25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele Günü kapsamında farkındalık oluşturmak amacıyla Marmara Üniversitesi Avrupa Tıp Öğrencileri Topluluğu (Marmara EMSA) düzenlediği online söyleşiye Çanakkaleli Gazeteci Yazar Muhammed Yavaş, son yazdığı kitap ‘Adı Zeynep’ ile katıldı. Kadına yönelik şiddeti ele aldığı kitapta, farkındalık oluşturmak için Türkiye’de cinayete kurban giden kadınların hikayelerini, kurgusal gerçeklik ile kitabında işleyen Yavaş, söyleşide öğrencilerin sorularını yanıtladı.
 
Marmara Üniversitesi Avrupa Tıp Öğrencileri Topluluğu (Marmara EMSA) tarafından Zoom programı üzerinde düzenlenen söyleşiye katılan Gazeteci Yazar Muhammed Yavaş, farkındalık oluşturmak için yazdığı kitap ile ilgili öğrencilerin sorularını yanıtladı. Kadına yönelik şiddete dikkat çekerek, farkındalık oluşturmak amacıyla böyle bir kitap yazdığını anlatan Yavaş, kitabı yazma süreci ile ilgili bilgileri katılımcılarla paylaştı.
 
“ERK YAPIDAN KURTULAMADIĞIMIZ SÜRECE MAALESEF BU CİNAYETLER HEP OLACAK”
Yazar Yavaş, "Toplumun aynı işi yapan farklı cinsiyetteki iki isme de saygı duyması gerek. Nasıl ki bir erkek öldürüldüğünde kimsenin aklına kıyafeti, medeni hali gelmiyorsa bir kadın öldürüldüğünde de aklımıza ilk olarak kıyafeti, medeni hali gelmemeli. Zaten geliyorsa oturup düşünmeliyiz. Eğitim, ailede başlıyor ancak okullarda toplumsal cinsiyet eşitliği, insanlık gibi derslerin verilmesi gerek. Ataerkil toplumdan ve erk yapıdan kurtulamadığımız sürece maalesef bu cinayetler hep olacak. Mafyavari dizilerde kadınların aşağılandığı, gülen bir erkeğe 'karı gibi gülme', ağlayan bir erkeğe de 'karı gibi ağlama' denildiği, 'kızını dövmeyen dizini döver, tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak' gibi iğrenç ve hastalıklı zihniyet ürünü atasözleri, vecizelerin kullanıldığı bir ülkede neden kadın cinayeti bu kadar çok diye sormamak lazım" diye konuştu.
 
“BİZİM ÜLKEMİZDE BUNLARIN HANGİSİ YAPILDI?”
"Okullarda dersler verilmeli, kız ve erkek bir sırada beraber oturtulmalı, kadın üniversitesi asla kurulmamalı" diyen Yavaş, "Bir kere en önemli şart şu; devletin bakanı çıkıp erkeklere tavsiye verip, ayıp diye geçiştirmeyecek, masaya yumruğunu vuracak çözüm üretecek, bir kadın katiline mahkemede indirim veren hakime hayırdır diye soracak, gereğini yapacak, erkek çocukları bir kurumda tacize uğradığında bir bakan çıkıp savunmaya kalkmayacak. Kadını öldüren bir katil çıkıp ekranlardan sayın cumhurbaşkanına seslenmeyecek. Trafik kazasında ölen bir kız çocuğunun dosyasının üstü kapatılmayacak. 326 gündür kayıp olan bir kız ne yapıp edilecek bulunacak, bir kadın bir milletvekilinin evinde ölü bulunuyorsa en azından göstermelik de olsa o vekile hesap sorulacak. Bir askeri personel bir kızın intiharına yol açıyorsa gereği yapılacak, bizim ülkemizde bunların hangisi yapıldı” sorusunu yöneltti.
 
“UYGULANMADIĞI HALDE ARADAN GEÇEN 9 YILDA NASIL OLDU DA BOZULDU?”
Yavaş, devletin en asli görevlerinden birisinin ülkede huzur ve güven ortamı sağlamak olduğunu vurgulayarak, “Diyorlar ki İstanbul Sözleşmesi aile dokusunu bozuyormuş, bunu diyenler aynı sözleşmeye 9 yıl önce imza atanlar. Sözleşmenin ilk imzacısı olduk diye gururla imzalarken bozulmayan aile dokusu uygulanmadığı halde aradan geçen 9 yılda nasıl oldu da bozuldu? Devlet 6284'ü uygulasın, erkekler de karşısındakinin insan olduğunu unutmadan kadınlara yaklaşsın, o zaman güzel günler gelecek, gazeteciler hiç kadın öldürülmedi manşetleri atacak, insanlar öldürülen kadınların değil de başarılı kadınların hikâyelerini okuyacak" dedi.
 
“KIRSALA İNİP KADIN ERKEK AYIRMADAN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'Nİ ANLATMALI”
Sivil toplum örgütlerinin var olmasının bu noktada çok önemli olduğunu söyleyen Yavaş, “Kadın derneklerinin sayısı artmalı, dernekler devlete baskı yapmalı ve sadece meydanlara çıkıp haykırmak noktasında kalmamalı. Kırsala inip kadın erkek ayırmadan toplumsal cinsiyet eşitliği vurgusu yaparak, İstanbul Sözleşmesi'ni anlatmalı, hala berdelin başlık parasının olduğu yerlere gidip bunların kötü şeyler olduğunu belirtmeli. Kadın doktor erkek hastaya, erkek doktor kadın hastaya bakabilmeli burada size büyük iş düşüyor” demesinin ardından söyleşi sona erdi.
 
Sevi Gözay UĞURLU