Çanakkale Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi Başkanı Resul Demirbaş, ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin açıklamalarda bulundu.
 
Kamuda çalışan öğretmenler; mesleğin saygınlığını arttıracak, statüsünü sağlam ve yasal zemine kavuşturacak olan meslek kanununu çıkarılmasının bekliyor. Öğretmenler, 23 Ekim 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 2023 Eğitim Vizyonu Tanıtım Toplantısı'nda bahsedilen ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’na dair yasal bir adım bekliyor.
 
‘Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun çıkarılması için Türk Eğitim-Sen imza kampanyası başlattı. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın imza kampanyasını duyurmasının ardından kendisi de bir eğitimci olan Abbas Güçlü, sosyal medya hesabından Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a çağrıda bulundu. Güçlü, "Öğretmenler arasındaki ayrımı kaldıracak, saygınlığını artıracak ve sağlam bir zemine kavuşturacak Öğretmenlik Meslek Kanunu ne oldu? Öğretmenlik mesleğinin ve eğitimimizin geleceği açısından büyük öneme sahip bu yasa için verilen sözler ne zaman hayata geçirilecek? Ziya Hocam?" ifadelerini kullandı. ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yeniden gündeme gelmesinin ardından bir ses de Türk Eğitim-Sen Çanakkale Şubesi’nden yükseldi.
 
“ÖĞRETMENLİĞİN MESLEKİ STATÜSÜ SAĞLAM BİR ZEMİNE KAVUŞTURULMALI”
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun çıkarılması için eğitim camiası yetkili makamlara çağrıda bulundu.
Açıklamasına, Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın 2019-2020 Eğitim-Öğretim Yılı ile ilgili basın açıklamasında kullandığı sözlerle başlayan Demirbaş, “Öğretmenlik Meslek Kanunu”nun çıkması gerektiğine vurgu yaparak;  “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yeni eğitim-öğretim yılında hayata geçirilmesi en büyük beklentilerimizdendir. Öğretmenlerin 657 sayılı DMK’dan doğan iş güvencesi ile kazanılmış haklarını geriye götürmeyecek bir kanunun kamuoyuna açıklanması eğitimimizin geleceği açısından büyük öneme sahiptir. Öğretmenliğin mesleki statüsü sağlam bir zemine kavuşturulmalı, öğretmenlik herkesin “Ben de yapabilirim” diyebileceği bir meslek olmaktan çıkarılmalıdır….” demiş, 7-8 Mart 2020 tarihleri arasında Balıkesir’de yapmış olduğu basın açıklamasında;  Türk Eğitim-Sen olarak öğretmenlik mesleğini sağlam bir zemine kavuşturan, mesleğin onurunu koruyan bir Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun kanun çıkarılmasını desteklediklerini belirterek, “….Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda ekonomik koşulları içeren kısımları ayırıp, diğerlerini hayata geçirme yaklaşımını doğru bulmuyoruz. Yasa bu şekilde kadük olur. Devlet memuru olmamız nedeniyle sahip olduğumuz hakların baki kalması şartı ile yeni bir kanuna onay veriyoruz.” demiştir.
 
Türk Eğitim Derneğinin (TED) düşünce kuruluşu olan TEDMEM, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2023 Eğitim Vizyonu'nda yer alan "Öğretmenlik Meslek Kanunu"na ilişkin eğitim camiasının önerilerini içeren çalışmasından bahseden Demirbaş, ““Öğretmenler öğrencilerin hem akademik başarılarında hem de bireysel ve toplumsal gelişimlerinde kilit role sahiptir. Öğretmenlerin niteliğinde ortaya çıkacak olumlu yönde küçük bir değişim, öğrencilerin iyi oluşlarında ve akademik başarılarının artmasında çok ciddi karşılıklar bulmaktadır. Özellikle dezavantajlı gruplardan gelen öğrenciler için yüksek nitelikli öğretmenlere sahip olmak, dezavantajlı konumun eğitim-öğretim ortamlarına yansıyan olumsuz etkilerinin önemli bir bölümünü telafi etmek anlamına gelebilmektedir. Öğretmenlik mesleğinde sınıf içinde anlık gibi görünen pratiklerin pek çoğu, ülkelerin geleceğinde çeşitli biçimlerde karşılık bulmaktadır. Bu farkındalıktan hareketle pek çok ülke, gelişmenin ya da ilerlemenin anahtarının öğretmenlerin elinde olduğunu görerek, onları ülkelerinin geleceğindeki yerleri konusunda motive etmeye çalışmıştır. Bu bağlamda, öğretmenlik yalnızca profesyonel bir meslek olarak görülmemiş aynı zamanda toplumsal statü açısından diğer pek çok meslek grubundan ayrı bir yere konulmuştur.
               
Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin ILO / UNESCO Tavsiye Kararı hükümetler arası bir konferansta 5 Ekim 1966’da kabul edilmiştir. Burada öğretmenlerin hak ve sorumlulukları ile öğretmenlik mesleğine ilişkin uluslararası standartlar ele alınmıştır. Ortaya çıkan tavsiye kararında öğretmenlere yönelik pek çok öneri de bulunmaktadır. Raporda yer alan hemen hemen tüm tavsiye kararlarında altı çizilen temel konu, öğretmenliğin profesyonel bir meslek olduğu, bu nedenle diğer profesyonel meslek grupları gibi profesyonel standartlara ve uygulamalara sahip olması gerekliliğidir. Çünkü eğitim öğretim, titiz ve sürekli bir çalışma ile edinilen ve sürdürülen, uzman bilgisi ve uzmanlık gerektiren bir kamu hizmetidir. Rapor öğretmenlik mesleği için o kadar önemli standartlar ortaya koymuştur ki toplantının tarihi olan 5 Ekim, Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. Benzer bir çerçevede, UNESCO tarafından hazırlanan Herkes İçin Eğitim (EFA) raporlarında da eğitim-öğretim süreçlerinde öğretmenin rolü diğer tüm eğitim bileşenlerinden ayrı bir yere konulmuş, “herkes için eğitim”in ön şartının “herkes için öğretmen” olduğu dile getirilmiştir. Diğer profesyonel meslek gruplarında olduğu gibi, öğretmenliğin profesyonel bir meslek olarak değerlendirilmesi ve mesleki standartlara kavuşması için gerekli olan ise şüphesiz ki bir meslek kanunudur. Diğer meslekler ilgili olarak yapılmış yasal düzenlemelerden bazıları şunlardır: 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu, 3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, 926 Sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu, 3224 Sayılı Türk Diş hekimleri Birliği Kanunu vb. Bu kanunlarda adı geçen meslekleri icra edenlerin tamamını öğretmenler yetiştirir. Fakat öğretmenlerin bir meslek kanunu yoktur. Bugün Türkiye’de eğitim öğretim hizmetleri sınıfında fiili olarak görev yapan personel sayısı 1 milyona ulaşmış olmasına rağmen, öğretmenlerin ihtiyaçlarına cevap verecek bir meslek kanununun olmaması önemli bir eksikliktir.
 
Öğretmenlik bir meslek olmanın ötesinde insan olarak öğrenme, gelişme ve büyüme serüveninde, bilimsel bilgi ve ilkeler temelinde bireye bilgi, beceri, değer ve davranış kazandırma; rehberlik etme, yol gösterme, ilham kaynağı olma sanatıdır. Bu sanatı icra edecek öğretmenlerin öğretmen yetiştiren programlara sadece çoktan seçmeli bir sınavla alınması, öğretmenlerin çalışma sisteminin ek ders ücreti rejimi gibi öğretmenlerin onurunu zedeleyen bir yöntemle düzenlenmesi, öğretmenliğin devlet memurları kanunu içinde bir memuriyet olarak ele alınması hem öğretmenlik mesleğinin gerekleri ve itibarı hem de çocuklarımızın geleceği açısından sürdürülebilir bir yaklaşım değildir.   Dünya’da birçok ülkede öğretmenlik mesleğiyle ilgili kanunlar bulunmaktadır. Bu ülkeler arasında İngiltere, Almanya, Kanada, Çin ve Avustralya gibi ülkeler vardır. Bu ülkelerdeki kanunlar incelendiğinde; öğretmenlerin görev ve sorumlulukları, öğretmen yetiştiren kurumlara öğrenci seçimi, öğretmen yetiştirme süreci, öğretmenlerin istihdam statüsü, öğretmen atama süreci ve koşulları, yönetici atama ve seçim kriterleri, denetçi atama ve seçim kriterleri, öğretmen adaylık süreci (aday öğretmenlik - adaylık kaldırma süreci ve kriterleri), öğretmenlikte ilerleme ve kariyer basamakları, mesleki gelişim özlük hakları (kıdem aylığı, ücret ve tazminatlar, finansal ve sosyal yardımlar, teşvikler, izin işlemleri, çalışma ve ders saatleri, emeklilik) yer değiştirme ve nakil işlemleri, mesleki ve etik standartlar, ödül ve disiplin işlemleri konularını düzenlemektedir.” ifadelerine yer vermiştir “ dedi.
 
“ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU’NUN ÇIKARILMASI İÇİN TBMM NEZDİNDE SOMUT BİR GİRİŞİM SÖZ KONUSU OLMAMIŞTIR”
Son yıllarda öğretmenlik meslek kanununa duyulan ihtiyaç siyasi partilerin de gündemine girdiğini söyleyen Demirbaş, “2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine ilişkin seçim bildirgeleri incelendiğinde Mecliste grubu bulunan tüm partilerin; öğretmenlerin yetiştirilmesi, geliştirilmesi, istihdamı, atama ve yer değiştirmeleri, çalışma şartları, mali ve sosyal hakları, özlük işleri konusunda iyileştirmeler yapılması için “Öğretmenlik Meslek Kanunu” çıkarılması gerektiğine vurgu yaptıkları görülmektedir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 23 Ekim 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen 2023 Eğitim Vizyonu Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı açıklamada “...Bu kapsamda önümüzdeki dönemde bir Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlanıp çıkarılacak.” şeklinde konuşarak Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılacağının müjdesini vermiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nca kamuoyuna açıklanan 2023 Eğitim Vizyonu” belgesinde de “Öğretmen ve okul yöneticilerimizin atanmaları, çalışma şartları, görevde yükselmeleri, özlük hakları ve benzeri diğer hususları dikkate alan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ çıkarılmasına ilişkin hazırlık çalışmaları yürütülecektir.” ifadelerine yer verilmiştir. Öte yandan Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk ise 15 Aralık 2019 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmasına yönelik dosyanın Cumhurbaşkanlığı’na sunulduğunu açıklamıştır. Ancak; tüm bunlara rağmen aradan geçen süre içerisinde Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması için TBMM nezdinde somut bir girişim söz konusu olmamıştır. Türk Eğitim-Sen olarak, 657 Sayılı DMK’dan kaynaklanan hak ve kazanımlarımız baki kalmak şartıyla, öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artıracak ve mesleğin statüsünü sağlam ve yasal zemine kavuşturacak bir meslek kanununu çıkarılmasını öteden beri savunmaktayız. Öğretmenlerin yetiştirilmeleri, mesleğe seçme ve atama kriterleri, aday öğretmenlerin yetiştirilmesi, meslek etiği, görev, yetki ve sorumlulukları, ekonomik ve özlük hakları, ek gösterge, çalışma koşulları, kariyer basamakları, görevde yükselmeleri, zorunlu hizmet görevleri ve teşvik ödenekleri, atama ve yer değiştirmeleri, hizmet içi eğitim ve mesleki gelişimleri, okulların yönetim ve denetimi, mesleki özerklik ve iş güvencesi gibi öğretmenlerimizin beklenti ve taleplerinin karşılandığı bir yasal düzenlemenin hayata geçirilmesi artık kaçınılmazdır. Ayrıca; öğretmenlere yönelik şiddet hadiselerinin neredeyse sıradan adli vakalar haline geldiği günümüzde, eğitim çalışanlarına karşı şiddeti önleyecek düzenlemeler de çıkarılacak yasal düzenleme kapsamında yerini bulmalıdır. Bu minvalde, öğretmenlere yüklenen görevler ve sorumluluklar ile öğretmenlerin hakları arasında hassas bir denge kuran “Öğretmenlik Meslek Kanunu”nun bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilerek yasalaştırılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
 
ATATÜRK’ÜN SÖZLERİNDEN ALINTILARA YER VERİLDİ
Sözlerine, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle devam eden Demirbaş,”
Unutmayınız ki, cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.
Ulusları kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
Cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister.
En önemli ve feyizli görevlerimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretler olur.
Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.
Memleket evlâdı, her öğrenim aşamasında ekonomik hayatta verimli, etkili ve başarılı olacak surette donatılmalıdır.
Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır.
Benim asıl anlatılacak yanım öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben, öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anlatın. Yoksa kazandığım zaferler, yaptığım öteki işlerle beni anlatmanız pek önemli değildir.
Bir topluluk ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki, toplumu gerçek bir ulus haline getirirler.
Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzdan geleceğini yoğuran irfan (bilim, kültür) ordusudur.
 
Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun elde ettiği kazançlar sönük kalır. Milletimizi gerçek kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce, büyük, kusursuz, nurlu bir irfan ordusuna sahip olmak zorunluğunda bulunduğumuzu inkâr edemeyiz. (1923, Kütahya) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 167-168)
 
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet henüz millet adını almak kabiliyetini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, millet denemez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. (1925, İzmir) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 243” diyerek sözlerini sonlandırdı.
 
Sevi Gözay UĞURLU