Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu (TİHEK) Üyesi Dilek Ertürk başkanlığındaki heyet, 23-26 Ağustos 2021 tarihleri arasında gerçekleştirdikleri Çanakkale temaslarına yönelik bir basın toplantısı düzenledi.
 
2010’da Dışişleri Bakanlığı’na ‘İnsan Hakları Danışmanı’ atanarak, Türkiye’nin ilk görme engelli diplomatı unvanını kazanan ve Cumhurbaşkanlığı kararı ile iki defa İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu Üyesi seçilen Dilek Ertürk, Çanakkale’ye gelerek TİHEK üyeleriyle birlikte bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Geçtiğimiz gün Polis Deniz Evi Tesisleri’nde gerçekleşen toplantıda, Çanakkale’deki alıkonulma merkezlerine yönelik incelemelerin ayrıntılarına dair bilgiler, basın ile paylaşıldı.
 
Çanakkale Vali Yardımcısı Hakkı Uzun’un da katılım sağladığı toplantıya, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kurul Üyesi Dilek Ertürk dışında, İnsan Hakları ve Eşitlik Uzmanı ve Ulusal Önleme Mekanizması Koordinatörü Mehmet Alp Didinmez, İnsan Hakları ve Eşitlik Uzmanı Habibe Kara, İnsan Hakları ve Eşitlik Uzman Yardımcısı Salih Günay, İnsan Hakları ve Eşitlik Uzman Yardımcısı Dilara Akad, Uzman Psikolog Aylin Öztabur katılım sağladı.
 
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu (TİHEK), ‘İşkence ve Kötü Muameleye Karşı Ulusal Önleme Mekanizması’ görevi kapsamında Türkiye çapında illerde bulunan Geri Gönderme Merkezleri’ne(cezaevi, geri gönderme merkezi, mülteci barınma merkezleri, hastaneler, nezarethaneler, psikiyatri merkezleri vb.) haberli ve habersiz inceleme ziyaretleri gerçekleştirmek ve yapılan görüşmelere ilişkin tespit ve tavsiyeleri içeren raporlar hazırlayarak ilgili kurumlar ve kamuoyu ile paylaşma amacıyla, 20 Nisan 2016 tarihli ve 6701 sayılı ‘Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’ ile Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak kuruldu.
 
16 Mart 2017 tarihinde başlayan ilk dönemin sona ermesinin ardından ikinci dönemine, 14 Temmuz 2021’de başlayan TİHEK’in çalışmalarından kısaca bahseden heyet üyesi Ertürk, “Ben ilk dönemde de, ikinci dönemde de yeniden üye seçildim ve elimden geldiğince pek çok TİHEK’i ilgilendiren konularda görevler üstlendim. Kurumumuzun 3 temel görev alanı mevcut: Öncelikle, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi; ikinci görev alanımız, ayrımcılıkla mücadele; üçüncü görev alanımız ise, ulusal önleme mekanizması görevidir. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi bağlamında kurumumuz, muhtelif yayınlar, paneller, sempozyumlar düzenlenmekte ve bu sayede insan hakları alanında toplumda bir farkındalık oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bunun dışında eğiticilerin eğitimi gibi, jandarma-polis teşkilatlarında, hâkim ve savcılara, göç uzmanlarına da bir insan hakları farkındalığı oluşturulması adına yine eğitimler vermekteyiz. İkinci faaliyet alanımız olan ayrımcılıkla mücadele konusunda ise, hem başvurular almaktayız hem resen incelemelerde bulunmaktayız hem de, bu incelemelerle başvurular neticesinde herhangi bir ihlal görülürse, yaptırım yetkimiz bulunmaktadır. Bir diğer son görev alanımız ise, ‘Ulusal Önleme Mekanizması’ görevidir ve bu görev, kurumumuz tarafından ‘Birleşmiş Milletler İşkence ve Kötü Muamele Önlenmesi Sözleşmesi’ne ek ihtiyat protokol (UNKAT) çerçevesinde kurumumuz tarafından yürütülmektedir” şeklinde konuştu.
 
ÇANAKKALE’DE TEMASLARDA BULUNDULAR
Türkiye’de ‘Ulusal Önleme Mekanizması’ görevinin, faaliyette bulunan kurumlar içerisinde sadece ‘Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’ tarafından yürütüldüğünü belirten Ertürk, “Bu bağlamda, özgürlükten mahrum bırakılmış, geri gönderme merkezlerinde tutulan (cezaevleri, bakım evleri gibi) kimselerle görüşmeler yaparak, onların koşullarını inceliyoruz. Özellikle, ‘kötü muamele var mı, yok mu?’ yönünde tespitler bulmaya çalışıp, raporlar yayımlıyoruz. Kamuoyu ile bu ziyaretler çerçevesindeki bu raporları tartışıyor, paylaşıyoruz. Dolayısıyla Çanakkale'de de işte bu, ‘Ulusal Önleme Mekanizması’ şapkası çerçevesinde bulunuyoruz. Biz ilk gün, Engelli Bakım Merkezi’ndeydik. Çanakkale Özel Bakım Merkezi’ni ziyaret ettik. İkinci gün, E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu ziyaret ettik. Dün ise, Ayvacık Geri Gönderme Merkezi’nde temaslarda bulunduk. Olumlu izlenimler alıyoruz... Hakikaten gerek cezaevi, gerek il gönderme merkezi, engelli bakım merkezi yöneticileri, insan odaklı bakış sergiliyorlar” ifadelerini kullandı.
 
İKİ KADER ORTAĞI ÇANAKKALE’DE KARŞILAŞTI
Ertürk onu çok etkileyen ve hiç unutmayacağı bir olayı, Çanakkale Özel Bakım Merkezi’nde yaşadığını söyleyerek, “Ekibimle birlikte, Engelli Bakım Merkezi’ne gittik. Engelli Bakım Merkezi Müdürü bizi karşıladılar. Kendilerini tanıttılar ardından, odaya geçtik ve ben TİHEK hakkında bilgiler verdim. Burada bulunma amacımızı anlattım. Müdür Bey de, kendi kurumları hakkında bilgiler verdikten sonra; bana bir şey dedi, ‘Ben burada ruhsal engelliler ile çok rahat empati kurabiliyorum, belki fark etmişsinizdir. Ben kendim de görme engelliyim zaten’ dedi. Ben, hayır fark etmedim deyince, Müdür Bey, ‘Öyle mi? Demek ki, belli olmuyormuş görme engelli olduğum’ dedi. Ben de, ‘Hayır ondan değil, bende görme engelliyim. O yüzden, sizin görme engelli olduğunuzu göremedim” deyince iki kader ortağının karşı karşılaşması çok komik, çok ironik oldu. Ama ben gurur duydum, bir görme engelli arkadaşımın, kardeşimin, özel bir bakım evinin müdürlüğünü yürütmesi, onlarla empati kurabilmesi, vizyonunu katabilmesi çok güzel… Ben de görme engelli bir kurum üyesiyim, Türkiye'nin ilk görme engelli diplomatıyım. Dolayısıyla, beni ziyadesi ile gururlandırıldı. Çanakkale'ye ait bir anekdot olarak bunu paylaşmak istedim. Ben burada olduğum için çok mutluyum, ekibim ve ben son derece olumlu izlenimler ile ayrılıyoruz. Zaten raporlarımız hazırladığımızda da kamuoyu ile paylaşacağız’’ sözlerinin ardından katılımcılara teşekkürlerini iletti.
 
“GENELDE AFGAN VE PAKİSTANLI MÜLTECİLER VAR”
Son zamanlarda artan mülteci akımına yönelik değerlendirmede bulunan Ertürk, “Göç problemi özellikle düzensiz göç problemi, bir ülkenin tek başına kolay bir şekilde üstesinden gelebileceği bir şey değil... Ama ülkemiz bu konuda maksimum faaliyet göstermekte, tüm imkânlarını seferber etmekte ve insan odaklı bir bakış açısıyla mümkün mertebe en kısa sürede sirkülasyonun sağlaması önemsenmektedir. Geri gönderme merkezi de biraz yoğun… Genelde, Afganistan ve Pakistan kökenli göçmen ve mülteciler tutulmakta… Zaten fikirlerimizi, raporlarımız vasıtasıyla paylaşacağız ama ben genel bir bakış açısıyla ifade etmek isterim: Buradan bir hafta önce de Ağrı Geri Gönderme Merkezi’ndeydik. Ağrı’da, özgürlüğünden mahrum kalanların tutulduğu birimlere ziyaretlerde bulunduk. Genel olarak son derece temiz, insan odaklı bir yaklaşım söz konusu… Barınma, sosyal etkinlik, yemek gibi pek çok ihtiyaç, ülkemiz tarafından memnuniyetle karşılamakta... Benim göçmenlerle ilgili taze gözlem olarak söyleyebileceklerim bunlar” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
 
Sevi Gözay UĞURLU