Çanakkale İl Müftülüğü tarafından pandemi döneminde başlayan sosyal medyada bilgi paylaşımı kapsamında Lapseki İlçe Müftüsü İbrahim Sezgi,  ‘Ailede İffet ve Mahremiyet’ konusuyla ilgili sunum yaptı. Sezgi, bu kavramların tanımlanmasını yapmasının ardından, “Erkeği her anlamda özgür bırakmak ve affetmek, kadını mahkûm ederek cezalandırmak İslam’a sığmıyor” ifadelerini kullandı.
 
Çanakkale İl Müftülüğü tarafından başlatılan bilgilendirme kapsamında Lapseki İlçe Müftüsü İbrahim Sezgi ‘Ailede İffet ve Mahremiyet’ kavramlarını açıklayarak, İslam’daki yeri ile ilgili değerlendirmelerini paylaştı.
 
Müftü Sezgi, “İnsan yeryüzünün şerefli halifesi olarak yaratılmıştır ve ırkı, dili, dini, cinsiyeti, yaşı fark etmeksizin her insan, insanlık ailesine mensup olması yönü ile onur ve itibar sahibidir. İnsan için onur sahibi olmak sonradan bahşedilmiş bir durum olmayıp, yaratılıştan gelen bir nimettir.  Onurlu olarak kalmak kişinin özen ve gayretini gerektiren bir konudur. Onurlu bir insan olarak kalabilmenin yolu, iffetli yaşamı benimsemekten geçer. İnsana düşen fıtratında var olan onuru yaratılışından getirdiği değeri inanç ve davranışlarıyla koruyup, geliştirmesi gerekiyor” dedi.
 
“ALLAH’IN İFFET VE NAMUS KONUSUNDA BEKLENTİSİ EŞİTTİR”
“İffet, yeme içme ve cinsel arzular karşısında ölçülü kalmaktır” şeklindeki tanımı paylaşan Sezgi, “İffetli bir yaşam da insanın hem Rabbine hem kendisine hem de çevresine saygısının bir gereğidir. İffet nefsimize karşı bir dik duruştur. Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir. Onu arzularıyla baş başa bırakan da ziyan etmiştir. İffet gözü haramdan korumaktır. Peygamberimiz, damadı olan Hz. Ali’ye diyor ki, “Bir bakışa ikincisini ekleme, çünkü ilk bakış affedilmiştir, sonraki bakışa ise hakkın yoktur”. Allah’ın erkek ve kadın kullarından, iffet ve namus konusunda beklentisi eşittir” ifadelerini kullandı.
 
“ERKEĞİ HER ANLAMDA AFFETMEK, KADINI CEZALANDIRMAK İSLAM’A SIĞMIYOR”
Sezgi devamında ise, “Mümin kadın ve erkek, rabbimizin katında eşit bir şekilde hitap ediliyor. Ancak zamanımızda çarpık bir namus algısıyla, erkeği her anlamda özgür bırakmak ve affetmek, kadını mahkûm ederek cezalandırmak İslam’a sığmıyor. İffet, zinaya yaklaşmamaktır. Hayâ ise insanı koruyan hassas bir çizgi, iffetin kardeşidir. Çirkinlikten korunma ve onurlu olmanın bir gayretidir. Hayâ ne kadar önemliyse evlilik ve nikâhlanmak da yine iffeti ve saygınlığı koruyan en sağlam kale en güçlü kalkandır.  Aynı zamanda iffet elbise gibidir, insanı güzelleştirir ve korur” ifadelerini kullandı.
 
“EŞLERİN, BİRBİRLERİNİN HASSASİYETLERİNİ DİKKATE ALMASI GEREKİYOR”
Sezgi, mahremiyetin ise özel hayatın korunması olduğunu söyleyerek, “Kişinin, ailenin kendine özgü ve özel alanıdır. Sınırları olan ve saygıyı hak eden dokunulmazlıktır. Özel hayat hem kadın hem erkek için huzur ve güven kaynağı olmalıdır. Eşlerin birbirlerinin ihtiyaç ve hassasiyetlerini dikkate alması gerekiyor. Bedensel ruhsal ve duygusal anlamda birbirlerini hiçbir zaman ihmal etmemeleri gerekiyor. Özel meseleler ve mahrem hayatlar elbette ulu orta anlatılmamalı. Özel hayatı zedeleyecek davranışlardan ve zandan kaçınmak gerekiyor. Kötü zan da iyi görülmemiş eşler arasındaki nikâh bağı da önemli olduğu kadar sadakat de önemlidir. Sadakat birbirlerine bağlı olma anlamına geliyor. Tabi ki insanın sevme ve sevilme ihtiyaçlarını meşru yoldan karşılaması gerekmektedir. Eğer haram yollara ve yüz kızartıcı fiillere tevessül ederek, eşler birbirlerini aldattığında yuvalar dağılma tehdidiyle karşı karşıya kalabilir” diye anlattı.
 
“İFFET VE MAHREMİYET İNSANIN DEĞERİ, HAKKI VE SORUMLULUK ALANIDIR”
Ailede herkesin mahremiyet alanı olduğunu belirten Müftü Sezgi, şunları aktardı: “Allah’ın emaneti çocuklarımız da buna dâhildir. Mahremiyet büyük küçük, kadın erkek herkes için geçerlidir. Tüm fertler için bilgi, beden ve mekân mahremiyeti eşit derecede önemli ve dokunulmaz olması gerekiyor. İffet ve mahremiyet insanın değeri, hakkı ve sorumluluk alanıdır. Kişi onurlu bir insan olarak yaşaya bilmek için iffet dolu bir hayatı ilke edinmesi gerekiyor. Kendisinden başlayarak aile fertlerinin de mahremiyet alanlarının olduğunu bilmesi gerekiyor. Her insanın dokunulmazlık hakkına riayet etmek gerekiyor”.
 
Gülçin AKIN