Dünya Su Günü kapsamında birçok yerel yönetim ve sivil toplum örgütü, suyun öneminin vurgulanması ve su tasarrufunda bilinçlendirme çalışmaları yapması kapsamında birçok etkinlik düzenledi. ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin de konuyla ilgili olarak açıklama yaparak ‘Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi’ni değerlendirdi.
 
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, “CHP’li Belediyelerin İzmir’de gerçekleştirdiği Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesinde aldıkları kararlar açıklandı. Manifesto olarak açıklanan kararların anlaşılması zor olmakla birlikte, tedbirlerle ilgili olarak açıkladıkları metin, su yönetimiyle ilgili kısmen sonuç verecek gibi görünüyor. Küresel ısınma eylem planları içinde uzun süredir devletin de aldığı kararlar bulunuyor. Ancak uygulamada henüz yeterli mesafe alınmadı. Tarımsal üretimde kurağa dayanıklı tür ve çeşitlerin belirlenmesi, çok su tüketen bitkilerin yetiştiriciliğinde kısıtlamaya gidilmesi konularında süreç yavaş işliyor. Sadece çeltik ekiminde zaman zaman kısıtlamalar ve damlama sulama sistemleriyle çeltik yetiştiriciliği konusunda örnek uygulamalar yapılıyor” ifadelerini kullandı.

“TARIMSAL SULAMALARDA TARLA İÇİ KAYIPLAR DA ÇOK FAZLA”
Baytekin, “2019 yılı yaz mevsiminde başlayan ve 2020 yılında devam eden kuraklık, içme ve kullanma suyu tedarikinde risk oluşturdu. Bu durum bütün Türkiye’yi etkiledi. Toplam yağış miktarlarına aldanmamak gerekiyor. Kısa süreli bol yağmurlar doğada depolanamıyor. Kaçıp gidiyor. Tarımsal sulamada ve belediyelerin içme-kullanma suyu tedarikinde önemli kayıplar meydana geliyor. Kanal ve kanaletlerin bakımı, su nakil hatlarının bakımı konusunda hizmetler yetersiz kalıyor. Tarımsal sulamalarda tarla içi kayıplar da çok fazla. Damlama sulama sisteminin zorunlu hale getirilmesinde yarar var. Hem su tasarrufu yönünden hem de verimlilik yönünden damlama sulama sistemleri çok daha yararlı görünüyor. Teknolojik cihazlar, şehir şebekelerinde nerede kaçak olduğunu rahatlıkla bulabiliyor. Su nakil sistemlerinde meydana gelen kayıplar, yüzde 20 ile yüzde 40 arasında değişiyor. Bu sızıntı kayıplarının azaltılması gerekiyor. Su depolamada kullanılan baraj ve göletlerin bakımlarının yapılmasında yarar var. Özellikle yaz sonunda suyun düştüğü dönemde temizlik yapılması, kaçakların bulunduğu bölgelerin kil doldurulması gerekiyor” şeklinde konuştu.
 
ÖZENDİRİCİ TEDBİRLERİN UYGULANMALI
“İçme ve kullanma suyunda belediyelerin su tasarrufu için uygulayacakları özendirici tedbirlerin başında, su tüketim aralıklarına göre fiyatlandırma geliyor” diyen Baytekin örneklendirerek şunları söyledi: “Örneğin aylık su tüketimi 8 tona kadar olan abonelerden ücret alınmaması, 8-15 ton arası su kullanan abonelerden normal ücret, 15 tonun üzerinde su kullanan abonelerden ise yüzde 20 veya daha fazla ücret alınması, aboneleri su tasarrufuna yöneltebilir. Dünyada tatlı su kaynakları hızla azalıyor. Bununla birlikte su kullanımı konusunda ülkeler arasında büyük adaletsizler bulunuyor. Hindistan’ın bazı bölgelerinde kişi başına su tüketimi günlük 3 litreye kadar düşerken, ABD’nin Texas eyaletinde 1200 litreye kadar çıkabiliyor. Tatlı su kaynakları yönünden en fakir olan ülkelerden İsrail, deniz suyundan tatlı su elde etme sistemleri kullanıyor. Güneş enerjisiyle gerçekleştirilen tatlı su üretimi henüz yatırım maliyeti yüksek olduğundan yaygınlaşmıyor. Güney Marmara Bölgesinde iklim özelliklerinde meydana gelen değişimleri izlemek ve geleceğe dair oluşan eğilimleri değerlendirmek için bir doktora tezi hazırlıyoruz. Bu sene sonuçlanacak olan çalışma, Çanakkale için de uygulanabilir sonuçlar verecek”
 
Sevi Gözay UĞURLU