‘Covid 19 Günlükleri’ adı altında sosyal medya hesabından takipçilerini sık sık koronavirüsü (Covid-19) ile ilgili aydınlatan Prof. Dr. Alper Şener, yaptığı paylaşımda dikkat çekti. Türkiye’de genelinde ve Çanakkale’de vaka sayılarının arttığı dönemde tedbirlere en üst seviyede uyulması beklenirken, Şener’in paylaşımı başka bir sorunu adeta gözler önüne serdi. Prof. Dr. Alper Şener, “HES kodlarının aktif kullanımı ve denetimi şart, bence kolluk güçleri kimlik sorar gibi bunu sormalı. Karantinada olması gereken herkes dışarıda!” ifadelerini kullandı.
 
“EN GÜVENİLİR SEYAHAT?”
Prof. Dr. Alper Şener, bir başka paylaşımında ise en güvenilir seyahatin uçakla olduğuna değinerek, “Yolculuk açısından en güvenilir uçak. Uçaklarda HEPA filtre, temiz (dış ortam havası) ve üstte üfleme, zeminden exhaust var (kısmi laminer akım). Uçak ile seyahat; tren ile seyahatten daha güvenli. Sınıf, ofis gibi kapalı alandan da güvenli bulunmuş” dedi.
 
SAĞLIK SİSTEMİNİN DE BİR KAPASİTESİ VAR!
Şener gün içerisindeki ‘Şimdi hayal edin! Salgın nasıl bir şey’ başlıklı bir başka paylaşımda da şu cümleleri kurdu; “Ateş, öksürük, nefes darlığınız var, iş arkadaşınız da Covid pozitif çıkmış. Durumunuz iyi kendi imkanlarınız ile acile gittiniz! Acil de muayene sırası 3 saat sonra size geldi, BT çekildi. Akciğerde lekeler var. Bu arada daha da artan bir baskı hissi başladı ve kanda oksijen miktarınız düşük olduğu için yatarak tedavi almanız gerektiğine karar verildi! PCR örneği alındı ama, sonuç belki bir ihtimal 5 gün sonra çıkacak dediler! Neden dediniz? KİT sıkıntısı başlamış! Doktor geldi yanınıza sizi şimdi yatıramayacağız çünkü yer yok dedi! Yine kendi imkanlarınız ile eve döndünüz. Ama birden fark ettiniz size ilaç vesaire de verilmemiş! Hemen bir yakınınızı yolladınız; yanıt olumsuz- çünkü ilaçta kalmamış! Ve Ateş düşürücü alsın, solunum sıkıntısı artar ise 112’yi arasın dediler! Nefes darlığınız arttı ve 112’yi aradınız, karşıdaki ses diyorki; ‘bekleyenler arasında 92. Sıradasınız ortalama bekleme süreniz 45 dk’. (Hep filmlerde olur ya; ben yine de yazayım... Olayların yaşanmış gerçek kişi veya kurumlar ile alakası yoktur). Ancak, salgınlar afettir ve bu durumlara Çok uzağız sanmayın. Sağlık sisteminin de bir kapasitesi var! Maskenizi takın, mesafenizi koruyun, ellerinizi temiz tutun ve mutlaka karantina/ izolasyon önlemlerine uyun!”
 
“TAŞ YERİNDE AĞIRDIR”
Sahadan hasta profilleri hakkında da bilgiler veren Şener; “Korona Umarsız; bu hasta grubu hiç bir şeyi umursamayan ve ‘Hocam şu karantina süresi benim için çok uzun, ben hep hızlı iyileşirim’, ‘ Sen öldürücü diyorsun ama benim çevremden kimse ölmedi’, ‘Hocam benim test pozitif çıktı ama ben inanmadım, bir daha yapalım’, ‘Test sonucu bir gün sonra mı çıkacak? Hocam parasını verelim, benimkini hızlandırın’ diyen genellikle hali vakti yerinde ve üniversite mezunları.
Korona Fantezik; bu hasta grubu hiç alakasız şikayetler ile poliklinik ve acilleri meşgul edenler. Bunu bazen işten kaçmak için yapıyorlar. ‘Hocam korona ses ile bulaşır mı? Geçenlerde korona pozitif bir arkadaşım telefonda yüzüme hapşırdı’, ‘Kas ağrılarım hala geçmedi, normalde bench preste 90 kg basarım. Şimdi yapamıyorum, iki set ancak çıkıyor’, ‘Kontrol PCR’ım negatif çıktı, ama ben inanmıyorum, bu virüs hala içimde 3 ay geçti. Hissediyorum, damarlarımda dolaşıyor’ diyen bazen korkmuş, bazen de suistimal edenler var. Bu suistimal ne yazık ki sağlıkçılarda da var. Korona testi negatif ve klinik uyumlu değil. Sırf o gün nöbeti rahat geçsin diye hastayı bir oraya bir buraya sevk edenler.
Korona Çaresiz; bu hasta grubu sadece çalışmak zorunda olan, çalışmadığı o gün evine iaşesini temin edemeyecek olan, ‘Hocam ben çalışmadığım gün açım, ne yapayım. Beni ne olur az yatırın!’, ‘Hocam karantinaya uyayım ama bu çocuklara kim ekmek götürecek? Ben en azında açık havada çalışsam. Söz kimseye yanaşmam, zaten rençberim, bizim tüm işimiz açıkta...’ diyecek söz bulamadıklarım.
Korona Bürokrat; tahmin ettiğiniz gibi üst düzey idareci veya yönetici.’ Tamam nefes darlığım var ama benim bir sürü toplantımda vardı, evde alsam tedaviyi, gerekirse gider gelirim’,  ‘İlaçlar bunlar mı? Tamam ben bir kaç kişiye sorayım; ona göre karar veririm içip içmemeye’, ‘Benim çıkışımı çabuk yapar mısınız? Çok önemli bir toplantım var’, ‘ Şimdi boğaz sürüntümü aldılar, ama test yarın çıkacakmış. Benimkini öncelikli çalışalım. Bir takip edelim’….
Korona Çok Bilmiş; bu hasta grubu bir kaç şey okuyup gelen. İngilizce bilen, Google doktorları yada branş dışı bir doktor yakını olup ona sürekli bir şey danışanlar. ‘Hocam siz bunları verdiniz ama ben biraz araştırdım ve kafama yatmadı. İçmedim. Kontrole geldim’, ‘Ya şimdi diyorsunuz ki, bu durum ilaçların yan etkisi değil. Hocam kusura bakmayın da Google öyle demiyor. Kendinizi biraz Update edin!’, ‘Geçenlerde bu konu ile ilgili bir makale çıkmış; gerçi okumuşsunuzdur belki, diyor ki...’, ‘Yani tamam size güveniyoruz ama birde ABD’de yaşayan yengem var, rica etsem durumu birde ona anlatsanız telefonda, ona göre karar verseniz’, ‘Hocam benim ilacımın dozunu şöyle yapsak, bir doktor arkadaşıma danıştım, o da benim gibi düşünüyor.’
 
Aslında en tehlikeli grupta bu. Sürekli enerjinizi tüketen ve iş yükünüzü arttıran. Telefonun ucundaki meslektaşlarımız ise genelde iyi niyetli ve çaresizlikten bir şeyler söylemek zorunda kalanlar. Ama bir grupta var ki, virüs, epidemiyoloji, salgın kavramlarında uzak disiplinler olmasına rağmen atıp tutanlar. Şöyle diyeyim; ben ne kadar YouTube’dan izleyerek ameliyat yapabilirsem, sizde o kadar bir kaç makale okuyarak bu hastalıkla ilgili tedavi önerisinde bulunabilirsiniz. Taş yerinde ağırdır.
 
Sevi Gözay UĞURLU