Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Üniversite Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, Türkiye için pandemiyi bitirme stratejisinin ne olması gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulundu.
 
Covid 19 Günlükleri’ adı altında sosyal medya hesabından takipçilerini sık sık Koronavirüsü (Covid-19) ile ilgili aydınlatan Prof. Dr. Alper Şener, bu kez pandemiyi bitirme stratejisine yönelik bir açıklama yaptı.
 
Şener; “Test et; yüksek olduğu illerde her vatandaş test edilmeli. Düşük olduğu illerde hastane içi değil, belli yerlerde mobil test toplama merkezleri olmalı. Araç muayene istasyonu gibi; hatta aracı ile gidip, hiç inmeden test yaptırabilmeli. Çoğu ülkede olduğu gibi. Vatandaş test olmak istemiyor, çünkü pozitif çıkar ise işi ve işyeri ile ilgili sorun yaşıyor. Pozitifi İzole et; evde izolasyon olmuyor. Ev içi bulaş %60-70 (kendi gözlemim). O yüzden pozitif çıkanı yurt, okul, hastane neresi uygun ise kapalı tutmalı. Pandemi hastaneleri ayırılmalı. İki işin bir arada yürüdüğü; hem korona hastasının bakıldığı, hem de diğer hastaların bakıldığı hastaneler olmamalı. Çünkü çapraz bulaş oluyor (temiz gelip- hasta çıkan). Sağlık personelinin konsantrasyonu bozuluyor, isteksizlik oluyor (korona tarafında çalışmama!)... Hayatın normal akışından uzaklaşmak lazım. Açık alanda vakit geçirmek (10 kişiden az olmak kaydı ile) kapalı alanda 3 kişiden fazla olmamak (maskeli), toplu taşımada çift kat maske. Bu gidiş ile ABD’de 2022’de bitmesi öngörülüyor ise Türkiye’de 2025’den önce bitmez. Eğer birlikte önlemlere uyulmaz, bir grup uyar diğeri normal yaşantısına devam eder ise... Geçmiş olsun!”
 
ÇİFT KAT MASKE ÖNERİSİ
Prof. Dr. Alper Şener, maske kullanımına dair ise ‘çift maske’ önerisini söyleyerek, “Dışarıda kullandığımız bez maskelerin virüsü geçirmeme oranı yüzde 60 iken, cerrahi maskeler çift kat olduğu için virüsten koruma oranı yüzde 80'e ulaşıyor. N95 ve N99 dediğimiz maskelerin ise yüzde 99'a kadar virüsten koruma özelliği var. Cerrahi maskesinin telini burnumuza yerleştiriyoruz, burun kısmını sıkıyoruz ki nefes alıp verdikçe virüsü dışarıdan içeriye almayalım. Cerrahi maskenin geçirgenliği ıslanmayla birlikte kaybolduğu bilindiği için iki tane cerrahi maske takmalıyız. Bu kez teli çene kısmına getirmeliyiz. Çift kat cerrahi maske virüsün geçirgenliğini yüzde 90 oranında önlüyor. Bunun artı bir avantajı da var” ifadelerini kullandı.
 
TOPLU TAŞIMADA ÇİFT MASKE ŞART!”
“Toplu taşıma araçlarında özellikle virüsün yükünün yoğun olduğu dönemlere giriyoruz. Virüs yükünün yoğun olduğu alanlarda ve sosyal mesafeyi koruyamadığımız alanlarda, özellikle toplu taşıma araçlarında bu şekilde çift maske takmak artı bir avantaj” diyen Şener, “Şu anda piyasada kullanılan her cerrahi maskenin geçirgenliği standart değil ne yazık ki. Avrupa Birliği ölçeğinde olan ‘CE’ belgesine sahip maskeler Türkiye'de yaygınlaşmış değil. Çift maske özellikle kalabalık alanlarda toplu taşımalarda, maske ile ilgili oluşabilecek dezenformasyon, yırtılma ve ıslanmaya karşı bir önlem olarak kullanılabilir. Çift maske kullanımı konuşma sırasında maskenin burundan ya da çeneden çıkmasını engelliyor. Kulağımıza çapraz olarak taktığımız için de maske sabit hale geliyor” diye belirtti.
 
“ARTIŞTAKİ BİR UNSUR DA İNSAN TRAFİĞİ”
Şener, “Türkiye ve Dünya ölçeğinde baktığımızda koronavirüs olgularının arttığını söyleyerek, “Aslında biz buna terminolojik olarak 2'nci dalga diyoruz ama bilimsel olarak baktığımızda bu aslında 2'nci dalga değil. Çünkü Türkiye ölçeğinde 1'inci dalgamız hiç bitmedi. Yaz boyunca günlük 2 bin civarındaki vaka sayılarımız devam etti. Biz aslında bunu 1'inci dalganın içerisinde gerçekleşen dalgalanmalar olarak görüyoruz. Umut ediyoruz ki, Nisan ayında gördüğümüz gibi günlük 5-6 bin sayılarına ulaşarak ikinci piki yaşamayız. Türkiye’nin geneline baktığınızda kalabalık nüfusu olan, metrekareye daha fazla insan düşen illerde hasta sayısında yoğunlaşma görüyoruz ama metrekareye düşen insan sayısı az olan illerde de, örneğin Çanakkale ilinde hastalığın yaygınlaştığını ve daha sık görülmeye başladığını biliyoruz bir ay öncekine göre. Artıştaki bir unsur da insan trafiği. İnsan trafiğinde hali hazırda dışarıda vakit geçirme ve beraberinde kapalı mekanlarda vakit geçirme alışkanlıkları sürüyor. Özellikle eğlence mekanlarında vakit geçirme alışkanlıklarında yaygınlaşma var. Çünkü sahaya baktığımızda şunu zaten gözlemliyoruz;  vardiyalı çalışmaya geçtikçe insanlar boş vakitlerini evin içerisinde geçirmek yerine yine eğlence mekanlarında, kahvehane gibi yerlerde geçirmeyi tercih ediyorlar. Dolayısıyla dışarıda olan seyrek birim içeriye girip kalabalıklaştıkça virüsün yaygınlaşmasını engellemek mümkün değil” dedi.
 
GÜVENLİ TAKİP MESAFESİNİ KORU, VİRÜS KAPMA
Dr. Alper Şener, strateji hakkında da düşüncelerini söyleyerek,  şunları belirtti: “Eğer boş vaktinizi değerlendirecekseniz park, bahçe gibi açık alanlarda yürüyüş yaparak değerlendirmek gerekir. Toplu taşıma araçlarını olabildiğince az kullanmalıyız. Çünkü toplu taşıma araçlarında bulaşı engellemek ne yazık ki mümkün değil. Bu nedenle bireysel taşıtları kullanmalıyız. Bunlar bisiklet, motosiklet, scooter olabilir. Ya da toplu taşıma araçları için camların açılması, araç sayısının artırılması gibi ek önlemler alınabilir. Özellikle toplu taşıma için Türkiye genelinde ek önlem gerekecek gibi gözüküyor. Kapalı alandaki 3 kişi açık alandaki 10 kişiye eşit. Açık alanda 10 kişiyle alınacak hasta yükü kapalı alanda 3 kişiyle alınır. Kordon boyu kalabalık oluyor. Orada zaten sosyal mesafe tamamen kayboluyor, deniz kıyısı olduğundan. Güvenli takip mesafesi 1 metre. Bunu trafikteki güvenli takip mesafesi gibi düşünmek lazım. Trafikte fazla yaklaşırsanız kaza yapma ihtimaliniz artar. Yürürken de güvenli takip mesafesini kaybederseniz, virüsü kapma ihtimaliniz artar. Virüsü kaparsanız da ya ayakta hafif geçireceksiniz, ya da ağır bir şekilde geçirecekseniz. Ağır geçirirseniz de hali hazırda Türkiye için yüzde 4 gibi ölüm riski var. Dolayısıyla kabul edilebilir bir risk mi değil mi buna vatandaşımız kendi karar vermesi lazım."
 
Gülçin AKIN