UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği Çanakkale İl Temsilcisi Şehpal Ovalı, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü dolayısıyla açıklamada bulundu. Ovalı, UCİM olarak çocuk işçiliği ile mücadeleye her zaman devam edecekleri vurgusunu yaparak, “Çocuk işçi diye bir şey yoktur. Bu anlayış ile bir işveren olarak çocuk işçiliğine son veren olarak çocuk işçiliğine son verme mücadelemize sen de katıl” mesajını verdi.
 
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından hazırlanan rapora göre dünya genelinde çocuk işçilerin sayısı 160 milyona yükselirken, DİSK Genel İş tarafından Türkiye’de açıklanan sayı ise 1 milyondan fazla olduğu belirtildi.
 
Çocuklar için mücadele eden derneklerden biri olan UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği ise çocuk işçiliğini sonlandırmak amacıyla çalışmalarına devam ediyor. UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği Çanakkale İl Temsilcisi Şehpal Ovalı, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nde erken yaşta çalışmak zorunda bırakılan milyonlarca çocuğun istismarına son vermek istiyoruz. Çocuk işçi diye bir şey yoktur. Bu anlayış ile bir işveren olarak çocuk işçiliğine son veren olarak çocuk işçiliğine son verme mücadelemize sen de katıl. Ekonomik istismara maruz bırakılan ve erken yaşta çalışmak zorunda bırakılan çocuklar vardır. Fakat bütün çocukların yeri okullar parklardır” ifadelerini kullandı.
 
“BU ANLAYIŞLA SEN DE MÜCADELEMİZE ORTAK OL”
Şehpal Ovalı, yaptığı bilgilendirmede, “Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi’ne göre, 18 yaşını doldurmamış herkes çocuk olarak kabul edilir. Bu bildirgeye göre çocuklar birçok hakka sahiptir. Genel olarak söylemek gerekirse, çocuğun bakımından anne ve babası sorumludur. Eğer anne ve baba çocuğun bakımını gerçekleştiremiyorsa çocuk bu durumdan zarar görmesin diye ona başka bir bakım sağlanmalıdır. Yani çocuğun hiç kimseye bakma yükümlülüğü olmadığı gibi bakılma hakkı olan kendisidir.  Çalıştırılan, çalışmaya zorlanan ve çalışmak zorunda olan bu çocuklarımız fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan istismar ve ihmal edilmeye açık konumdadırlar. En önemlisi bu yaş grubundaki çocuklarımızın eğitim hakları ellerinden alınmaktadır. Genellikle örgün eğitimden kopmuş ya da koparılmışlardır. Şanslı olanları haftanın belirli günleri mesleki eğitim merkezlerine devam edip, burada temel derslerin yanı sıra, çalıştıkları alan ile ilgili dersleri alıp kalfalık, ustalık gibi belgelere sahip olabilirler. Ancak belirttiğim gibi bu çocukların birçoğu mesleki eğitim merkezlerine bile devam edememektedirler” dedi.
 
“OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEMEKTE VE GERİLEMEYE SEBEP OLMAKTADIR”
“Diğer bir taraftan, çocukluk, büyüme ve gelişmenin sürdüğü, insan yaşamının en önemli evresi olarak kabul edilebilir” diyen Ovalı, “Kendi yaşlarına göre düzenlenmemiş çalışma ortamları ve koşulları çocukların büyüme ve gelişmelerini olumsuz yönde etkilemekte ve gerilemeye sebep olmaktadır. Bu da çocukların sağlık haklarının ellerinden alınması ve bu açından istismar edilmesi anlamına gelmektedir. Çalışan çocuklar çoğu zaman fiziksel ve sözlü şiddete maruz kalmaktadırlar. Çocukların çalışmak durumunda kaldıkları yerlerde genellikle usta-çırak ilişkisi bulunmaktadır. Hepimizin az çok bildiği üzere usta-çırak ilişkisinde kafasına vurarak öğretme yaklaşımı olabilir. Böyle olmasının en önemli sebebi, bugünkü usta konumundaki kişinin, genellikle geçmişte çırak konumunda olan bir çocuk işçi olması ve kendi ustasının da aynı şekilde kafasına vurarak öğretme metoduyla mesleki bilgilerini kendisine aktarmasıdır. Şiddet bir döngü haline gelmiş ve bazı iş kollarında normal kabul edilmeye başlanmıştır” şeklinde konuştu.
 
“EMEKLERİ SÖMÜRÜLMEKTEDİR”
Çocuk işçilerin maruz kaldıkları diğer bir tür ise ekonomik istismar olduğunu söyleyen Oval, açıklamasında şunları da söyledi: “Bu çocuklar fazla çalıştırılıp az ücrete mahkum edilmektedirler. Bir nevi emekleri sömürülmektedir. Sömürülen emeklerinin karşılığında aldıkları paraya, çoğu zaman aileleri tarafından el konulmaktadır. Maalesef aileleri tarafından ihtiyaçları karşılanmayan ve çalışmaya zorlanan bu çocuklar, haftada 60 saate yakın çalıştırılarak, istismarın en acı örneklerini oluştururlar.  Ne yazık ki birçoğu okula devam etmediği için istismara uğramış ve uğramakta olan çocuklarımızı tespit etmek ve onlara yardım etmek oldukça zordur. Kayıtlı çalışan çocukların bu durumlarının tespit edilmesinde, varsa iş yeri hekiminin, iş yeri hemşiresinin, iş güvenliği uzmanının veya ortak sağlık birimi çalışanlarının dikkati ve desteği oldukça önemlidir. Ancak kayıt dışı çalışan çocuklarımız için durum çok daha zordur.”
 
Gizem Tuğçe BAYHAN