18-24 Mart Dünya Yaşlılar Haftası olması dolayısıyla Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Turan Ünüvar moderatörlüğünde pandemi hastanesi olarak ilan edilen ÇOMÜ Tıp Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr. Tamer Demir ile ‘Pandemide 65+ ve Sağlık’ söyleşisi gerçekleştirildi. Demir, aşının önemine de dikkat çekerek, “Etkeni bağışıklık sistemine tanıtmak amacıyla yapılabilecek en önemli şey aşıdır. Bu kadar kişi asla boşuna değildir. Eğer 65 yaşın üzerindeki vatandaşlarımızdan, kendi talepleri doğrultusunda aşı yapılmamış olanlar varsa lütfen dayanağı olmayan, bilimselliği olmayan bu düşünceden uzaklaşsınlar ve aşı olsunlar” çağrısında bulundu.
 
Altın Yıllar Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşide; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tamer Demir, Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar’ın sorularını yanıtladı. ‘Pandemide 65+ ve Sağlık’ konusu kapsamında Prof. Dr. Tamer Demir önerilerde bulundu.
 
“KRONİK HASTALIĞI OLANLAR MÜCADELEDE BİRAZ YALNIZ KALDILAR”
Prof. Dr. Tamer Demir, “Genel anlamda kayıpları değerlendirdiğimizde, 65 yaş üstü popülasyonun yaklaşık yüzde 93’e tekabül ettiğini görüyoruz. Bunun ardında fizyolojik, biyolojik yaşın çok önemi var. Yan hastalıklar tablosu nedeniyle kayıplar bu yaş diliminde arttı. Kayıpların tümü Covid’le ilgili midir, bunun tahlil edilmesi gerekir. Covid ile ilgili tabi ki kayıplar var ama bu kayıplardan bir kısmının da başka nedenlerle kaybedildiğini biliyoruz. Özellikle kronik hastalığı olan popülasyon, bu hastalıklarla mücadelede biraz yalnız kaldılar, bu bir gerçek. Bu kişilerin birçoğu hastaneye gitme konusunda geride durdular. Kendi talepleri ile gitmek istemediler. Gittikleri zaman salgından etkilenebileceklerini düşündüler. Sadece Covid ile ilgili mücadele veren kurumsal yapılarda hastalar kabul edilmedi ve dolayısıyla hastaların temeldeki sağlık problemleri göz ardı edildi. Ben bunu çok önemsiyorum çünkü belki 10-15 tane yakın çevremde olan kayıplarda Covid haricinde ‘Anne-babamın şu şikayeti vardı ama götüremedik, istemedi’ diyen insanlar oldu. Bizim özellikle salgınla ilgili mücadelemizde şöyle bir yanlış algı çıkıyor; sanki Covid geldi, bizim daha önceden var olan problemlerimiz reset edildi. Yok böyle bir şey. Hipertansiyonu olanın, kalp yetmezliği olanın hastalığı devam ediyor. bunlarla ilgili araştırmaların mutlaka yapılması gerekiyor, bunların çok ciddi sorun arz ettiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
 
“YAŞ ALMIŞ KİŞİ MİNİMAL SEMPTOMLARI ÖNEMSEMELİDİR”
“Pandemi sürecinde literatüre kazandırılmış bir terim var, ‘tek sağlık’. Aslında tüm dünyanın mücadelesini anlatmak üzere ifade edilen bir durum ama diğer taraftan da ‘hastalık yoktur, hasta vardır’ deriz. Her hastalığın herkeste ayrı tezahürü olduğunu belli etmek için bunu kullanırız” diyen Demir, “Artık kişiye özgü tedavilerin konuşulduğu bir süreçteyiz. Bunları konuştuğumuzda kişinin temel sağlık problemlerini görmezlikten gelemeyiz. Birçok hastalığın semptomları daha genç insanlara göre farklıdır. Özellikle yaş almışlarda daha silik geçer. Bütün bunların konusunda öncelikle yaş almışlarımızın bilinçli olması gerekiyor. Genç insan minimal semptomları önemsemeyebilir ama yaş almış kişi minimal semptomları önemsemelidir.  Bu insanlarımızın bir kısmı hastaneye dahi gidemeyecek durumda olabiliyor. Evde Sağlık Hizmetleri’ne ulaşmak bir telefon kadar yakın” dedi.
 
“PSİKOLOJİK DESTEKLERİN SAĞLANDIĞI DÜZENEKLERİN GELİŞTİRİLMESİ GEREKİR”
Demir, sağlıklı yaş alma ile ilgili önemli noktalara da değinerek, “Kişinin sosyal yaşamı çok önemli. Bir kişi eşini de kaybetmiş olabilir, tek de yaşayabilir. Yaşının verdiği ya da fizyolojik yaşından kaynaklı birtakım sınırlamalar nedeniyle sosyal çevreden kopuyorlarsa, bu sosyal çevre evlatlarıyla, komşularıyla iletişim, yaştaşlarıyla iletişim, ortak hobileri taşıyan insanlarla etkileşimden kendini uzak tutuyorsa, yani asosyalizasyon söz konusuysa; özellikle psikolojik yaş üzerine çok ciddi etkisi oluyor. O nedenle sağlıklı yaş almak için ruhumuzu dingin tutacağımız yaşamımıza renklendireceğimiz konulardan bir tanesi sosyalizasyon, yaşamla iç içe olmak. Dolayısıyla bu süreç Covid sürecinin en önemli olumsuz etkilerinden bir tanesi bu. Bir tecrit durumu oluştu ve bu büyüklerimiz kendilerinin değersizleştiği adına da yorumlamaya başladı. Bu son derece sıkıntılı. İletişimin güçlendirildiği, psikolojik desteklerin sağlandığı düzeneklerin geliştirilmesi gerekir. Sosyal medya üzerinden de görüşme olarak da olabilir. Bu kişiler bizler için çok kıymetli ve kıymeti onlara yansıtmalıyız. Asla kimsenin genel psikolojik sağlığını olumsuz etkilenmesini istemeyiz, ilgi ve alakanın her boyutta artmış olması gerekir ” diye belirtti.
 
“DÜZENLİ EGZERSİZİ SAĞLAMA KONUMUNDA OLMASI GEREKİYOR”
65 yaş ve üzeri bireylerin korunmasını doğru bulan Demir, “Çünkü ekstra sorunlarla özellikle covidin etkilerini düşünerek tabi ki izolasyonları gerekiyordu. Bu doğru bir politika ama bununla ilgili desteklerin sunulması lazım. Birtakım sanal kaynaklardan bu insanların beslenmesi lazım fakat bunun da getirdiği birtakım sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bir şekilde bu insanlarımızın düzenli egzersizi sağlama konumunda olması gerekiyor. Kendilerinin de buna önem vermesi gerekiyor. İnsanların özgürlüğü de ihtiyacı var, güneş görmeye de ihtiyacı var. Bunu adım atarken bir sohbet eşliğinde yapmaya da ihtiyacı var. Sadece kişileri eve kapamanız yetmez. Hem hareketi kısıtladınız hem sanal hayata körüklediniz hem yeme alışkanlıklarını değiştirdiniz ki özellikle öğün arası yenilen yiyeceğin tüketimin arttığını görüyoruz. Özellikle kapanmanın olduğu dönemlerde çerez tüketiminin arttığını görüyoruz. İnsanlar bazen de sıkıntıdan yeme ihtiyacı güdüyorlar ve metabolik hastalıkları olan insanlar olumsuz etkileri oluyor. Yeme alışkanlıklarında değişimlerde kişinin sağlığını mutlaka olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.
 
“EVİN İÇİNDE BİLE MUTLAKA HAREKET ETMEK LAZIM”
Demir, kısıtlama olduğu dönemlerde evin içerisinde hareket etme, spor yapma gibi aktivitelerin yapılması gerektiğini söyleyerek, “Özellikle belli bir yaştan sonra hareketin önemli bir etkisi var ki, bazen bizim yatalak hasta dediğimiz hareketi tümüyle sınırlanmış olan hastalara baktığımız zaman bunların çoğunun bir süre sonra kaybedildiğini görüyoruz. Bizim fizyolojimiz hareket üzerine kurulmuştur. Hareket etmediğimiz zaman ciddi sıkıntılar olur. Ben bu süreçte hareketi çok önemsiyorum. Evin içinde bile mutlaka hareket etmek lazım. Uyku da çok önemli. Hayatın disiplini biraz bozuldu bu süreçte. Özellikle de 65 yaş üzeri kitlede. Bu etapta ciddi düzeyde gün içerisinde uyumalar ortaya çıkıyor. Eğer değişik zamanlarda ki uyumalarla, gece uykumuz etkileniyorsa, gece eskisi kadar uyuyamaz hale gelirsek o zaman çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bu hem psikolojik hem fiziksel anlamda ortaya çıkıyor” dedi.
 
“VİRAL ETKENLERE KARŞI EN KORUYUCU ARZ EDEN YAKLAŞIM AŞILANMAKTIR”
Aşılanma ilgili görüşlerini ise Demir, şu şekilde ifade etti: “Bu aylara kadar olan süreçte, biz çok ciddi soğuk algınlıkları beklerdik.  Toplumda kimse grip olmadı veya çok az oldu. Bu neyi gösteriyor? Demek ki maske mesafe ve hijyen koruyucu. Bilimsel çalışmalar bize şunu gösteriyor; viral etkenlere karşı en koruyucu arz eden yaklaşım aşılanmaktır. İlaçlarla tedavi etmeye çalıştığınız şey; tamamen semptomları azaltmaya dönük destek tedavilerdir. Asıl tedavi bağışıklık sistemi iledir. Etkeni bağışıklık sistemine tanıtmak amacıyla yapılabilecek en önemli şey aşıdır. Bu kadar kişi asla boşuna değildir. Aşı karşıtlığı deliliktir. Asla kabul edilemez. Eğer 65 yaşın üzerindeki vatandaşlarımızdan, kendi talepleri doğrultusunda aşı yapılmamış olanlar varsa lütfen dayanağı olmayan, bilimselliği olmayan bu düşünceden uzaklaşsınlar ve aşı olsunlar. Artık bilime karşı bir kitle bu devirde yakışmıyor.”
 
Gizem Tuğçe BAYHAN