Marmara’nın kıyı kesimlerini etkisini altına alan müsilaj, vatandaşı korkutmasının yanında bazı sektörleri de dolaylı yoldan etkiledi. Halk arasında deniz salyası olarak da bilinen müsilaj, yaz sezonu için hazırlık yapan turizm sektörü ile ürününü denizden çıkaran balıkçılık sektörünü endişelendiriyor. Çanakkale Turistik Otelciler Derneği (ÇATOD) Başkanı Armağan Aydeğer, “Bununla ilgili mutlaka bir deniz aracının alınması, bu salyanın kaynağını ortadan kaldırabilecek türden çalışmaların yapılması gerekiyor.  Salyayı temizlemek için bir aracın ilimizde olmasını çok önemsiyoruz” çağrısında bulundu.
 
Müsilaj olayının doğal bir olay olduğunu ve ilk kez görülmediğini belirten Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, “Müsilaj olayı; biyolojik, kimyasal ve fiziksel şartlar uygun olduğunda çeşitli denizel organizmaların çoğalması sonucu ortaya çıkan doğal bir olay. Belirli iklimsel ve tropik koşullar altında çeşitli denizel organizmaların ürettiği, organik maddenin düzensiz olarak birikmesi durumu. Genellikle fitoplanktonik organizmalardan diyatomların sayılarını arttırmasıyla oluşan bir olay” diyerek müsilajın tanımını yapmıştı. Pek çok uzmandan temel sebebinin ‘küresel ısınma’ olduğu açıklamasının gelmesinin ardından Kocaeli Belediyesi’nin İzmit Körfezi’nde 100 ton müsilaj toplamasıyla beraber gözler, Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm bölgelerin yapacağı çalışmalara çevrildi. Deniz salyasının nasıl temizleneceği ve kaynağı henüz açıklık kazanmamakla beraber, başta deniz turizmi ve balıkçılık gibi pek çok sektörü etkilemesinden endişeleniliyor.
 
Konuyla ilgili düşüncelerini açıklayan Çanakkale Turistik Otelciler Derneği (ÇATOD) Başkanı Armağan Aydeğer, “Halk arasında müsilaj olarak ifade edilen konu hepimizi tedirgin eden bir husus. Geçmiş süreçlerde konunun uzmanları bunun geçmiş yıllarda da yaşandığını ama bu sene ortaya çıkan tablonun geçmiş yıllarla kıyaslanmayacak kadar yoğun ve uzun sürdüğü ifade ediliyor. Suyun ısınmasıyla ortadan kalkacağına dair bir söylem var ama konunun uzmanı olmadığımız için bunu bilemiyoruz. Hepimiz gerçekten şu anda bundan dolayı tedirginiz” dedi.
 
“TEMİZLEMEK İÇİN BİR ARACIN İLİMİZDE OLMASINI ÇOK ÖNEMSİYORUZ”
Müsilaj konusunda otoritelerin proaktif bir tutum izlemesi gerektiğini söyleyen Aydeğer, “Bölgemiz Marmara Denizi’nin devamı olduğu için görünmeye başladı. Bu konuda özellikle ilgili otoritelerimizin proaktif bir tutum izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu çok önemli. Özellikle bundan sonraki süreçte bu tür çevresel veya virüslerle alakalı konular hayatımızı tehdit etmeye devam edecek. Buna sebep olan kaynakların ortadan kaldırılması gerekiyor ilk olarak. İkinci olarak da buna karşı tedbirli olmamız gerekiyor. Bununla alakalı geçtiğimiz süreçte gözlemlediğimiz bir temizleme gemileri var. Bu araçlar mevcut. Diğer şehirlerde bu araç ile çalışmaları basında gördük. Salyayı temizlemek için bir aracın ilimizde olmasını çok önemsiyoruz. Bu nedenle özellikle tüm yerel iradelerimizin ve kıyı bandına sahip olan idarelerimizin daha proaktif çözümler üzerine odaklanması gerekiyor. Şu an çok yüzeysel gözükse de yarın bu daha yoğun olabilir. Ama bununla ilgili tedbirlerimizi alırsak en azından oluşabilecek sıkıntının sonuçlarını en hafif şekilde etkilenmemize evirebiliriz. Bununla ilgili mutlaka bir deniz aracının alınması, bu salyanın kaynağını ortadan kaldırabilecek türden çalışmalar yapılması gerekiyor. Bütün kamu irade kurumlarının ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek bu müsilaj sorunu ile ilgili çok hızlı bir çalışma programı uygulaması bizim önem verdiğimiz ve her ortamda söylemeye çalıştığımız konulardan bir tanesi” ifadelerini kullandı.
 
“BALIĞA ZARARI YOK, BALIKÇIYA VAR”
Uysallar Balıkçılık’ın sahibi Cengiz Karagül, balığın zarar görmediğini ancak balıkçıya zarar verdiğini belirterek, “Bu konu hakkında kimse bir şey bilmiyor. Dibe kadar inmiş durumda. Yüzeyi mi temizleyecekler dibini mi, bu insanlar hangi biriyle uğraşacaklar? Balıkçı, balık yakalayamıyor. Canlılara zarar veriyor, oltalara takılıyor. Derin sularda, açıklarda yok ama av yasağı olduğu için balık tutmak, müsilaj da kıyılarda olduğundan dolayı sadece kıyı olta balıkçılığı, sandal ve dalyan balıkçıları çalışabiliyor. Balık tutmayı ciddi anlamda etkiliyor bu müsilaj. Düşünsenize, denizin altında ve üstüne bir şey var. Adam, ağ çeviriyor ama kaldıramıyor, salyalarla beraber geliyor. Ciddi anlamda da ağır oluyor zaten. Yani balığa zararı yok, balıkçıya zararı var. Biz bunun etkilerini görüyoruz. Şu an çok daha fazla balık gelmesi lazım. Şimdi balık işi şöyle, az olursa fiyat yükselir, çok olursa haliyle balık olmadığı için fiyatlar da yüksek.  Bu hem bize hem de vatandaşa ciddi anlamda zarar veriyor” dedi.
 
Sevi Gözay UĞURLU