Çanakkale Belediyesi Altın Yıllar Yaşam Merkezi’nin yapmış olduğu söyleşiye Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Alper Şener katıldı. Şener, koronavirüs aşısı ile ilgili merak edilen sorulara cevap vererek, “Çanakkale’de ciddi anlamda hasta sayısında azalma var ama bunu pekiştirecek olan şey aşı. Toplumda ne kadar yaygınlaştırırsak, ne kadar önemli olduğunu aktararak bunu sosyal sorumluluk olarak düşünmek lazım. Mevcut aşıya artık soru işareti ile bakmamak lazım” ifadelerini kullandı.
 
Altın Yıllar Yaşam Merkezi Yöneticisi Işıl Çalışkan’ın moderatörlüğünü yaptığı söyleşiye konuk olan ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Alper Şener, koronavirüs salgınının son durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
 
Şener, son zamanlarda sıkça konuşulan koronavirüsün mutasyona uğraması ile alakalı olarak, “Virüs hastalığın başından beri mutasyon geçiriyor. Bu yeni bir tablo değil. Koronavirüs zaten mutasyon eğilimli bir virüs ama influenza virüsü gibi geçirdiği mutasyonlarla yüzey proteinlerini çok fazla değiştiren bir virüs değil. Özellikle İngiltere’de görülen varyant mutasyona odaklandığımız zaman, aynı anda üç farklı değişik bölgede mutasyon ve değişim olduğu için ‘acaba virüs tedavide zorlaştırma yapar mı’ diye kaygı oldu. Bununla ilgili çalışmalar yapıldı. Daha bulaşıcı olduğunu biliyoruz varyant virüsün. Pfizer BionTech’in geliştirdiği aşı ile ilgili koruyuculuk ile ilgili bir hata oluşturmayacağını deneylerle gösterdiler. Virüsü kapmakla ilintili olarak daha ağır hastalık tablosu oluşup oluşmadığı ile ilgili bir veri yok. Çok büyük olasılıkla şu anda geliştirilmiş mRNA aşısının bu konuyla ilgili olumsuz bir faktörü olmayacak. Diğer aşılarla ilgili yorum yapmak erken” dedi.
 
“60 MİLYON KİŞİYE BİR YILA YAYARAK AŞILAMAK GEREKİYOR”
Aşı ile ilgili planlamadan bahseden Şener, Sağlık Bakanlığı’nın çeşitli kategorilere ayırdığını ve bunu web sitesinden yayınladığını belirterek, “Hedefimiz toplumda yüzde 60-70 kişinin aşılanması gerekiyor ki virüsün dolaşımı kırılsın ve normalleşelim. Bir ülkenin yüzde 60’ını aşılamadan ne yazık ki önlemler ortadan kalkmaz. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre; Türkiye’nin yıllık aşı yapma kapasitesi 40 milyon. Bunu bir tık üste çıkarıp en az 60 milyon kişiye bir yıla yayarak aşılamak gerekiyor ve bunu bir an önce yapmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
“TÜRKİYE’NİN BU ANLAMDA DÜŞÜNDÜĞÜ STRATEJİ AKILCI”
İki doz şeklinde yapılacak olan koronavirüs aşısı hakkında konuşan Şener, “83 milyon nüfusun 60 milyonunun aşılamayı düşündüğümüze göre total olarak bize 120 milyon doz aşı lazım. 1 aya yaymanın temel amacı, bir defada aşılanacak kişileri maksimum düzeyde aşılayıp, virüsün toplumdaki dolaşımını azaltmaktır. Hızı kırmak teknik olarak doğru. Bu çok tartışıldı, neden bu kadar haftalık boşluğa gidiliyor diye. Bu da teknik anlamda baktığınızda yanlış değil. Aşılarda her zaman iki hafta ara verilen doz, meydan okuma dozlarıdır. En kötü şartlarda iki haftada tekrar aşılarsanız en düşük antikor yanıtı o zaman oluşur. En yüksek sayıyı istiyorsanız süreyi uzatmanız lazım. Türkiye’nin bu anlamda düşündüğü strateji akılcı görünüyor” dedi. 
 
“OLUŞAN HER ANTİKOR BLOKAN DEĞİL”
Şener, grip virüsü ve koronavirüsün birbirinden çok farklı virüsler olduğunu söyleyerek, merak edilen sorulardan birini yanıtladı: “Influenza virüsüne karşı oluşmuş antikor koronavirüsten korumaz. Doğal olarak hastalığı geçiren kişilerde ortaya çıkan antikor, ortalama 6-8 ay arası sabit kalıyor vücutta. Bu sabit kalma ise şu demek; blokan antikor kavramı var virüslerde. Oluşan her antikor blokan değil. Bazen medyaya yansıyor, korona geçirdi ama antikor pozitif olmasına rağmen yeniden enfekte oldu. Onlar, blokan antikor seviyesi düşük olan hasta grubu. Enfeksiyonu geçirmiş olmak her zaman blokan antikoru var anlamı çıkmıyor. Bunu oluşturmak için, aşı gibi teknolojik işlemlerinden geçmiş virüs komponetlerine ihtiyacımız var.”
 
“AŞIYA, İLACA NADİREN BİR TIK ÖN PLANDA KONSTRANTE OLMAMIZ GEREK”
Şener, koronavirüs ilacının kullanılmasına yönelik olan soru işaretlerini cevaplayarak, “İlaç yelpazesi biraz geniş ama en çok tartışılan konu antiviral ilaç. Çünkü bir yükleme dozu söz konusu, tablet olarak fazla alınıyor. 16 tableti bir gün içerisinde alma gibi alışkın olunmadığı bir sayı. İnsanların çoğu ilk önce bundan korkuyor ama korkmamak lazım. İlacın miktarının fazla alınması güvenliğinin yüksek olduğu sonucunu çıkarabilirsiniz. İkinci önemli nokta, bu ilacın yarılanma ömrü kısa olduğu için yüksek miktarda alınması gerekiyor. İlaç teknolojisi olarak baktığınızda bu kadar yüklü şeyi tek bir tablete koymak mümkün ama bu da parasal anlamda bir yatırım. İlaçlarla ilgili halihazırda kavram kargaşası uzun dönem devam edecektir. Her zaman için ilaç geliştirmek aşı geliştirmekten zordur. Aşının ilaca nadiren bir tık ön planda konstrante olmamız gereken konu olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
 
“BİLGİNİN DOĞRU AKTARILMASI DA ÖNEMLİ”
Türkiye’de koronavirüs süreci ile birlikte çok ciddi bir sağlık okuryazarlığı eksikliği olduğunu söyleyen Dr. Alper Şener, “Çoğu kişi sağlıkla ilgili pek çoğu merak ediyor ama doğru bilgi bulma yolunu bilmiyor ya da öyle bir kaynak yok, veri yok. Basın, medya yoluyla bu artık yaygın hale gelmesi gerekiyor. Bilginin doğru aktarılması da önemli. Kişiye doğru geçmesi lazım, yoksa anlamı yok” diyerek projesi hakkında şu bilgileri verdi: “Bu bir Avrupa birliği projesi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve Yunanistan, İsviçre gibi farklı 6 ülkeden katılımcı var. Gurur verici olan kısmı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi yürütücü üniversitesi. Amaç şu; dünyanın genelinde yaşlanma ciddi bir problem doğal bir süreç ve bu süreç içerisinde insanlar hekimlere ve hastaneye ulaşım anlamında problem yaşanıyor. Bu anlamda kolaylaştırıcı bir veri tabanı oluşturalım dedik. Bu veri tabanı farklı dillerde oluşturuldu ve proje oluşturuldu. Bunun içinde sağlık okuryazarlığı ile ilgili sosyal medyada ve telefon uygulaması yapıldı. Yaş grubuna bağlı olarak bilgiye doğru ulaşma ve bilgi kaynaklarını derlemesi var. Mart ayından sonra biz bu uygulamanın içine Covid’i de koyduk. Şunu amaçlıyoruz, bilgi çok önemli ama bunu kullanabilmek de çok önemli. Öğrenmek ve kullanmanın dışında doğru bilgiye ulaşmak önemli” diye anlattı. 
 
“MEVCUT AŞIYA ARTIK SORU İŞARETİ İLE BAKMAMAK LAZIM”
Son olarak yasakların salgının seyrine etkini değerlendiren Şener, şunları söyledi: “Yasaklar çok ciddi işe yaradı. Kasım ayının ikinci haftası itibari ile vaka sayılarına baktığımızda ciddi anlamda yarı yarıdan fazla hasta sayısında azalma var. Çanakkale halkının bilinçli olması artı bir değer kattı. İnsanların bir yıllık birikim neticesinde bilinçlenmeleri oldu ve bütün faktörler bir araya geldi. Çanakkale’de ciddi anlamda hasta sayısında azalma var ama bunu pekiştirecek olan şey aşı. Toplumda ne kadar yaygınlaştırırsak, ne kadar önemli olduğunu aktararak bunu sosyal sorumluluk olarak düşünmek lazım. Mevcut aşıya artık soru işareti ile bakmamak lazım. Bilimsel arenada tartışılsın ama sağlık profesyonellerin gündeminde olması gereken şeyler. Bizim burada artık vermemiz gereken mesaj şu; bir aşı geldi bu aşının koruyuculuğu gerekli onayları almış. Bize artık düşen şey riskli grupları öncelik sıralamasına göre bir an önce aşılama takvimine dahil etmek. Bunu planlamak gerekiyor.”
 
Sevi Gözay UĞURLU