‘Pandemi Sürecinde Aile Eğitimleri’ kapsamında Çanakkale Müftülüğü tarafından devam edilen söyleşinin geçtiğimiz hafta konuğu Afyonkarahisar İl Müftü Yardımcısı Sevdegül Çekiç oldu.
 
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından başlatılan Çanakkale İl Müftülüğü tarafından pandemi süresinde başlatın Pandemi Sürecinde Aile Eğitimleri projesi kapsamında düzenlenen canlı yayında ‘Ailenin Bereketi: Kanaat ve Şükür’ konusu konuşuldu.
 
Canlı yayın programının sunuculuğunu İl Vaizi Hatice Ünsal Andıç üstlenirken, konuk olarak ise Afyonkarahisar İl Müftü Yardımcısı Sevdegül Çekiç katıldı. Çekiç, konuşmasının başında, “Pandemi sürecinde aile eğitimlerinde birbirinden güzel konular konuşuldu. Bunlardan bir tanesi de bugünkü konuşacağımız konu ve hayatımızın içerisinde çokça yer alması gereken bir konu. Postmodern dünyada artık birçok hususta zihnimizin, gönlümüzün dağıldığı ve gerçekten belki hususlarda en çok ihtiyacımız olan kavramlardan bir tanesi kanaat kavramı ve şükür kavramı” dedi.
 
“KANAATE YETİNME DURUMU DİYEBİLİRİZ"
“Şu anda postmodern hayatımızda biraz elimizde olan nimetlerin çok da farkında değiliz. O yüzden kanaate yetinme durumu diyebiliriz” şeklinde tanımlayan Çekiç, “Elindekinden hoşnut olma, kanık olma şeklinde İslam Ansiklopedisinde de böyle uzun bir tanımı var. aslında orada bir kavram daha var geçen. O da, fazlasını istememek. Yetinme durumu ile çok alakadar. Elindeki ile yetinip, kendisine yetecek kadarına razı olup, fazlasını istememek kavramını içine alan çok kıymetli ve çokça hayatımızın içerisinde yer alması gereken bir kavram. Yine insanın payına düşene razı olması, kendisinin ve sorumluluğu altında bulunanların ihtiyaçlarını asgari ölçüde karşılayıp, başkalarının ellerindekine göz dikmeyecek kadar o yetinme durumuna sahip olması olarak tarif ediliyor” şeklinde anlattı.
 
“MÜKEMMEL BİR ŞEYDEN BAHSEDİLİYOR”
Çekiç, konuşmasının devamında, “Kaynaklarda geçer, ‘Kanaat tükenmeyen bir hazinedir.’ Anlamına vurgu yapmak istiyorum çünkü hazine kavramı çok kapsamlı bir kavram. Çocuklarımıza masal okurken, hazine dediğimizde çocuklarımız hayretle dinlerler, ‘Kanaat tükenmeyen bir hazinedir’ denirken mükemmel bir şeyden bahsediliyor. Kanaat sahibi olan, elinde olanla yetinecek, elinde olana kanaat getirecek ve o hazinenin içerisinde bir eksiklik, aksaklık hissedip huzursuzluğa düşmeyecek” ifadelerini kullandı.
 
“KADERİMİZDE OLANA RIZA GÖSTERMEKTİR”
İnsanların bir koşuşturma içerisinde olduğunu söyleyen Çekiç, “Öğrenciler okul, ders ile meşgul, ebeveynler başka dertlerin içerisinde, bir huzur ve mutluluk arayışı içerisindeyiz. Bu huzur ve mutluluk içerisinde hazine kavramı bizim için çok değerli. Hazine gibi duran şeylere çok ihtiyacımız var ve kanaat bunlardan bir tanesi. Dinimizde kanaatkarlığın önemini vurgularken dünyaya ve mala karşı aşırı düşkünlüğü kavramlarına da çok yer verilmiş. Kanaat nedir sorusuna şöyle bir cümle söylesek; kaderimizde olana rıza göstermektir desek ve kişinin cüzi iradesiyle tüm gayretini sarf ettikten sonra Yüce Allah’a tevekkül etmesi aslında kanaat kavramı içerisini dolduran bir cümledir. Bu itibarla kanaatkârlık; aza razı olup ama gayret de sarf etmeden, ‘Kaderimde olan bana bu kadar kaderimde olanı arttırmama gerek yok diyerek’ yerinde oturmak değildir. Bir taraftan her türlü kuvvetiyle her şeyi yerine getirdikten sonra Allah’a tevekkül etmenin adıdır kanaat ve insanın, Yüce Allah’ın isim ve sıfatlarına iman etmesidir diyebiliriz. Her şey inanmakla başlıyor. İnsan inandığı zaman Allah yolunu açıyor. Ben kanaat etmeliyim ama elimin gücümün yettiğiyle de çalışmak ve inanç göstermeliyim. Kanaat ne değildir diye bakarsak; az çalışmak, tembellik yapmak, ‘bana bu kadar çizilmiş, daha fazlası mümkün değil’ diye düşünerek yerinde saymak değildir. Kanaat kavramını bu şekilde zihnimizde şekillendirdik” diye konuştu.
 
 Sevdegül Çekiç, ‘şükür’ kavramı ile ilgili de bilgiler verdi. Çekiç, “Pandemi döneminin getirdikleri ile de kısıtlamaya maruz kaldık. İstediğimiz saatte dışarıya çıkamadık, istediğimiz saatte ihtiyaçlarımızı alamadık. Belli saatlerde alışveriş gibi ihtiyaçlarımızı karşılamamız gerek. Böyle durumlarda ben çok düşündüm, aslında istediğimiz zaman dışarı çıkmak, alışverişe gitmenin nimet olduğunu düşündüm. İnsanlar kıymeti elinden gittikten sonra anlar” diyerek şükretmenin önemine dikkat çekti.
 
“ŞÜKÜR VE TEŞEKKÜRÜ ÖNCELİKLE ALLAH’A YAPMAK ÖNEMLİ”
Afyonkarahisar İl Müftü Yardımcısı Sevdegül Çekiç, “Öncelikle kendisini başkasıyla kıyaslamaması gerekiyor insanların. Bunun adı şükür. Şükür ve teşekkürü öncelikle Allah’a yapmak önemli. Allah’ın bize verdiği nimetler o kadar çok ki… Allah’ın verdiği nimetler karşısında bizden istedikleri, o kadar pak,  kadar bizim için faydalı ki. Şükür dairesi içerisinde gezinebileceğimiz kocaman bir yörünge var. o yörüngeden çıktığımız anda sıkıntı başlıyor. Öncelikle sözlü olarak şükretmeliyiz. Teşekkür etmek mesela, şükretmektir. Dua etmek şükretmektir. Anne-babalarımızın duaları ile buraya geldik, dualarımız devam etsin. Şükrün aynı zamanda bir vefa olduğunu unutmamak gerek. Yardım kampanyalarının içinde çocuklarımızla beraber mutlaka olmalıyız. Çünkü çocuklarımız şükretmeyi öğreniyorlar” diye anlattı.
 
Sevi Gözay UĞURLU