Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), ‘2019 Türkiye Sağlık Araştırması’ sonuçlarına göre ülkedeki obez bireylerin oranı yüzde 21,1 olarak belirlendiğini açıkladı. Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Kuran ise, obezitenin ne olduğu hakkında bilgilendirmede bulunarak, şu anda evlerinde uzaktan eğitim gören öğrencilerin sağlıksız kilo alımının önüne geçilmesi için ebeveynlere tavsiyelerde bulundu.
 
Son yıllarda daha çok konuşulan obezite hastalığı ile ilgili internetten birçok yazı yazılırken, kilolu kişiler obezite olup olmadığını öğrenmek için araştırmalar yapıyor. Birçok doktor ve uzman obeziteye dikkat edilmesi gerektiğini belirtirken, TÜİK’in 2019 Türkiye Sağlık Araştırması’nda bireylerin oranı yüzde 21,1 olarak çıktığı açıklandı. Boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde 15 yaş ve üstü obez bireylerin oranı 2016 yılında yüzde 19,6 iken 2019'da yüzde 21,1 oldu.
 
Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Kuran, öncelikle obezite hakkında açıklamada bulunarak, “Obezite; beden kitle indeksi ile ölçülebilir gibi gözükse de aslında bizim detaylı analizlerimizde yağ fazlalığı demektir. Yağ fazlalığını ölçmek daha komplike bir formülle hesaplandığı için, en basiti kilogramını, boyunu santimetre cinsinden karesine orantılandığında 25’in üzerindeyse hafif kilolu, 30’un üzerindeyse obez olarak değerlendiriliyor fakat klinikte bu ölçek yerine kişilerin detaylı vücut analizi ile yağ ölçümlerini hesaplıyoruz. Obezite, beden kitle indeksi skalasında kişi obez çıkabilir ama kilogram yoğunluğu kas ve sıvı olabilir. Yağ açısından bir fazlalığı yoksa bu kişinin biz bu kişiye obez diyemeyiz. Bu nedenle bize başvuran danışanlarımızın mutlaka yağ ölçümlerini yapma sebebimiz budur.  Obezite derecesini belirleyen şey, kişilerin vücudundaki yağ kilogramıdır ve yağ yüzdesidir” dedi.
 
“YAĞ YANLIŞ BÖLGEDE TOPLANDIĞI İÇİN BU KİŞİ OBEZ GÖZÜKEBİLİR”
Yağ yüzdesinin ise herkes için farklı değerlendirildiğini söyleyen Kuran, “Bazen üst bedeninde yağları birikmiş olan obez görünümlü kişiler aslında detaylı ölçümlerde vücutlarında en ideal yakın seviyede yağ oranına sahip olabiliyorlar. Fakat yağ yanlış bölgede toplandığı için bu kişi obez gözükebilir. Burada kişinin aslında karbonhidrat ağırlıklı beslendiğini, kilo alma riskinin olduğunu, karaciğer yağlanma riskinin olduğunu söyleyebiliriz ve spor yapmasının onun için lazım olduğunu söyleyebiliriz ama kişiye obez diyemeyiz” şeklinde konuştu.
 
“OBEZİTEYE SEBEP OLAN ŞEY KARBONHİDRAT, PROTEİN VE YAĞIN DENGESİZ TÜKETİLMESİDİR”
Kuran, obeziteye nelerin sebep olduğu ile ilgili olarak ise şunları söyledi: “Enerji veren besin kaynakları bizim için 3 tanedir; bunlar karbonhidrat, protein ve yağ. Hepsinin vücutta alınması gereken miktarları bellidir. Herkesin kapladığı hacme göre vücudunu ısıtması gerekir ve bu vücudu ısıtmak için belli miktarlarda yağ, protein ve karbonhidrat alması gerekir. Karbonhidratın tipi, kişinin kan şekerinin hızlı düşüp hızlı yükselmesi, kan şekerinin düşmesi ile beraber tatlı ihtiyacının artması, nefsine hakim olamayıp tatlı tüketimi, bir tatlı ikinci tatlıyı getirir ve sonrasında bu beslenme alışkanlığının değişmesi demektir. Genel olarak obeziteye sebep olan şey karbonhidrat, protein ve yağın dengesiz tüketilmesidir” ifadelerini kullandı.
 
SENEDE BİR MUTLAKA YAĞ ÖLÇÜMÜ YAPILMALI
Sağlıklı bireylerin bile senede bir kere yağ ölçümü yaptırmalarında fayda olduğunu belirten Begüm Kuran, “Bizim tartılarımız yüzde 99.9 oranında doğru sonucu veriyor ve vücuda 3 miliamper dozajında bir elektrik göndererek ölçüm yaptığı için ev tipi tartılara göre daha fazla güvenilir. Ama kişiler müsait olmadığı zamanlarda internet sipariş edebilecekleri yağ ölçer tartılar ile bir senelik akışlarını görebilmeleri açısından önemlidir. Her insanın evinde normal kantar yerine kilo ve yağ ölçer tartının olması sağlıklıdır. Herkes sene de bir detaylı bir yağ ölçümü, kas analizi, sıvı analizi yapmalıdır” diye anlattı.
 
UZAKTAN EĞİTİM GÖREN ÇOCUKLAR İÇİN BESLENME TAVSİYELERİ
Beslenme ve Diyet Uzmanı Begüm Kuran, bu dönem uzaktan eğitime başlayan çocukların, evde vakit geçirmesi ve daha az hareket etmesinden dolayı sağlıksız kilo alımının önüne geçilmesi için de ebeveynlere çeşitli tavsiyelerde de bulundu.
 
“MİDENİN DOLU OLMASI GEREKİYOR”
Uzman Begüm Kuran, çocukların bu sürede sağlıksız alışkanlık kazanmaması için midelerinin dolu olmasının çok önemli olduğunu söyleyerek, “Mide dolu olduğunda vücutta tokluk sinyali salgılanıyor. Bu salgılandıktan sonra kişinin iştahı kalmıyor. Bu nedenle midenin dolu olması gerekiyor ve bunu da uzun süre tok tutan besinlerden sağlamamız gerekiyor. Bu besinler glisemik indeks değeri düşük olan besinler olmalı. Yani kan şekerini hızlı yükseltip hızlı düşürmeyen besinler tercih edilmeli. Mesela kurubaklagiller gibi. Çocuklara oturup belki bir kuru fasulye yedirmesi zor olabilir ama fasulye, mercimek unundan, nohut unundan yapılan kakaolu kekler, Hindistan cevizi sütlü kahveler, bu aromalarla yapılan basit smothie’ler, kahvaltıda tüketilen yarım miktarda bir avokado, kahvaltıyı çeşitlendirmek amacıyla verilen cevizler uzun süreli tokluğa yardımcı olan besinlerdir” diyerek ebeveynlere öğünlerde verilebilecek gıda çeşitlerini ise şu şekilde sıraladı:
 
KAHVALTI
“Uzaktan eğitim gören çocuklarda mutlaka kahvaltılarında yumurta, peynir varsa nohut unundan veya mercimek unundan yapılmış bir ekmek, bununla beraber avokado ve iki üç adetten fazla ceviz ve tabi ki diğer hastalıklarını da dikkate alarak zeytin tüketilmelidir.
 
ÖĞLEN
“Öğle yemeklerinde pilav, makarna seçilebilir ama makarna seçilecekse kepekli makarna seçilebilir, pirinç yerine bulgur seçilebilir. Yine mercimek ekmeğinden yapılmış ekmeğin arasına köfte, lahana turşusu veya pancar turşusu konulabilir, bunlar probiyotiktir, tok tutar, iyi bakterileri besleyerek kişinin yanlış beslenme alışkanlığını ortadan kaybettirir. Basit usul, ev tipi hamburgerler yapılabilir. Bununla beraber yine nohut unundan yapılan pizzalar, lahmacunlar yapılabilir. Kıymalı kepekli makarnalar yapılara, ketçapla renklendirilebilir. Ayran ve yoğurt zaten mutlaka tüketilmesi gereken besinlerdir ama cacık özellikle sinbiyotik özelliktedir. Yani iyi bakteri üremesini hem de bu iyi bakterilerin besin yeridir. Bunların oluşumu kadar, kalış süresi de önemlidir. Ayran ya da yoğurt yerine cacık ağırlıklı olarak tüketilebilir.”
 
AKŞAM
“Akşamları yine tokluk sağlaması açısından mutlaka çorbalar yapılabilir. Et suyu veya tavuk suyu kullanımı önemlidir, makarnayı haşlarken de et veya tavuk suyuna haşlanması mantıklıdır. Bu et ve tavuk sularını kullanırken kolejenin vücutta işlenebilmesi için C vitaminine ihtiyaç vardır. Bir tam limon sıkılabilir çorbaya. Bir mercimek çorbası yaparken bile tavuk, et suyu kullanılabilir. Kış sebzeleri hoştur. Karnabahar kısırı, brokoli ve mercimekten köfteler, nohut unuyla kabak mücveri yapılabilir. Pirinç ununu çok tavsiye etmiyorum arsenikten zengin olduğu için. Özellikle çocuklar için ağır metal yükü çok fazla, mısır unu tavsiye etmiyorum çünkü glisemik indeksi çok yüksek ve GDO sıkıntısı var. Balık yendiği zaman ağır metal oluşumunu engellemek için mutlaka tahin-pekmez veya saf tahin kullanılmasında fayda var. Bunlar hem tok tutucu hem de sağlıklı, fonksiyonel gıdalardır.”
 
EĞLENCELİ İÇECEKLER
“Eğlenceli içecekler yapılabilir. Hindistan cevizi sütü, çilek, biraz tarçın, badem sütü de eklenebilir veya iki su bardağı ıspanak, bir tane yeşil elma, bir tam limonun suyu ve içerisine biraz zencefil rendelenmesi ile rondodan geçirilerek yoğunluğuna Hindistan cevizi veya badem sütü kullanılabilir. Alerjisi olan çocuklar içinse diyetten glüten çıkarılabilir. Glüten unlu gıdalar, makarna tipleri, erişteler, şehriyeler, pilav türlerinin hepsinde vardır.”
 
Gizem Tuğçe BAYHAN