Çanakkale İl Müftülüğü’nün ‘Cuma Sohbetleri’ ismi ile başlattığı bilgilendirme videolarında geçtiğimiz günlerde Çan Müftüsü Mustafa Korkmaz ‘İbadetlerin Toplumsal Kazanımları’ üzerine konuşma gerçekleştirdi.
 
İl Müftülüğü tarafından her hafta farklı bir konunun ele alındığı ‘Cuma Sohbetleri’ videolarında, Çan Müftüsü Mustafa Korkmaz konuk oldu. Müftü Korkmaz, ‘İbadetlerin Toplumsal Kazanımları’ konusunu işleyerek, bilgilendirmelerde bulundu.
 
Korkmaz, “İnsanı yoktan var eden, yaşatan ve Kuranı Kerim’in beyanıyla sayılamayacak kadar nimetler bahşeden Allah, Kuranı Kerim’de, ‘Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki Allah’a karşı gelmekten korumuş olasın’ diye buyurarak insanın kendisini tanımasını ve ona ibadet etmesini emretmektedir.  Allahu Teala vücudumuzu mükemmel organlarla donatmış, diğer canlılardan farklı olarak bize aklı ve fikir vererek varlıklar arasında seçkin bir duruma yükseltmiş ve bizleri eşrefi mahlukat kılmıştır. İnsanın yaratılış gayesi sadece Allah’a ibadet etmek, onun bizlerden yapmamızı istedikleri şeyleri yapıp, yapmayın diye yasak kıldığı şeyleri terk ederek onun verdiği sayısız nimetlere karşı şükür vazifesini yerine getirmektir” dedi.
 
“İSLAM’IN TEMELİNİ İMAN VE İBADET OLUŞTURUR”
İbadetin tanımı yapan Müftü Korkmaz, “İbadet; boyun eğme, teslimiyet içerisinde tabi olma, kulluk etme anlamında gelir. Dini anlamında ise; sorumlu olan kişinin Rabbine duyduğu saygıdan ötürü nefsinin isteklerine karşı durması, yaratıcısının emirlerine uygun davranmasıdır. Niyete bağlı olmak kaydıyla, işlendiğinde sevap kazandıran fiildir. Kulun Allah’a karşı bağlılığını sözler ve ifadelerle ifade etmesidir. Cenabı Hakk’a hem şükran borcunu ödemek hem de bağlılığı ve sevgiyi göstermek için fiil ve hareketlerdir. İslam’ın temelini iman ve ibadet oluşturur. Peygamberimiz bu gerçeği şöyle ifade eder; ‘İslam beş temel esas üzerine bina edilmiştir. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in onun kulu ve resulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, hac etmek ve Ramazan orucunu tutmak” ifadelerini kullandı.
 
“İBADET OLMAYAN HİÇBİR DİNE RASTLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR”
“Dinler tarihini incelediğimizde gerek Hak dini olsun gerekse batıl din olsun içinde ibadet olmayan, emirler ve yasaklar bulunmayan hiçbir dine rastlamak mümkün değildir” diyen Korkmaz, “Allah katında yegane din olan İslam dini de elbette içerisinde ibadetler olan ve bu ibadetlerin zorunlu olduğu bir dindir. Saygılı ve itaatin en yüksek derecesi olan ibadet, varlığımızı tamamen kendisine borçlu olduğumuz Allah’ın kulları üzerinde bir hakkıdır. Kişi mümin olduğu sürece, ergenlik çağından itibaren ölümüne kadar ibadet etmeye mecburdur. Yapmaya mecbur olduğumuz tüm ibadetler kul oluşumuzun ve Allah’a karşı acizliğimizin idrakı içerisinde ancak ve ancak Allah’ın rızasını kazanmak, ona layık kul olmak azmi ve gayretiyle olması halinde anlam kazanır ve maksadına ulaşır. Günde beş vakit kıldığımız namazların her rekatında okuduğumuz Fatiha suresindeki ‘Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım isteriz’ ayeti yapılması gereken tüm ibadetlerin ancak Allah için ve onun rızasını kazanmak için yapılması gerektiğini kesin olarak ifade eder” şeklinde konuştu.
 
“FAYDALAR SAYILAMAYACAK KADAR ÇOKTUR”
İbadetlerin, birey ve toplum hayatı içerisinde birçok hikmet ve faydaları olduğunu söyleyen Müftü Korkmaz, “İbadetlerin ferde ve topluma kazandırdığı faydalar sayılamayacak kadar çoktur. Bu faydalar genel olarak dini faydalar, ferdi ve sosyal faydalar olmak üzere üç kısımda değerlendirilir. Mesela, zekat ve hac ibadeti sosyal özelliği ağır basan ibadetlerdir. Zekatını veren zengin, sırf Allah’ın rızasını talep ederek Allah’ın emrini yerine getirmiş ve fakirin hakkını malından ayırarak, malını temizlemiş aynı zamanda sosyal bir görevi yerine getirmiştir. Zekat emriyle servet sosyal hayata dengeli dağılmış barış ve kardeşlik duyguları toplumda yayılmış, sosyal bünye birçok yarasına merhem bulmuştur. Ancak bu ibadetlerin ruh ve psikolojimiz üstündeki olumlu ve yapıcı etkileri sosyal niteliğinden de geri kalmaz. Namaz ve oruç ibadetinde ruhumuzun arınması ve olgunlaşması önceliği esastır. Bununla beraber bu ibadetlerin sosyal yönü de elbette mevcuttur. İbadetlerin başı, dinin temeli olan namaz ibadeti Allah ile kul arasında bir bağ kurar. Beş vakit namazı vaktinde usul ve şartlarına uygun olarak kılanın büyük günahlardan uzaklaşmaları sebebiyle diğer günahlarının affedileceği ayet ve hadislerle sabittir” diye bilgilendirir.
 
“İBADETLER TOPLUMDA GÜZEL AHLAKIN GELİŞMESİNE KATKIDA BULUNUR”
“İbadetle Kul Allah’a görevini yerine getirmiş olur ve Allah’a kulluk görevini gereği gibi yapan kişi iç huzuru duyar. Kişi manevi açıdan kendini daha güvende hisseder” diyen Korkmaz, sözlerine şu şekilde devam etti: “İbadetler insanın Yaradan’ı ile ilişkisini güçlendirir. İbadetler toplumda güzel ahlakın gelişmesine katkıda bulunur. Bu da toplumda haksızlık ve kötülüklerin azalmasına, sabır, fedakarlık gibi duyguların güçlenmesine neden olur. İbadetler toplumu kötülüklerden alıkoyar. Zekat ve sadaka gibi ibadetler sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik eder. Zengin ve fakir arasında sevgi ve kaynaşmaya vesile olur. İbadetler, insanlar da sorumluluk bilincini geliştirir. Bu da toplumdaki sorunlara karşı insanların duyarlı olmasını sağlar.”
 
Gülçin AKIN