Çevre ve Şehircilik Bakanlığı öncülüğünde başlatılan Marmara Denizi Eylem Planı çerçevesinde Çanakkale marinada müsilaj temizliği gerçekleştirildi. Çanakkale Valiliği, Çanakkale Belediyesi ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ortaklığı ile gerçekleştirilen etkinlikte, konuşan Başkan Ülgür Gökhan, “bu denizimizin önemi çok büyük ama biz maalesef bizim denizimiz diye, karışanımız yok diye nasıl olsa bize birisi müdahale etmiyor diye hoyratça kullandık ve bugüne geldik. Umarım bundan sonra hızlı bir şekilde tedbirlerimizi devam ettiririz ve öldürmeden hayata geri getiririz” dedi.
 
Tüm Marmara Denizi’ndeki şehirlerde aynı anda müsilaj temizliği etkinliği dün gerçekleştirildi. Bu kapsamda Çanakkale Boğazı’ndaki müsilajla mücadele kapsamında Yat Limanı’nda çalışmalar yapıldı. Etkinliğine; Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mehmet Cem Okyay, Çanakkale İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Tahsin Saruhan, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı SG. Kd. Bn. Ercan Oran, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Bekir Çelen, kurum ve daire müdürleri katıldı.
 
Yat Limanı içerisindeki deniz salyası bariyerle çevrilirken, Çanakkale Belediyesi ile özel kurumlardan gelen su pompaları ve vidanjör ile denizden çekilmesi ve depolanması amaçlandı. Konuyla ilgili bilgi veren ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve teknolojisi Fakültesi Prof.Dr. Yeşim Büyükateş, “Bu simgesel bir temizlik olmaktan çok bazı durumları kontrol altına almak açısından önemli bir durum. Kısa vadeli bir çözüm çünkü sistemde durumu tamamen çözmediğiniz sürece, gelmeye devam edecek bu organizmaların çoğalmasına bağlı olarak su hareketleri ile kıyı saha sistemine taşınmaya devam edecek. Şu açıdan bu temizlik önemli; özellikle küçük balıkçı teknelerinin filtrelerinin tıkanması söz konusu, bu şekilde bir temizlikle bir miktar bu durumun üstüne çekilebilir” dedi.
 
“İNSAN KAYNAKLI ETKİLEŞİMİ MİNİMUMA İNDİRDİĞİNİZDE ZAMAN İÇERİSİNDE KENDİNİ TOPARLAR”
“Bu durum ışık geçtiği bölgede olan bir durum, denizin dibinde değil. Bu sorunu oluşturan organizmalar mikroorganizmalar” diyen Büyükateş, “Güneş ışığı ve besin elementlerinin fazla olması ve buna bağlı olarak fotosentez mekanizmasının yoğun olarak işleyişinin sonucunda sayılarını arttırmasıyla ortaya çıkan bir durum. Su kolonu boyuna çoğalması ve sonra dibe çöküyor. ‘Marmara Ölüyor’ cümlesini doğru bir yaklaşım olarak bulmuyorum, denizel sistemler dinamik sistemlerdir. Dolayısıyla bu sistemleri insan kaynaklı etkileşimi minimuma indirdiğinizde, zaman içerisinde kendilerini toparlarlar. Dolayısıyla ümidi kesmek diye bir şey söz konusu olamaz. Sadece yapmamız gereken şey, işbirliği içerisinde, belediyeler, ilgili bakanlıklar, valilikler, STK’lar, bilim insanları bir araya gelerek ortaya çıkış nedenlerini ve mücadele yöntemlerini beraberce irdeleyip, çözüme ulaştırmak” diye belirtti.  
 
“SAĞLIĞA ZARARLI ORGANİZMALAR OLABİLİR”
Büyükateş, yoğun olarak yaşandığı bölgelerde denize girmeyi tavsiye etmediklerini vurgulayarak, “Bunu ortaya çıkan organizmaların kendilerinden kaynaklanan sıkıntılarından çok bunu organik çorba olarak düşünürsek bunu, burada bulunan, yapışan çeşitli başka organizmalar olabilir, sağlığa zararlı organizmalar olabilir. Bunlardan kaçınmak adına yoğun olduğu bölgelerde denize girilmesini çok tavsiye etmiyoruz” dedi.
 
“ÇEVRE VE DENİZE OLAN BAKIŞ AÇIMIZI DEĞİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR”
Kişilere düşen görevleri de sıralayan Yeşim Büyükateş, “Bir kere çevre ve denize olan bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Buranın içine ne atarsak alır, götürür düşüncesinden uzaklaşmamız gerekiyor. Onun dışında kullandığımız deterjanlar üzerinde kişisel olarak etkimiz olabilir. Biyolojik olarak daha çözünebilir olanları tercih etmekte fayda var. Bu ekonomik-sosyal durumla da oldukça ilintili bir durum ama yine de kullanım şartlarımıza dikkat etmemizde fayda var. Atık yönetiminde kişisel olarak etkimiz olabilir, bunu kontrol altına alabiliriz” diye konuştu.
 
“ATIKLARIN NASIL BERTARAF EDİLECEĞİ KONUSUNDA FİKİR ALIŞVERİŞİNDE BULUNUYORUZ”
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan da yapılan etkinlikle ilgili bilgi verdi. Gökhan, “Marmara’da ve Çanakkale’de en büyük sorun müsilaj ve buna bağlılık kirlilik sorunu, çeşitli biçimde denizin kirlenme konusu. Çanakkale Yat Limanı’ndayız ve müsilaj burayı kaplamış durumda ve burayı acaba temizleyebilir miyiz, yüzeyde birikmiş olan salya denilen planktonların temizlenmesi mümkün olabilir mi bunun denemesini yapıyoruz. Burada çıkan atıkların nasıl bertaraf edileceği konusunda fikir alışverişinde bulunuyoruz çünkü her atık her yere atılmaz. Bunun bir standarttı vardır. Dolayısıyla onun temasını yapıyoruz. Şu an itibariyle deniz yüzeyini temizleyebilir miyiz diye çalışıyoruz ama denemede sadece burası değil, burada var, karşı tarafta var. Bunu büyük temizlik gemileriyle komple yapmak ve günlerce çalışmak lazım” ifadelerini kullandı.
 
“BALIKÇILIĞI KONTROL ALTINA ALMAMIZ LAZIM”
“Geçtiğimiz pazar yapılan toplantıda belirttim; mutlaka kıyılara deniz temizliği sağlayan gemiler şart. Bunların belediyelere verilmesi lazım” diyen Gökhan, “Kaynak olarak da yurtdışı kaynaklarını önerdim, hibe şeklinde alınabilir, devlet destekleyebilir. Bunları daha etkin bir şekilde temizlemek için çaba gösterebiliriz. Sadece müsilajı değil aynı zamanda katı atıkları da toplarız, İstanbul Belediyesi’nde var. Biz de en uzun kıyısı olan ikinci iliz, dolayısıyla burada sadece deneme yapıyoruz; müsilajı deniz suyundan nasıl ayırabiliriz diye. Gördüğüm kadarıyla ayrılamıyor da, yapışık halde. Küçük Sanayi’den arkadaşlarımız geldi, onlar akıl yoruyorlar; Suyu bir taraftan alıp, platformdan geçirip, suyunu süzdürüp, katısını depolama gibi. Hep beraber buna kafa yoruyoruz. Bugünü başlangıç kılarsak bu işin sonlanması 10 yıl, rahata ermemiz 5 yıl. Temizlikten öte, bunun devam edip büyümemesi için hızlı bir biçimde denizlerimize atıkları atmamamız lazım. Tabi çok önemli bir konu var; balıkçılığı kontrol altına almamız lazım. Bu sene Karadeniz’de en yoğun mevsimde hamsi avı yasaklandı çünkü küçük balıkları tükettik. Bu planktonları yiyenler küçük balıklar. Denizin ekosistemi bozuldu. Bozulunca, aşağıda oksijen azaldı ve salyalar aşağıya çöktü. Bu sefer de denizin temizliğini sağlayan kabuklular öldü. Midyesinden, karidesinden hepsi öldü ve büyük bir kirliliğin sürekliliği sağlanıyor. Bu yüzden avlanma konusunda çok dikkatli olmamız lazım” şeklinde konuştu.
 
“BU ŞEKİLDE DEVAM EDERSEK ÖLMEYE DOĞRU GİDİYOR”
Marmara Denizi Ölüyor söylemleri ile ilgili düşüncelerini açıklayan Gökhan, “Marmara henüz ölmedi ama bu şekilde devam edersek ölmeye doğru gidiyor. Telaş olsun diye söylemiyoruz böyle, dikkat çekmek için söylüyoruz. Çünkü bu süreçlerin neden olacağı sonuçları biliyoruz, bilim adamları söylüyorlar. Eğer bunun tedbirini almazsak, denizin altındaki hayat durursa o zaman Marmara da ölür. Bu çok önemli bir deniz, kapalı bir deniz. Dolayısıyla bu denizimizin önemi çok büyük ama biz maalesef bizim denizimiz diye, karışanımız yok diye nasıl olsa bize birisi müdahale etmiyor diye hoyratça kullandık ve bugüne geldik. Umarım bundan sonra hızlı bir şekilde tedbirlerimizi devam ettiririz ve öldürmeden hayata geri getiririz” dedi.
 
“GECİKMEDEN YERİNE GETİRİLMESİ ŞART”
Gökhan, ilerleyen aylarda bekledikleri değişimi ise şu şekilde söyledi: “Bir iki konu var; mevsimsel bir değişim, havaların ısınması, deniz sularının ısısının normale gelmesi ve bu üç ay içerisinde atık kontrolü, denize verilen atıkların kontrol altına alınması, önümüzdeki mevsimin olumlu olması düşünülerek bu planktonların çoğalmasının biteceği söyleniyor. Ama 22 maddelik konuların istisnasız ve gecikmeden yerine getirilmesi şart.”
 
“MÜSİLAJ SORUNU SADECE ÜLKEMİZE MAHSUS BİR ŞEY DEĞİL”
Son olarak Vali İlhami Aktaş ise, “Belediye Başkanlığımızın koordinasyonunda müsilaj temizliği için toplanmış bulunuyoruz. Son günlerde özellikle Marmara Denizimizde olmak üzere bu sorunla karşı karşıyayız. Müsilaj sorunu sadece ülkemize mahsus bir şey değil. Yapılan araştırma ve gözlemlerde dünyada birçok yerde Akdeniz’de, Adriyatik’te, Tuna nehri boyunda görüldüğü saptanmış olup ilimizde ve Marmara Bölgesinde yoğun olarak yaşanmakta. Bunun bertaraf edilmesiyle ilgili sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın öncülüğünde çalışmalara başlandı. Bir çalıştay düzenlendi. Çalıştayda eylem planı açıklandı. 22 maddelik eylem planımız var. İlimizde belediyelerimiz, Tarım Müdürlüğümüz, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğümüz, Kıyı Emniyetimiz, Liman Başkanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığımız ve katkıda bulunan STK’lar, üniversitemiz hem de büyük özel firmalarımız var. Onların katkılarıyla denizimizi normale döndürmek için çalışmalara bugün itibariyle başlamış bulunuyoruz. İnşallah bu kurumların katkılarıyla da kısa sürede çözüm bulunur, denizlerimizi tekrar balıkçılarımızın, yüzmede bulunanların faaliyetine sunma imkanımız olur” dedi.
 
Gizem Tuğçe BAYHAN