Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 82.yıldönümü olması sebebiyle Çanakkale Valiliği’nin önceliğinde Cumhuriyet Meydanı’nda anma töreni düzenlendi. Saatler 09.05’i vurduğunda ise, tüm şehir durdu ve yerini siren seslerine bıraktı. Sokaklardaki vatandaşlar, bulundukları yerlerde yaptıklarını bir kenara bırakarak saygı duruşunda bulundukları an, tüm şehir sessizleşti. 
 
10 Kasım tarihinde 82 yıl önce hayatını kaybeden Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Meydanı’nda birçok kişinin katılımı ile düzenlenen törenle anıldı. Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mehmet Cem Okyay’ın katıldığı törende, aynı zamanda çeşitli dernek, sivil toplum grupları ve kişiler de katıldı. Sosyal mesafeye ve maske kullanımına dikkat edilen törende öncelikle çelenk sunumları gerçekleştirildi. Ardından saatler 09.05’i gösterdiğinde tüm hayat durdu. Sirenler eşliğinde gerçekleşen saygı duruşunda, Atatürk büstü önünde yakılan meşaleler eşliğinde vatandaşlar duygu dolu anlar yaşadı.
 
“BARIŞ KUBBESİNİN DOĞU SÜTUNU YIKILDI”
İstiklal Marşı ile devam eden tören sonrasında İbrahim Bodur Anadolu Lisesi 10.sınıf öğrencisi Dila Mahide Karagöz, Cahit Külebi’nin ‘Atatürk’e Ağıt’ isimli şiiri okudu. Ardından aynı liseden Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Müjdat Erdoğan duygu yüklü bir konuşma yaptı.
 
Erdoğan’ın konuşmasında şu ifadelere yer verildi:
“Mavi gözlerini Selanik’te hayata açtığında, sarı saçlarını nazire yapan yepyeni bir güneş açmıştı Türk halkının giderek kararan ufkunu. Bunu milletine adadığı 57 yıllık yaşamının hemen her evresinde ispatlamıştır, bizlere ve tüm dünyaya. Dünya tarihine adını altın harflerle yazmış, mazinin dev imparatorluğu Osmanlı’nın süreğinde güçlü Türkiye’nin temellerini atmış, yok olmak üzere bir milleti adeta tekrar şaha kaldırmıştı. İnsanlığa denenmiş bir felsefe örneği olarak sunulabilecek, belki de asırlar alabilecek işleri bir insan ömrüne sığdırabilecek kadar azmin timsali asi bir genç, hasmını bile kendine hayran bırakan muzaffer bir kumandan, ilkeleriyle ve inkılaplarıyla dahi bir devlet adamı ve nihayetinde bizler gibi gülen, bizler gibi ağlayan, bizler gibi sevinen, bizden biri bir faniydi. Elbette her ölümlü gibi, onun da naçiz vücudu bir gün toprak olacaktı ki Yaradan’ın karşı konulamaz gerçeği bu kez 1938’in 10 Kasım’ın da o an için vuku bulmuş bu onulmaz gerçek milyonların gözyaşına yansımıştı. Ardından bizden olana, bizim söyleyeceklerimizin çok da bir hükmü yoktu. Bir dağın azametini anlayabilmek için, ona uzaktan bakmak gerekir. Anadolu dağlarının en uzak ve en ıssız yerlerdeki köylere bile başka bir ruh aşılamıştır diyordu bir yabancı dergi. Bütün milletler için bir sembol olarak kalacak, kudretli bir kişilik diyordu bir başka yabancı ajans. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı diyordu yine dünyanın öbür ucundaki bir gazete manşeti. Belki de barışa en çok muhtaç olduğumuz şu zamanlarda… Gerek milleti gerekse insanlık alemi için beslediği muhabbetle bir vatan severin neler yapabileceğine dair sadece bizlere değil tüm cihana unutulmaz bir sahne bırakarak, mevcut rütbelerin hepsini kaldırdığı bir memlekette bütün rütbeleri kazanarak, kişisel kazanç ve şöhret peşinde koşan dünyadaki sayısız örneğin tam aksine gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya çalışan bir kahraman olarak malum sona erişmişti. Yanımızda olmasa dahi her zaman önümüzde olacak kahraman önderimize şükranlarımıza bir kez daha sunarken, gözyaşlarımızla değil dik başlarımızla, üzüntülü yüreklerimizle değil bükülmez bileklerimizle ve büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin an be an büyüyen ve gelişen çehresiyle emanetinin emin ellerde olduğunu göstermek istiyoruz. Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yüce ruhlarının önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.”
 
Tören sonrasında, vatandaşlar ellerindeki çiçekleri Atatürk büstüne bırakarak, saygılarını sundular.
 
Gizem Tuğçe BAYHAN