Çanakkale İl Müftülüğü, sosyal medyada yaptığı canlı yayın programında son olarak ‘Boşanma sürecinde manevi destek’ konusunu İl Vaizi İsa Şevik’i konuk alarak değerlendirdi. Vaiz Şevik, bu süreçte bulunan kişilerin olumlu dini başa çıkmayı seçmesinin önemli olduğunu belirterek, bu desteği almak için vatandaşları Aile Dini Rehberlik Danışmanlık Bürosu’nu davet etti.
 
Sunuculuğunu İmam Hatip Yusuf Pali’nin yaptığı canlı yayın programında konuk olan İl Vaizi İsa Şevik, ‘Boşanma sürecinde manevi destek’ ile ilgili vatandaşlara tavsiyelerde bulundu. Boşanma sürecinde eşlerin nasıl etkilendiği konusunda değerlendirmede bulunan İl Vaizi Şevik, “Boşanma, bir yaşam değişikliği ve hayatta önemli değişikliklerin meydana geldiği bir süreç. Eşlerin birbirinden ayrılması, eş kaybı, eşler için yıkıcı bir durum ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda eşlerin genel sağlık durumlarından tutun da duygusal ve psikolojik durumlarına kadar birçok şeyi etkileyen ve eşler üzerinde olumsuz etkiler bırakan bir süreç. Bu sonuçları ele alırken belki gruplandırsak daha iyi olur. Bunun yasal sonuçları var, sosyal etkileri var, ekonomik etkileri var ve patolojik, psikolojik, duygusal etkileri var” diye sıraladı.
 
“SOSYAL YÖNDEN DE ÇOK YIPRATICI BİR SÜREÇ”
Şevik, öncelikle yasal etkilerinden bahsederek, “Boşanma süreci birçok mahkeme sonuçlarının yaşandığı bir süreç. Oldukça yıpratıcı bir süreç. Mahkemeler, çocukların velayeti, nafaka gibi bu durumlar ile ilgili yasal bir süreç ortaya çıkıyor. Bu da eşler üzerinde yıpratıcı bir etkiye sahip. Boşanma süreci ekonomik sorunlar da ortaya çıkarıyor. Eşlerin birbirinden ayrılması, bir eşin evden ayrılması anlamına geliyor. Bu eşin yeni bir eve taşınma, belki de yeni bir iş arayışı, bir de nafaka ödeme kararı verildiyse ayrıca bir ekonomik zorlanma içerisine giriliyor. Diğer taraftan bir de bunun sosyal boyutu var. Bu sosyal boyutu ifade ederken şunları söylemek lazım; bir defa yeni bir durumla karşı karşıya eşler ve bunun sosyal ilişkilere yansıması mümkün değil. Yeni bir sosyal hayat kuracak kendisine, bu hayata uyum sağlayacak. Akrabalarına, arkadaşlarına bunu duyuracak. Bu da yıpratıcı bir durum, etraftan aldığı sosyal çevresinden aldığı tepkiler belki baskılar ortaya çıkacak. Yeni bir arkadaş çevresine girecek, hatta yeni yetişkin ilişki arayışı içerisine girecek. Sosyal yönden de çok yıpratıcı bir süreç” dedi.
 
“BOŞANAN ÇİFTLERDE AŞIRI BİR BASKI OLUŞTURUYOR”
“Bunun patalojik ve psikolojik etkileri de var eşler üzerinden. Mesela, boşanma hakikaten öyle zor bir süreç ki boşanan çiftlerde aşırı bir baskı oluşturuyor” diyen Şevik, “O boşanma süreci eşlerde bir takım bedensel sağlık problemlerine ve psikolojik problemlere neden oluyor. İştahsızlık, kilo kaybı, yalnızlık duygusu, üzüntü, birtakım depresyonlar, belki herkes de olmaz ama bazı kişilerde ortaya çıkan alkol alma alışkanlığı, sigaranın artması gibi genel sağlık üzerinde bozucu etkilere sahip neticeler ortaya çıkabiliyor. Eşinden ayrılan bir insanın ayrıldığı eşine karşı bir kızgınlığı ortaya çıkabilir ya da ona karşı hissettiği sevgisi depreşebilir. Ona karşı bir intikam duygusu, nefret duygusu ortaya çıkabilir, kıskançlık söz konusu olabilir. Yine evlenmenin sona ermesinden dolayı kendisini suçlayabilir. Korku, kaygı, stres yaşayabilir. Bütün bunlar duygusal açıdan ortaya çıkan neticelerdir. Boşanma eşler üzerinde her ikisi üzerinde de olumsuz etkilere sahiptir” ifadelerine kullandı.
 
“DİNİMİZİN VE BU SÜREÇTE BİZLERE SUNDUĞU ALTERNATİF ÇÖZÜMLER VARDIR”
Boşanmada dini duyguların etkilerinin neler olduğunu anlatan Vaiz Şevik, “Evlenirken, evliliği devam ettirirken olduğu gibi aynı zamanda boşanma kararı alırken de eşler dini hassasiyetleri göze alıyor. Dinin bu anlamdaki emir ve yasaklarını, duruşunu dikkate alıyor. Dini duygu ve düşüncelerden etkileniyor. Kimisi dini duygu ve düşünceleri, inancı, maneviyatı bu boşanmanın ortaya çıkaracağı zorluklarla mücadelede kendisi için yardımcı olarak seçebiliyor, bir teselli aracı olarak alabiliyor, ortaya çıkan sorunlarla mücadele etmek konusunda kendisine destek olabilecek birtakım manevi duygulara yönelebiliyor. Ama öbür taraftan da birtakım olumsuz dini değerlendirmede bulunursa, bu şekilde de kendisine daha farklı bir problem skalası ortaya çıkarabiliyor. Dinimizin her alanında olduğu gibi gerek evliliği sürdürmede gerek boşanma kararı alırken ve bu süreçte bizlere sunduğu alternatif çözümler vardır” şeklinde konuştu.
 
“BİRİNCİSİ OLUMLU DİNİ BAŞA ÇIKMA, İKİNCİSİ OLUMSUZ DİNİ BAŞA ÇIKMA”
Şevik, dini başa çıkmanın tanımlamasında da bulunarak, “Eşler boşanma sürecinde, dini hassasiyetleri göze alıyorlar. Dinin emir ve yasaklarını çoğunlukla gözetiyoruz. Din bizim için hem duygusal olarak hem inanç bağlamında hem de davranış boyutunda hayatımıza yön veren en önemli kurum. Burada dini başa çıkma derken; dini prensipleri, dini yönlendirmeleri, birtakım manevi hisleri kendimize yardımcı alarak boşanmanın olumsuzluklarına karşı manevi destek alabiliriz. Dini başa çıkma dediğimiz şey, kişinin özellikle boşanma sürecinde kendine manevi destek bulmak için dine ve maneviyata yönelmesidir. Bunun da hem boşanma sürecini anlamlandırmak hem ortaya çıkan problemleri değerlendirmek konusunda dini değerlendirmelerin de yapıldığı anlamına gelir. Biz bunu iki başlıkta inceliyoruz; birincisi olumlu dini başa çıkma, ikincisi olumsuz dini başa çıkma. Bunun stresle, depresyonla ve anksiyete ile ilişkisi söz konusu” diye belirtti.
 
“BİRTAKIM PROBLEMLERİ KENDİLERİNDE BULURLARSA ALLAH’A YÖNELİRLER”
İlk önce olumlu dini başa çıkma boyutlarından bahseden Şevik, “Birincisi Allah’a yönelme boyutudur. Boşanan çiftlerin, kendilerini bu süreçte ne kadar sorumluluklarını yerine getirdikleri, evliliğin haklarından ne kadar yararlandıkları konusunda kendilerini değerlendirmeye tabi tutarlar. Birtakım problemleri kendilerinde bulurlarsa Allah’a yönelirler. Derler ki, ‘Yarebbi biz hata ettik, bizi affet’. Yaptıkları hatalardan dolayı tövbe ederler, hatta boşandıkları eşleri ile helalleşirler. İbadete, dua etmeye yönelirler. İkincisi, bizim dini yalvarma boyutu dediğimiz, Allah’tan yardım isteme, ona dua ederek onun yardımına sığınma, daha açık bir ifadeyle acizliğinin idrakine vararak Cenabı Allah’tan bu problemlerin üstesinden gelme konusunda yardım isterler. Bir üçüncüsü, hayra yorma boyutudur. Başına gelen felaketlerden, bunu hayra yormaktır. Bu Allah’tan bir imtihandır. ‘Allah benim sabrımı ölçüyor, sabreden selamete erer’ anlayışı ile hareket ederek sabretmesidir. Allah’ın merhametine sığınması ve aynı şekilde bunun birçok arkasında birçok hikmetin bulunabileceği ve olgunlaşmaya vesile olabileceğini düşünmektir. Biz her namazda okuduğumuz Fatiha Suresi’nde, ‘Yarebbi bize yardım et, biz ancak sana kulluk eder, senden yardım dileriz, bizi dosdoğru yola ilet. Öyle bir yol ki Allah’ım nimet verdiğin peygamberler, senin salih kullarının yoluna’. İşte ‘salih kullarının yoluna’ dediğimiz zaman, orada karşımıza şu çıkıyor; hem peygamberlerin hem salih kulların yolu sıkıntılı bir yoldur. Hep imtihanlarla doludur. Onların olgunlaşması yolunda Allah’ın imtihanları ile doludur. Evlilik de boşanmak da böyle bir süreçtir. Bizler, başımıza gelen olumsuzluklarda önce kendi üzerimize düşen bir yanlış varsa öncelikle sorgulamamız lazım, elimizden gelen bütün çabayı gösterdikten sonra yine başarılı olamadıysak Allah’ın bir imtihanıdır, o zaman sabretmeliyim diye düşünerek kendisine manevi destek sağlayabilir” şeklinde anlattı.
 
“İSTİYORUZ Kİ KARDEŞLERİMİZ, BİZİMLE YÜZ YÜZE GÖRÜŞMEYE GELSİNLER”
“Bir başka boyutu ise dini kurumlara başvurma boyutudur. Bizim Aile Dini Rehberlik Danışmanlık Büromuzun işlevi budur. Bir kişi boşanma aşamasında, kendisi ortaya çıkan problemlerle baş edemiyorsa, manevi olarak kendisini destekleyemiyorsa bizim büromuza başvuracak” diyen İl Vaizi Şevik, yaptıkları çalışma ile ilgili ise şunları söyledi: “Biz genellikle telefonla alıyoruz bu hizmete başvuran kişilerin talebini ama istiyoruz ki bu kişiler, boşanma aşamasında olan ya da boşandıktan sonra sıkıntı yaşayan kişilerle yüz yüze görüşelim. Bizim yanımıza gelsinler. Telefonla bunları anlatmak zordur. İstiyoruz ki kardeşlerimiz, bizimle yüz yüze görüşmeye gelsinler. Mümkünse sorun yaşadıkları eşleri ile beraber gelsinler. Bu süreçte insanlar, kardeşlerinden, arkadaşlarından, dini kurumlarından onları anlamalarını ve manevi destek sunmalarını beklerler. Bu da dini kurumlara ve dine yönelme boyutudur.”
 
“OLUMSUZ DİNİ BAŞA ÇIKMA BOYUTU YETERİNCE İLGİ GÖREMEDİĞİMİZİ DÜŞÜNME BOYUTUDUR”
Şevik, olumsuz dini başa çıkma boyutlarını da anlatarak, “Birincisi kişiler arası hoşnutsuzluk boyutu. Evlilik sürecinde yaşanan sorunları çözmede ya da boşanma sürecinde ortaya çıkan problemlerin hallinde arkadaşlarımızdan, dostlarımızdan, din kardeşlerimizden yeterince destek alamadığımızı, onlardan yeterince ilgi göremediğimizi düşünme boyutudur. Bu boyutta olumsuz sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Bir bakıyorsunuz ki, bazı kardeşlerimiz böyle bir düşünceye kapılarak Rabb’inden, dini kurumlardan soğuyabilmekte. İkincisi şerre yorma boyutudur. Başına gelen şeylerin, şer olduğunu düşünüp, bu artık Rabbim beni terk etti diyerek, Rabbin merhametinden ümit kesmesi. Allah bizi terk etmez. Bizim en sevgili dediğimiz, annemiz, babamız, evladımız bizi terk edebilir ama bizi terk etmeyen Cenabı Allah’tır. Bize her an nefes veriyor. Bize her an nimet veriyor. Bize her an manevi destek veriyor. Onun için bu tür yanlış bir düşünce içerisine girmemek lazım. Bir diğer olumsuz diyebileceğimiz dini başa çıkma süreci de, bu boyutların manevi hoşnutsuzluk boyutuna dönüşebilmesi. Geçenlerde öyle bir telefon aldık, ‘Ben artık tamamen umudumu kaybettim, kimseden destek göremiyorum, dinden de soğudum’ dedi. Dedim ki, ‘Kardeşim sabret. Cenabı Allah’ın senin başına verdiği sıkıntılar, peygamberlerin bile başına geldi. Cenabı Allah peygamberlerini sevmiyor muydu? Ama onlar da böyle sıkıntılar yaşadılar, acılar çektiler. Onlar için bir imtihandı, Cenabı Allah’ın onları sevdiğinin bir deliliydi. O zaman sen de sabret, bunları olgunlaşmak için bir fırsat olarak düşün ve Cenabı Allah’a yönel’” dedi.
 
“OLUMLU DİNİ BAŞA ÇIKMA BOYUTLARINI KULLANAN KİŞİLERDE DEPRESYON DAHA AZ GÖRÜLÜYOR”
Dini başa çıkma olarak söylenilenlerin depresyonla, anksiyete bozukluğu ile ilişkisi olduğunu belirten İsa Şevik, “Olumlu dini başa çıkma boyutlarını kullanan, bu boyutları kendisine manevi destek istemek için gelen din kardeşine yansıtan din görevlilerimizin bunda büyük bir payı var, bu tür manevi destek verdiği kişilerde depresyon daha az görülüyor. Stres daha az görülüyor. Ama olumsuz dini başa çıkma dediğimiz, şerre yorma, kişiler arası hoşnutsuzluk boyutunu kullanan kişilerde stresin daha yoğun yaşandığını, hatta intihar düşüncesinin ortaya çıktığını, psikiyatri ilaçlarının kullanımının yaygınlaştığını görüyoruz.
 
“ARTIK TOPLUMDA SAYGI VE İTİBAR, MADDİYATA DAYANDIRILMIŞ”
Son olarak boşanmayı tetikleyen nedenleri de sıralayan İl Vaizi İsa Şevik, şu ifadelerde bulundu: “Evlilik şuuruna sahip nesiller yetiştirmek boşanmanın önlenmesi noktasında en önemli tedbirdir. Bizler, öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bebeğin anne sıcaklığını görememesi, çocuğun eline eşyalar verip onunla teselli olması, eşyalara insanlardan daha çok güvenme temelinin aşılanması, biraz daha yetiştiği zaman yine annesinin babasının güzel işi olsun, güzel maaşı olsun diye ne kadar maddi bir çaba içerisine girdiğini görüyor, maddiyatın manevi değerlerden üstün tutulduğunu görüyor. Toplumda da bunu görüyoruz. Artık toplumda saygı ve itibar, maddiyata dayandırılmış. İnsanlar makamına, mevkiine göre itibar görüyor. İnsanların ahlakı veya dindarlığı ya da insani erdemleri maalesef itibar görmüyor. Bu izlediğimiz televizyon dizilerinden de sürekli empoze ediliyor. Manevi değerlerin öncelenmemesi maalesef ilerde yuva kurduğu zaman bencil, şükretmeyen, asla yetinmeyen, merhametsiz ve evliliğin sorumlulukları ile başa çıkma konusunda aceleci davranan nesillerin yetişmesine neden oluyor. Ailenin önemini kavrama konusunda da sıkıntılar var. Aile zinayı engelleyen, aile eşlerin duygusal olarak birbiri ile teselli bulduğu, cinsel manada haramlardan korundukları, yeni nesiller yetiştirdikleri, o yeni nesillere manevi değerleri aktardıkları eşi bulunmaz bir kurum. Bu kurumun yaşatılması konusunda çok büyük bir bilinç gerekiyor. Biz bunu gençlerimize öğretmeliyiz. Bizim milli ve manevi değerlerimiz aile vesilesiyle yeni nesillere aktarılır. Aile yıkılırsa, ne vatan elde kalabilir ne de dini değerler yaşanabilir.”
 
Gülçin AKIN