindeyiz. Herkes bu duruma çok takılıyor. Duygusal beslenmeler, pandemi sürecinde de çok oldu. İdeal olanların bile, hafif şişman veya obezite kategorisine kaydığını gördük. İnsülin direnci oluşanlardan tutun da tiroit bozuklukları gibi durumlar oluşabildi. Pandemi döneminde, sabit kaldık, dışarıya çıkamadık; bunların da duygusal bir harabesi oluyor. Bu süreçte aşırı bir dönem yaşandı, şimdi normale dönüyoruz yavaştan. Duygusal beslenmedeki bizim gördüğümüz, diyette en başarılı olanın azimle ve bu konuya sabırla yaklaşanın olduğu. Ama insanlarda bir negatif yaklaşım oluyor, ‘zaten kilo veremeyeceğim’ gibi düşünen, kiloda bir oynama görmediğinde hemen moral bozulması olabiliyor. Daha sabırlı yaklaştığı zaman, kendine yasak koymak değil de yediklerini dengeledikleri zaman daha motive olabiliyorlar. Belki de bu kilolar 5-6 yılda geldi, bir anda hemen gitmesini bekleyemeyiz. İşte kişi bu diyete başlasa bile bu tarzda duygusal durumlarla da uğraşabiliyor. Her gün tartıya çıkmak en büyük yanlışlardan biri” diye anlattı.
 
“DİYETE STRESLE YAKLAŞMAMASI GEREKİYOR”
Merve Güçyetmez, “Kişinin esasta diyette stresli hissetmemesi gerekiyor. Ne kadar stresli olursa, o kadar inancı düşüyor. Bu yüzden diyete stresle yaklaşmaması gerekiyor. Örneğin, diyette kabak yemeği varsa ve o anda bulamıyorsa, bunun stresini yaşamaması gerek. Dışardan bir kase çorba bulup, onu dengeleyerek, akşam yemeğinde ekmek grubunu tüketmeyebilir gibi bu dengelemeleri öğretiyorum. Eğer kişi kendini stresli hissederse, bu sefer duygusal sıkıntıya çok düşüyor. Ne kadar sıkı diyet varsa, ilk önce gider gibi gözükse de sonra tekrar bozulabiliyor. Çünkü bu bir tarz değil. Herkesin çalışma rutini farklı. Bazı kişilerin dört farklı listesi olabiliyor” şeklinde belirtti.  
 
“PSİKOLOJİ KISMINI ÇÖZMEDİĞİNİZDE, BİR YILI GEÇSE DE AYNI KİLODA KALINABİLİYOR”
“Psikolojik olarak bu durumda sıkıntı yaşayıp yaşamadığını bir iki hafta içerisinde anlıyorum. Kilo sonuçlarına verdiği tepkiler, konuştuğumuz şeyler önceki kilo hikayelerini dinlediğimizde bazen bir uzmanla, terapistle görüşmeyi önerebiliyorum” diyen Güçyetmez, “Yeri gelince psikoloji kısmını çözmediğinizde, bir yılı geçse de aynı kiloda kalınabiliyor. Bizim söyleyebileceğimiz beslenmede, yasak algısının doğru olmadığı, kişinin porsiyonlamayı, nasıl kendisine göre tüketeceği öğrenmesi gerektiği” dedi.
 
“STRESLİ BİR DÖNEMDE VE SONRA GELİŞİP GELİŞMEDİĞİNE BAKMAK LAZIM”
Diyetisyen Merve Güçyetmez, kişilerin kendindeki kilo alımının duygusal beslenmeden olup olmadığını anlaması konusunda ise şunları söyledi: “1-2 haftayı bulan, rutinin dışında bir hareket var ve rutin dışında bir beslenme şekli oluşmaya başlaması duygusal beslenmeyi gösterebilir. Örneğin; gece kalkmazken, gece kalkıp düzenli bir şeyler yiyorsa bu rutin dışı bir harekettir. Sürekli olarak bu davranışa bir eğilim ve vicdan azabı ile ardından aynı davranış içinde devamlı dönmek buna eğilim olduğu gösterebilir. İlgisini çekmeyen bir besinin, bir anda ilgisini çekmesi, stresli bir dönemde ve sonra gelişip gelişmediğine bakmak lazım. Dönemsel olarak bu herkesin başına gelebilir. Çözüm odaklı yaklaşmak gerekebilir, bunda hiç problem yok. Bunu kendi başına çözemediğinde diyetisyen, psikolog ile birlikte bu çok rahatlıkla çözebilir.”
 
Gizem Tuğçe BAYHAN