Koronavirüs salgınından öncelikli olarak etkilenen turizm sektörü pandemi sonrasında eski haline gelmesi süre alacak. Koronavirüs salgınının ortadan kalktığı zaman turizm sektörünün bekleyen döneme değinen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Bekir Eşitti, değişen turizm anlayışını da değindi.
 
ÇOMÜ Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Bekir Eşitti, pandemi dönemi sonrasında turizm hareketini değerlendirdi. Eşitti, “Ülkemizdeki kısıtlamalar düşen vaka sayısı ve aşılama oranının artışı nedeniyle kaldırılmış olsa bile insanlar hala sağlık endişesi taşıdıklarından daha bireysel hareket etmekte, büyük turizm tesislerini veya yoğun katılımlı turları tercih etmiyorlar. Bu anlamda içinde bulunduğumuz bu dönemde insanların bireysel turizm faaliyetlerini, doğa turizmi ve kırsal turizm gibi yoğunluğa karışmayacakları turizm türlerini tercih etme eğiliminde olduklarını görüyorum. Örneğin beş yıldızlı bir tatil köyü yerine daha az yoğunluğun olduğu kamp ve karavan turizmine veya küçük ölçekli otellere yönelen insanlarının oranının arttığı görülmektedir. Hükümetler ve sektör paydaşları Pandeminin tesiri azalırken insanların endişelerini dikkate alarak, özledikleri tatillerini daha temiz, daha güvenli hale getirmek için stratejiler geliştirmeye devam ediyorlar. Bu stratejilerden üzerinde en çok durulan hiç şüphesiz aşılama oranının arttırılması, ortak bir aşı sertifikası oluşturulması, bu sertifikanın turist gönderen ve kabul eden ülkeler tarafından kabul edilebilmesinin sağlanması olmaktadır” ifadelerini kullandı.

“KÜÇÜK ÖLÇEKLİ OTELLERE YÖNELEN İNSANLARININ ORANI ARTTI”
Kademeli normalleşme tedbirlerinin turizmi nasıl etkilediği yönünde de açıklamada bulunan Eşitti, “Turizm sektörü dünyada olduğu gibi ülkemizde de Kovid-19 Pandemisinden en çok etkilenen sektörlerden birisi oldu. Pandeminin etkisi henüz geçmiş değil. Her geçen hafta yeni bir varyant türünden bahsediliyor. Bu durum insanlarda seyahat etme noktasında endişe yaratıyor. Ancak hızla devam eden aşılama sayesinde turizm açısından son derece olumsuz bu gelişmeleri geride bırakabileceğiz. Ülkemizdeki kısıtlamalar, düşen vaka sayısı ve aşılama oranının artışı nedeniyle kaldırılmış olsa bile insanlar hala sağlık endişesi taşıdıklarından daha bireysel hareket etmekte, büyük turizm tesislerini veya yoğun katılımlı turları tercih etmemekteler. Bu anlamda içinde bulunduğumuz bu dönemde insanların bireysel turizm faaliyetlerini, doğa turizmi ve kırsal turizm gibi yoğunluğa karışmayacakları turizm türlerini tercih etme eğiliminde olduklarını görüyorum. Örneğin beş yıldızlı bir tatil köyü yerine daha az yoğunluğun olduğu kamp ve karavan turizmine veya küçük ölçekli otellere yönelen insanlarının oranının arttığı görülmektedir. Hükümetler ve sektör paydaşları pandeminin tesiri azalırken insanların endişelerini dikkate alarak, özledikleri tatillerini daha temiz, daha güvenli hale getirmek için stratejiler geliştirmeye devam ediyorlar. Bu stratejilerden üzerinde en çok durulan hiç şüphesiz aşılama oranının arttırılması, ortak bir aşı sertifikası oluşturulması, bu sertifikanın turist gönderen ve kabul eden ülkeler tarafından kabul edilebilmesinin sağlanması olmaktadır.  Pandeminin başladığı dönemlerdeki hatalardan kaçınmak ve seyahati kolaylaştırmak için insanlar yola çıkmadan önce bir test protokolü, bir aşı sertifikası ve ortak bir sıhhi kod gibi eş güdümlü ve tek tip önlemlerin turistlere hiçbir ücret ödemeden uygulanmasının gerektiğini düşünüyorum” dedi.


“GENEL EĞİLİMİN ÇANAKKALE TURİZMİ İÇİN DE GEÇERLİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
İstatistiklere bakıldığında küresel ölçekte olduğu gibi Çanakkale turizm sektörünün de pandemiden oldukça olumsuz bir şekilde etkilendiği hatta dış turizmin neredeyse durma noktasına geldiği görülmektedir” diyen Eşitti, “Gözlemlediğimiz genel eğilimin Çanakkale turizmi için de geçerli olduğunu görüyoruz. Pandemide insanlar kitle turizminden uzak durmakta, toplu olarak günü birlik gerçekleştirilen şehitlik turuna bile katılmamaktaydılar. Turistler tek veya aileleriyle ya da birkaç kişinin bir araya gelmesiyle oluşturulan küçük gruplarla ve kendi araçları ile Çanakkale’ye gelmekteydiler. Bu durumun yavaş yavaş eski haline dönme yolunda değişeceği görüşündeyim. Kısıtlamaların kaldırılması ile şehirlerarası toplu seyahat edebilme mümkün hale geldi. HES kodu uygulamasının yardımıyla en azından günü birlik turlarının artış göstereceğini düşünüyorum. Bugünkü koşullar altında Çanakkale’ye turizm amaçlı seyahat edenler genelde bireysel olarak seyahat etmekte, az ziyaret edilen yerlere yönelmekteler. Çanakkale zaten kitle turizmi destinasyonlarına mesafeli bir noktada. Dolayısıyla Çanakkale’yi tercih eden turistler, aktif ve yoğun turizm alanlarından daha uzakta olmakta, küçük otellerde kalabilmekte ve bireysel rehberlik hizmeti alabilmekteler. İnsanların Çanakkale’nin sunduğu bu imkanları bir süre daha bireysel olarak kullanmak isteyeceği ve Çanakkale’de turizm yoğunluğunun bir süre daha düşük olacağı görüşündeyim” şeklinde konuştu.

“ÜLKEMİZ YABANCI ÜLKELER TARAFINDAN KIRMIZI LİSTEDEN ÇIKARILDI”
Doç. Dr. Bekir Eşitti, 2021 sezonunu da değerlendirerek, “Bu yıl turizm sezonuna birçok bilinmezle ve çeşitli ülkeler tarafından konulan seyahat yasağı ile girdik. Ancak son dönemde özellikle aşılama hızının da etkisiyle ülkemiz yabancı ülkeler tarafından kırmızı listeden çıkarıldı ve seyahat edilebilir ülkeler listesine alındı. Bunun oldukça önemli ve korunması gereken bir gelişme olduğunu düşüyorum. Ancak bazı ülkelerde Korona varyantları nedeniyle vaka sayısı tekrar yükselişe geçmekte. Bu ülkelerden Türkiye’ye gelen turistlerin hem Koronavirüs hem de söz konusu yeni varyantları yayma olasılıkları en riskli durum olarak gözükmekte. Dolayısıyla pandeminin muhtemel benzeri olumsuz etkilerinin aşılması ve güvenli turizm için gereken tedbirlerin esnetilmeden uygulanması durumunda 2019 yılı ve öncesinde olduğu gibi kasım ayının sonuna kadar turizm sezonu devam edebilir” diye belirtti.


“İŞLETMELER HENÜZ TAM KAPASİTELERİ İLE ÇALIŞAMAMAKTALAR”
Turizm sektörü emeği yoğun bir sektör olduğunu söyleyen Eşitti, “Sektörün devamlılığı çalışanların nicelik ve niteliklerine bağlıdır. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) 2018 yılında turizm sektörünün küresel olarak toplam istihdamın %10’unu diğer bir ifadeyle 319 milyon işi oluşturduğunu beyan etmiştir. Normalde oluşan her turizm işi için doğrudan veya dolaylı olarak yaklaşık bir buçuk ek iş meydana gelmektedir. Yani turizm sektöründe istihdamın artması ve büyüme aynı zamanda tarım, ulaşım, inşaat, sağlık, yiyecek ve içecek tedariki ve el sanatları gibi turizme katkı sağlayan diğer sektörlerin istihdamı üzerinde de önemli bir çarpan etkisine sahiptir. Sizin de ifade ettiğiniz gibi pandemi nedeniyle turizm hareketliliği durmuş ve dolayısıyla pek çok nitelikli turizm çalışanı işsiz kalmıştır. Şimdi sektörün tekrar canlanmaya başlaması işsiz kalan nitelikli turizm çalışanlarının tekrar sektöre dönmeye başlamasını da beraberinde getirmiştir.  Ancak sektör eski günlerinden hala çok uzakta gözüküyor. İşletmeler henüz tam kapasiteleri ile çalışamamaktalar. Bu da sınırlı çalışanın henüz sektöre dönebildiği anlamına gelmektedir. Pandeminin etkisinin azalması turizmde canlanmayı getirecek, turizm sektöründe istihdamın payı arttıkça sektörün, çalışanlar ve ekonomi üzerindeki etkisi de artacaktır” ifadelerini kullandı.

“ÇANAKKALE’NİN TÜM TURİZM DEĞERLERİ BÜTÜNCÜL BİR BAKIŞ ACISIYLA BİRLİKTE ELE ALINMALI”
Eşitti, son olarak Çanakkale turizmini de değerlendirerek şunları söyledi: “ İçin turizm yerel ekonominin önemli bir parçasıdır ve Çanakkale’nin turizmini sadece bir turizm türü ile sınırlandırmak veya değerlendirmek yanlış olur. Çanakkale’de kitle turizmi için var olan olanakların yanı sıra hüzün turizmi, kültür turizmi, ekoturizm ve diğer özel ilgi turizmi türlerinin birçoğu mevcuttur. Bana göre özellikle Üniversitemizin ve Fakültemizin de bir üyesi olduğu Çanakkale turizm destinasyonu yönetim örgütü veya benzer bir yapı diğer turizm paydaşlarını da kapsayacak şekilde kurulmalı ve Çanakkale’nin tüm turizm değerleri bütüncül bir bakış acısıyla birlikte ele alınmalı ve geleceğe hazırlanmalıdır. Pandemi turizm sektörüne sadece yatak kapasitesinin ve ulaşımın önemli olmadığını aynı zamanda hijyenin, sağlığın ve güvenli turizmin önemini öğretti.  Sektörün doğal dönemselliği nedeniyle sosyal güvenlik ağları olmayan çalışanların böyle dönemlerde yaşamsal zorluklarla karşılaşabileceklerini ortaya koydu. Bu nedenle bence turizm meslek konunu çıkarılma ve turizm çalışanları sosyal güvenlik ağına dahil edilmeliler. Ayrıca sadece kitle turizmi ile turizmin sürdürülebilir büyüyemeyeceğini alternatif turizm türlerine de önem verilmesi gerektiğini Pandemi öğretti diye düşünüyorum. Pandemi sonrası dönemde sektörün kazandığı bu anlayışı kaybetmeyeceğini, rekabetçi bir şekilde ve olumlu anlamda üzerine koyarak yoluna devam edeceğini umuyorum.”
 
Sevi Gözay UĞURLU