Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Covid-19 aşısı olanların serbestçe seyahat edebilmesi için COVID-19 test ve aşı bilgilerinin bulunduğu aşı pasaportu çalışması ile ilgili olarak Çanakkale Bölgesel Turist Rehberleri Odası(ÇARO) Başkanı Ümit Cihan Müşterioğlu değerlendirmelerde bulundu.
 
Çanakkale Bölgesel Turist Rehberleri Odası Başkanı Ümit Cihan Müşterioğlu, mobil uygulama şeklinde olması planlanan aşı pasaportu kartı ile ilgili olarak açıklamalar yaptı. Müşterioğlu, “Yeni tip koronavirüs olan Covid-19 çok kısa sürede bütün dünyayı etkisi altına almış, yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine ve milyarlarca insanın fiziksel ve ruhsal sağlığının bozulmasına neden olmuştur. Dünyanın ekonomik ve sosyal yaşamını derinden etkileyen bu salgın günlerce sokağa çıkma yasakları ilan ettirmiş, eskiyi unutturup, yeni normaller yaratmıştır. Salgın dönemlerinde insanların tatil anlayışlarının büyük ölçüde değiştiği belirlenmiştir. Zira normal şartlarda, tüketicilerin seyahat kararlarında ekonomik ve sosyal tercihlerin ön planda olduğu, oysa pandemi dönemlerinde psikolojik tercihlerin belirginleştiği anlaşılmaktadır” diye belirtti.
 
“TURİZMİN BU SÜREÇTEN EN ÇOK ETKİLENEN SEKTÖRLERDEN BİRİ OLDUĞU KABUL EDİLMEKTEDİR”
“Ayrıca salgın dönemlerinde, insanların tatil tercihlerinde, kat ettikleri mesafede ve tatile çıkma iradelerinde önemli farklılaşmaların yaşandığı görülmektedir” diyen Müşterioğlu, “Pandeminin etkilerinin derin ve uzun dönemli olacağı, bu nedenle turizmin yeniden yapılandırılmasının gerekli olduğu, başta kriz yönetimi olmak üzere, kullanılan teknolojik uygulamalar, yeni kurallar ve alınacak önlem paketlerinin sürecin başarılmasında ne denli önemli olduğu anlaşılmıştır. Ancak emeği yoğun bir sektör olan turizmin bu süreçten en çok etkilenen sektörlerden biri olduğu kabul edilmektedir. Salgın dönemlerinde insanların verdiği ilk tepki büyük oranda kendilerini güvene almaktır. Zira bu dönemde bu dönemde karar vermede baskın olan psikolojik ve sağlık kaygıları, başta seyahat ve tatil iptalleriyle kendini gösterir ve bunun sonucu olarak da turizme ilgi azalır. Şüphesiz yapılan araştırmalarda Pandemi’nin süresi ve virüsün öldürme oranının tatil davranışlarında farklılaşmalara neden olduğunu göstermiştir. Örneğin SARS salgının görüldüğü ülkelerin uluslararası turist sayılarında önemli bir azalış olmasına karşın, kuş gribi salgınının görüldüğü ülkelerin uluslararası turist sayılarında önemli bir azalış olmasına karşın, kuş gribi salgınının görüldüğü ülkelerde aynı etkinin görülmediği belirlenmiştir. Araştırmacılara göre bu durumun temel nedeni SARS’ın insanlar arasında yayılabilme özelliği ve bilinmeyen bir hastalık olarak tanımlanmış olmasıdır. Ayrıca gerçek hasarın boyutunun bilinmemesi de yaşanan paniğin büyük olmasına neden olmuştur” dedi.

“TURİZM HAREKETLERİNİN KONTROLLÜ OLARAK YENİDEN BAŞLATILMASINDA ÖNEMLİ ROLLER ÜSTLENEBİLİR”
Müşterioğlu, “Günlük hayatı kolaylaştıran yeni teknolojiler, diğer birçok sektörde olduğu gibi turizmde de giderek yaygınlaşmaktadır. Özellikle son yıllarda hayatımıza giren ve birçok alanda karşımıza çıkan yapay zeka ve robotik uygulamalar bunların başında gelmektedir. İçinde bulunduğumuz salgın sürecinde de sıklıkla başvurulan bu iki uygulama Covid-19’un yayılmasını engellemede oldukça başarılı sonuçlar alınmasına katkıda bulunmuşlardır. Özellikle son yıllarda yapay zeka ve robotik teknolojiler hastanelerde, havaalanlarında, nakil sistemlerinde, rekreasyon alanlarında, otellerde ve restoranlarda artan bir şekilde kullanılmaktadır. Dolayısıyla geçmişte iş kayıpları ve veri gizliliği konusundaki endişeler nedeniyle tartışmalı olan bu iki teknolojik inovasyonun, Covid-19 salgınında olduğu gibi sonrasında da seyahat ve turizm endüstrisinde daha fazla rağbet göreceği anlaşılmaktadır. Şüphesiz bu uygulamalar yalnızca salgının yayılmasını kontrol etmede değil aynı zamanda turizm hareketlerinin kontrollü olarak yeniden başlatılmasında da önemli roller üstlenebilirler. Zor olsa da pandemi sonrası turizmin başlatılması ve kontrollü bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde sınırları kapatarak uzun vadede pandemi ile savaşmak uygun bir çözüm değildir. Aksine sonrasında gelecek ekonomik krizin, salgının tüm olumsuz etkilerinden çok daha kötü sonuçlar doğurabileceğini görmek durumundayız” ifadelerini kullandı.

“DÜNYANIN BİRÇOK NOKTASINA DA HENÜZ BİR TEK DOZ AŞININ GİTMEDİĞİ DE BİR GERÇEKTİR”
Müşterioğlu, dünya ülkelerinin turizmi kontrollü bir şekilde başlatabilmek için çeşitli yöntemler üzerinde tartışmakta, yol haritalarını belirleme gayretinde olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Aşı pasaportu, dijital aşı pasaportları gibi yöntemler ele alınmaktadır. Birçok ülke aşı geliştirme çalışmaları yürütürken aşılama çalışmaları da son sürat devam etmektedir ancak dünyanın birçok noktasına da henüz bir tek doz aşının gitmediği de bir gerçektir. Salgının yayılma hızı, aşı geliştirme ve doz üretim kapasitesine bağlı aşılama hızı salgına karşı verilen mücadelenin boyutunu gözler önüne sermektedir. Tüm bunların ışığında aşıya erişim konularında tartışmalar, yöntem olarak herkesin aşılanması veya belirli bir oranın aşılanması gibi yöntemlerde de düşünceler dile getirilerek tartışılmaya devam etmektedir.”
 
“AŞI PASAPORTU UYGULAMASI HAKKINDA BÖLÜNMÜŞ BİR GÖRÜNTÜ ÇİZİYOR”
“Son duruma bakarsak, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, yeni tip koronavirüs salgınıyla mücadelede alınan seyahat kısıtlamalarına karşı Aşı Pasaportu uygulaması hakkında bölünmüş bir görüntü çiziyor. Bazı ülkeler aşı olanlara seyahat imkanı verecek bir belge verilmesini isterken bazıları buna karşı çıkıyor. Yüksek turizm geliri elde eden ülkelerden olan İspanya ve İtalya gibi ülkeler bir an önce normale dönebilmek için aşı pasaportu uygulamasını istiyor. Konuyla ilgili pasaportun kötü bir fikir olmadığını belirtiyorlar. Bazı Kuzey Avrupa ülkeleri de şimdiden aşı pasaportu gibi uygulamalara başlayacağını açıkladı. Danimarka ve İsveç, yaz aylarında turizmi canlandırmak amacıyla dijital aşı sertifikaları dağıtma planları yaptıklarını duyurdu. Danimarkalı yetkililer, bu sertifikaya sahip olanların iş seyahatlerine, spor etkinliklerine, kültürel faaliyetlere, hatta restoranlara gidebileceğini belirtti. AB üyesi olmayan ancak Schengen bölgesinin bir parçası olan İzlanda ocak ayı sonundan itibaren aşı olanlara dijital belgeler vermeye başladı. İzlanda'ya girişte bu tür bir belgeyi gösterenlerin sınırdaki kısıtlamalardan muaf tutulacağı, Kovid-19 testi yaptırmak zorunda kalmayacağı açıklandı. AB yönetimi ise böyle bir sistem için henüz erken olduğunu savunarak konuyu erteleyerek ertelemenin gerekçesi olarak sistemin hukuken ayrımcılık ortaya çıkarabileceği ve henüz aşıya erişimi olmamış kişilerin veya tıbbi gerekçelerle aşı olamayacak kişilerin kısıtlamasız seyahat imkanından faydalanamayacak olması yasal olarak sorunlu bir alan oluşturacağı dile getirilmektedir.”
 
“AŞILANMA VE AŞILANMA HIZININ KİLİT ROL OYNADIĞINI SÖYLEMEK YANLIŞ OLMAZ”
“Bazı AB ülkeleri ise aşı sertifikası fikrine karşı çıkıyor. Bunlardan biri olan Fransa, herkesin aşıya erişimi olamayacağını gerekçe gösteriyor ve aşıların ne kadar koruyucu olduğunun henüz tam olarak bilinmediğini, bu tartışmanın birkaç ay sonra yapılması gerektiğini belirtmektedir. Belçika ise bu tür uygulamanın AB vatandaşları arasında ayrımcılığa yol açacağını belirtmekte. Herkesin aşıya erişiminin kısa sürede mümkün olmayacağını hatırlatarak, uygulamaya geçilmesi halinde aşı olmamış kişilerin bireysel özgürlüklerinin sınır ötesi seyahatlerde engellenemeyeceğini dile getirmektedir. Aşı pasaportuna geçmeyi şu an için düşünmeyen ülkeler arasında Polonya da bulunuyor. Ancak Polonya hükümeti, geliştirilen bir akıllı telefon uygulamasıyla aşı olanların ülkeye varışta karantinaya girmemesini sağlıyor. Tüm bu görüşlerin bizleri getirdiği sonuç ise aşı geliştirme çalışmaları, aşıların ne kadar yüksek etkili sonuçlar verdiği ve aşılama hızı gibi konulardır. Aşı pasaportunun aşılanmış bireylere uygulanacak bir yöntem oluğunu düşünürsek, aşılanma ve aşılanma hızının kilit rol oynadığını söylemek yanlış olmaz.”
 
Sevi Gözay UĞURLU