Çanakkale İl Müftülüğü pandemi sürecinde Aile Eğitimleri kapsamında hazırladığı, ‘Pandemi Sürecinde Çocukların Ruh Sağlığı’ konulu söyleşinin konuğu Uzman Psikolog Serdar Topal oldu. Topal, ebeveynlere çocukların bu dönemde uygun bir dille sürecin paylaşılması gerektiğini söyleyerek birçok tavsiyede bulundu.
 
Uzman Psikolog Serdar Topal, pandemi sürecinde çocukların ruh sağlığına etkisi üzerinde açıklamalarda bulundu. Pandemi sürecinin herkes için yeni bir dönem olduğunu söyleyen Topal, “Bugüne kadar sahip olduğumuz becerilerin hiçbiri bu dönemde işe yaramadı. Yeni beceriler edinmek zorunda kaldık. İlk zamanlarda ciddi zorluk yaşadık. Öğrendikçe rahatladık. İnsan belirsizliği ortadan kaldırdıkça rahatlıyor. Bunun için de doğru kaynaklardan bilgi sahibi olmak çok önemli. Yanlış kaynaklardan edinilen bilgi ruh sağlığınızı daha da çok bozuyor. Bu da başka ciddi sorunlara sebep oluyor. Çocuklarla bu süreci sağlıklı geçirmesi için ebeveynlerin öncelikle kendilerinin sağlıklı tutmayı başarmaları gerekiyor” dedi.
 
“ÇOCUKLARA ÖRNEK OLMAMIZ GEREKİYOR”
Öncelikle doğru kaynaklardan bilgiler edinmenin ebeveynler için önemli olduğunu söyleyen Topal, “İkincisi çocukların yanında endişelerini, kaygılarını, korkularını, bu süreçle ilgili doğru olmayan bilgileri konuşmalarını engellemelerini öneriyoruz. Çünkü çocuklar yetişkinlerin yüz ifadelerinden bu kaygıyı çok rahat alırlar ve bu kaygı sonrasında başka sıkıntılara sebep olabilir. Çocuklar kendilerini ifade etmekte yetişkinler kadar becerikli değillerdir. Bu açıdan zorluk yaşayabilirler. İlk aşama yetişkinlerin kendilerini korumaları ve yetişkinlere düşen bir başka sorumluluk daha var bu süreçte. Biz çocukların psikolojik sağlıklarını korumak istiyorsak, çocuklara örnek olmamız gerekiyor. Maske takarak, mesafeyi koruyarak, el hijyenimize dikkat ederek. Çünkü çocuklar söylenenden daha çok özellikle referans kişi diye tanımladığımız ebeveynlerin davranışlarını taklit etmek, onları gözleyip onları uygulamakta daha başarılıdırlar. Ebeveynlerin bu süreçte çocuklarına rehberlik etmesi, örnek olması çok önemli” şeklinde konuştu.
 
“DUYGUYU İFADE ETMEYİ ENGELLEYEN BU İFADELERDEN UZAK DURULMASI GEREK”
“Şunu da unutmamız lazım; biz zorlanıyoruz, çocuklar da zorlanıyor. Öncelikle çocuklarla bu süreçte bol bol konuşmayı öneriyoruz” diyen Topal, “Çocukların kaygılarını ifade edebilecekleri ortamlar yaratarak kendilerini ifade etmelerini sağlamak. ‘Ne hissediyorsun, neler düşünüyorsun’ diye sorarak, çocuklar kaygılarını ifade edebilmeli ki yetişkinler nereye müdahale edebileceğinin farkında olması lazım. Mümkün olduğunca duygusal paylaşımlara yön vermek. Bunu yaparken yargılamadan, sorgulamadan. ‘Korkma, bir şey olmaz’ gibi cümleler doğru değildir çünkü biz de korkuyoruz. Duyguyu ifade etmeyi engelleyen bu ifadelerden uzak durulması gerek. Aksine korktuğunu ifade edebilen birine, ‘Korkmakta haklısın, korkmak çok insani bir şey, ben de korkuyorum ama tedbirimizi alırsak bu korkuların üstesinden gelmeyi başarabiliriz’ diyerek o duyguya yol göstererek destek olunabilir” dedi.
 
“HER AKŞAM ÇOCUKLARINIZLA BUNU KONUŞUN”
Yaş grubunun diline göre bu süreç hakkında onları bilgilendirmenin önemli olduğunu söyleyen Topal, “Ne yaşıyoruz ve ne yapmamız gerekiyor diye bilgilendirmek önemli çünkü ne yaşadığımı bilirsem ve ne yapacağımı bilirsem süreci kontrol etmem zor olmayacaktır. Bu süreçte birbirlerine destek olmak önemli. Şunu çok öneriyoruz; her akşam çocuklarınızla bunu konuşun. Mesela, bugün nasıl geçti, neler hissettin gibi. Anne-babaların çocukların duygularını ifade etmelerini kolaylaştırmak için ilk etapta kendilerinin böyle bir giriş yapması uygun olabilir. Ebeveynlerin ilk önce kendilerinin ne hissettiklerini anlatarak peki sen nasıl hissettin, diyerek onun da kendisini ifade etmesine teşvik eden bir yaklaşım rahatlatıcı olacaktır. Bilgi sahibi oldukça psikolojik olarak da rahatlıyoruz” şeklinde belirtti.
 
“EBEVEYNLERİN ÇOCUKLARINI ÇOK İYİ GÖZLEMLERİNİ TAVSİYE EDİYORUZ”
Topal, okul öncesi grubunda bu süreçle ilgili sıkıntıları ya da yaşamda yolunda gitmeyen sıkıntıları davranış problemleri şeklinde görüldüğünü söyleyerek, “Huysuzluk, hırçınlık, uyku problemleri, stresten kaynaklı tırnak yeme, altına kaçırma gibi. Ebeveynlerin çocuklarını çok iyi gözlemlerini tavsiye ediyoruz. Çocukların davranışlarında sıra dışı, günlük rutine uymayan değişiklikler görüyorlarsa, davranış problemleri görülüyorsa bir sorun olduğunun göstergesi olarak değerlendirilir. Bunun için öncelikle ebeveynin çocuğu çok iyi gözlemlemesi gerekiyor. Çocuklar genelde davranış problemleri ya da benzer şekillerde sıkıntılarını ifade ederler. Böyle bir durum söz konusuysa bu bir ipucu olarak değerlendirebilir. O noktadan sonra yapılması gereken şey onun sebeplerini araştırmak olmalı. Çocuklar, yetişkinler gibi kendilerini ifade edemezler. Dışarı çıkmak ve benzeri konudaki kaygılarını anlayış ile karşılamak lazım. Mutlaka duygularını ifade etmeye teşvik etmemiz lazım, duygusunu ifade eden çocuğu da mutlaka taktir etmemiz lazım. Sonra da oturup sebeplerini konuşmamız lazım. Korktuğunu ifade eden bir çocuk, duygularını çok güzel bir şekilde ifade etmiştir. Bizlere düşen de bu süreçte ona destek olmaktır” diye konuştu.
 
“ÇOCUKLARIN KENDİLERİNİ İFADE EDEBİLDİKLERİ BAŞKA YOLLAR DA VARDIR”
Bazı çocuklar mizaçları gereği kendilerini ifade etmekte zorlanabileceklerini söyleyen Uzman Psikolog Topal, “Ama o çocukların kendilerini ifade edebildikleri başka yollar da vardır. Bazıları çizdiği resimlere yansıtabilir, bazısı gece rüyasında kâbus görebilir, altını ıslatabilir bunlar da bizim için ipucudur. Pek çok davranış görebiliyoruz çocuklarda. Orada bir davranışı ifade edebiliyor ve bizim onu anlamamıza yönelik bir ipucu veriyor.  Burada önemli olan ebeveynler bu ipuçlarını doğru algılayabiliyor mu? Bunları gördüğümüzde bu süreçle ilgili olabileceğini düşünebilir” bilgisini verdi.
 
ÇOCUKLARA DOĞRU BİLGİYİ VERMEK ÖNEMLİ
Topal, her konuda geçerli olan ebeveyn çocuk iletişimde yalan söylememenin çok önemli olduğunu belirterek, “Çocuğun gelişim özelliklerine uygun dilde anlatmak gerekiyor. Pek çok kişi ya çocuğun anlayamayacağını düşündüğü için ya da onlar üzülmesinler diye çocuklara doğru olmayan bilgiler verirler. O zaman ‘böyle bir durumda yalan söylenebilir’ gibi aslında çocuğa yanlış bir şey öğretmiş olurlar. Çocuklara her şeyi anlatmak da gerekiyor mu, hayır gerekmiyor. Onların gelişim özelliklerine uygun ve uygun bir dille anlatmak. Ailenin çevresinden birinin hastalığa yakalanma durumunda uygun bir dille, bu durumun olduğu ve tedaviye başlandığını, tedavinin sonunda sağlığına kavuşacağını söyleyerek ilk etapta genel bir bilgilendirme yeterli olacaktır. Çok ayrıntıya girmeye gerek yok. Ama çocuğa doğru bilgiyi vermemek, o üzülmesin diye gizlemek genellikle bir çocuğun ebeveyne olan güveni ile sıkıntı ortaya çıkıyor ve çocuğa yanlış bir şey öğretmiş oluyoruz” ifadelerini kullandı.
 
“ERGENLERİ KOŞULSUZ DİNLEMEYİ BAŞARMAK GEREKİYOR”
Pandemi döneminde ergenlikten geçiren çocuklar için de değerlendirme de bulunan Psikolog Topal, “Ergenlik döneminin kendine has zor dönemi vardır. Pandemi dönemi bu gelişimi olumsuz etkiliyor. Şu an istediği özgürlük alanını yakalayamadıklarının farkındalar. Şu an bu bütün insanlara özgü bir durum, bu virüsün karşısında hepimiz eşit durumdayız. Bu yüzden ergenler de bu konuda bunun kendi kişiliklerine yönelik değil de genel bir durum olduklarının farkındalar. Bu ebeveynlerin işini kolaylaştıran bir şey. Ebeveynlerine yine şunu öneriyoruz, bol bol sohbet etmek ve ergenlerin duygularını ifade etmelerine olanak vermeleri gerekiyor. Ama en önemlisi ergenleri dinlerken söyledikleri ne kadar onlara mantıksız gelirse gelsin, ne kadar doğru görünmüyor gibi görünürse görünsün koşulsuz dinlemeyi başarmak gerekiyor. Ergenlerin anlattıkları şeylerin bizlere mantıklı gelmesi gerekmiyor. Ergenlik döneminin özelliği budur zaten. Ebeveyne düşen, o düşünceleri dinleyip yargılamadan, uygun bir dille o düşüncelere yön vermeye çalışmaktır” şeklinde konuştu. 
 
“HEP BİRLİKTE ETKİNLİK ÜRETİLMELİ AMA BU ETKİNLİKLER DAYATMALI OLMAMALI”
Topal, ekran bağımlılığının da bu süreçte çocuklarda çok arttığını söyleyerek, “Evde ekrana bağımlı olmadan zaman geçirmenin yolları neler olabilir bunlar üzerine kafa yorulmalı. Sadece çocuklar için değil ergenler ve yetişkinler için de geçerli bu durum. Neredeyse ekran olmasa kaygımızın arttığı bir durum yaşıyoruz. Halbuki ekran olmadan da evde verimli zaman geçirilebilir. Bu konuda ebeveynler, çocuklar hep birlikte etkinlik üretilmeli ama bu etkinlikler dayatmalı olmamalı. Bazen bütün yetişkinler bir çocuk oyunu oynayabilir, bazen de yetişkinler kendi yaşlarına uygun bir oyuna çocuklarını dahil edebilirler. Böylelikle bir birliktelik yaratılabilir. Sohbetler edilebilir, anılar anlatılabilir. Ergenlerin kendisini ifade etmesi sağlanabilir. Bu süreçte yetişkinler kendi deneyimlerini paylaşabilirler. Ama ebeveynler ergeni susturup kendilerini anlattıkları ve nasihat verdikleri bir iletişim tarzını önermiyoruz. O zaman ergenler kendilerini kapatırlar ve orada bulunmak istemezler. Ergen de yetişkinlikler gibi önemsendiği, değer gördüğü ve ifade ettiği şeylerin önemsendiği ortamda bulunmak ister. Mutlaka bu hissi yaşatmak gerekiyor. Her ailenin kendisini ifade edebileceği şekil farklıdır. Her ailenin kendi hayal gücüne de bırakmak gerekir” dedi.
 
“PANDEMİ SONRASINDAKİ DÖNEM FARKLI BİR DÖNEM OLACAK”
“Pandemi sonrasındaki dönem de pandemi dönemi gibi farklı bir dönem olacaktır. Biz var olan bir ortamdan bilmediğimiz bir döneme girdik ama uyum sağladık. Bu dönemin içerisindeyiz ve yaşamamızı sürdürüyoruz” diyerek pandemi sonrası neler olabileceğini söyleyen Topal, “Bundan sonraki dönem bu dönemden önceki gibi de olmayacak. Fark ettiyseniz en sevdiklerimizle bile tokalaşmak, sarılmak gibi bir şansımız kalmadı. Herkes karşısındaki kişi ve kendisini korumak için mesafe koymak zorunda hissediyor. Pandemi bittiğinde bir anda bunları yapabilecek miyiz ya da pandemi bittikten sonra alışkanlıklarımızın ne kadarı değişecek bunları biz de merak ediyoruz. İnsan davranışı koşullardan etkileniyor ama gelecek nasıl etkilenecek bunu hep birlikte göreceğiz” şeklinde konuştu.  
 
“GÜVENLİ HİSSETMEDİKLERİ ADIMLARA ZORLAMAMAK ÇOK ÖNEMLİ”
Topal bu konu ile ilgili şöyle devam etti: “Pandemi sonrası dönemi de bir uyum sağlama dönemi olacak. Dışarı çıkmaya, maske takmamaya uyum sağlayacağız. Şimdi bir anda ‘maske takmayabilirsiniz’ diyecekler ama biz bir anda onu kolayca çıkarabilecek miyiz? Çıkarttığımızda insanlar yakınımıza girdiğinde ne hissedeceğiz? Bir an önce normale dönmeye çalışıyor muyuz, psikolojik olarak hazır mıyız? Bence bu dönemde de bir uyum sürecimiz olacak. Kişilik özelliklerimize, uyum sürecimize bağlı olarak bireysel farklılıklar gösterebilir. Zaten kademeli olarak geçeceğiz, kendimizi rahat hissettikçe o adımları anlatacağız. Bu dönemde kendimize anlattığımız gibi çocuklarımıza da anlatmamız lazım. Yavaş yavaş tedbirler azaltıldıkça, süreçle ilgili bilgilendirmek gerekir. Ama kendilerini güvenli hissetmedikleri adımlara zorlamamak çok önemli. Çünkü onlar da kaygılanıyorlar ve kendi kaygı düzeyimiz gibi düşünmemek lazım. Bir de ona sormamız lazım, o buna hazır mı? Normalleşmenin ne anlama geldiğini ne zaman ne kadar normalleşeceğimizi, o adımları görerek bilgilendirmek doğru olur. Gerçekçi olmayan beklentilere girmemek lazım. ‘Bu iş kesin Mart’ta biter, biz Nisan’da normal tempomuza döneriz beklentisi de çok gerçekçi değil. Bilmiyoruz. Birinci dalgayı yaşadık şimdi ikinci dalgayı yaşıyoruz. Umarım daha da yaşamayız. Ama beklentilerimizi de gerçekçi oluşturmak her zaman sağlıklı olacaktır. Karşımızdaki insanların da tempolarını göz ardı etmeden ve çocuklarımızı da bilgilendirerek devam edebilmeli.”
 
“PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİMİZİ GELİŞTİRİYORUZ”
Topal, bu zorlu süreçte bazı becerileri edindiğimizi de söyleyerek, “Zorlukların böyle özellikleri vardır. Zorlandığında bunun olumlu yönlerini de görmek gerekiyor. Onun üstesinden geldiğimizde, zorluğun üstesinden gelmeyi öğreniyoruz, problem çözme becerilerimizi geliştiriyoruz, aynı zamanda o zorluğun üstesinden gelmenin biz de yarattığı hoş bir duygu var, özgüvenimizi geliştiriyoruz. Bunlar çok önemli beceriler. Bunların farkında olmayı başarmak gerekiyor. Bu süreç bizim çocuklarımıza, çocuklarımızın bize ifade etmeleri için fırsat sunuyor. Uygun bir dille kaygılarımızı, korkularımızı, endişelerimizi onlarla paylaşacağımız, onların da paylaşacağı bir süreç. Bunu fırsata çevirmeyi başarmak gerekiyor. Eğer anne-baba endişeliyse çocuğun çok zorlanacağı şekilde değil, çok ayrıntıya girmeden bazı endişeleri olduğunu ve aşmak için çaba gösterdiği anlatılabilir. Tepkilerimizi gizlemek değil, tepkilerimizi onların seviyelerine uygun şekilde mutlaka ifade etmek gerekiyor. Bu çocuğun kabul edildiği, önemsendiği anlamına geliyor. Kendisini daha değerli hissetmesine vesile olacaktır” tavsiyesinde bulundu.  Gizem Tuğçe BAYHAN