2002’den beri başkanlığı sürdüren Gökhan, eski ve yeni belediyecilik anlayışı arasında farklar olduğuna dikkat çekerek, “Klasik belediyecilik, mevcut olan işlerin yapılması ama artık farklı anlayışlar var. Bir de gençlerin bakış açıları, beklentileri değişti. Onlar klasik kuşakların ötesinde başka şeyler istiyorlar. Artık önderlik noktasına geldi belediyecilik. İnsanların beklentileri değiştikçe yerel yönetimlerin de değişmesi lazım ve dünyanın tüm değişimlerini takip etmesi lazım. Dijital çağdayız ve işlerini belediyeye gelmeden bitirmesi gerektiğini inanıyoruz. Buna göre teknolojik yatırımlarımızı yapıyoruz. Teknoloji çağıysa ayak uydurmak için çaba göstereceğiz. Yoksa klasik belediyecilikte, yol yap kanalizasyon yap geçti artık” dedi.
 
Tolga Öztürk moderatörlüğünde gerçekleşen canlı yayında ‘Koronavirüs ile Mücadele Sürecinde Belediyelerin Rolü ve Normalleşme’ konusu konuşuldu. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, katıldığı canlı yayında koronavirüsle mücadele kapsamında belediye olarak ne yaptıklarını detaylı bir şekilde anlattı. Gökhan, “Pandemi süreci alışık olmadığımız bir süreç. Bütün dünyayı etkileyen bir süreç. Dolayısıyla biz de bu konuda ilk etapta şaşırdık, acemilik yaşadık ama öncelikle çalışanlarımızı, Çanakkale halkını korumak üzerine tedbirler almaya çalıştık. Burada Çanakkale halkından sorumluyuz, yönettiğimiz belediyenin çalışanlarından sorumluyuz. Yoğun bir çalışma içerisine girdik ve sıkıntısız bir şekilde geçirmeye çalıştık ve geçirdik. Sonuç itibari ile Mart ayından başlayarak sağlıklı ortamları sağlamak için çalışmalarımızı sürdürdük. Öncelikle kendi personelimiz arasında yaşlı olanlarla, engelli veya hamile olanları işten uzaklaştırdık, evlerine gönderdik. Bu arada, kamusal alanları, otobüsleri ve durakların dezenfekte ettik. Camisinden tutun da insanların toplu olarak bulunduğu mekanlarda, işyerlerinde bu çalışmaları sürdürdük. Ekonomi noktasında da yardımcı olmaya çalıştık. Kapanan bazı işyerlerinin kiralarını almadık, işi zayıflamış olan işyerlerin kiralarını öteledik. Mesela, hiçbir su kesintisi uygulamadık, tam tersine bir ton yedek su yüklememiz vardı onu 10 tona çıkarttık. Pandemi sürecinde maddi sıkıntıya uğramasınlar istedik. Pazar yerlerini dezenfekte ettik. Maske ve dezenfektan dağıtımı gerçekleştirdik. Evde ihtiyacı olanlara evde bakım, sıcak yemek, ev temizliği gibi hizmetler verdik. Evlere kadar giden mobil tahsilat aracımızı hizmete soktuk. Eve kadar gidip su doldurulması hizmeti verdik. Otobüslerde maske dağıtımı yaptık. Sokak hayvanlarını da düşündük ve onların da aç susuz kalmaması için elimiz hep üstlerinde oldu. Pandemi hastanesi çalışanları da unutmak, onlara da geceleri sıcak çorba verdik. Onlara koruyucu gözlük, koruyucu tulum gibi malzemeleri de temin ettik. Pandemi Hastanesi 112 Acil hizmeti için özel otobüs seferleri düzenledik. Evde kalan ve işlerini kaybetmiş insanlarla ilgili her türlü desteği vermeye çalıştık. Belediyemizden personel çıkarmadık, çalışmaya devam ettik. Sıkıntısız geçiştirmek için her türlü çabayı gösterdik” ifadelerini kullandı.
 
“HARCAMALARIMIZI EN AZA İNDİRECEK TEDBİRLERİ ALDIK VE TASARRUF YAPTIK”
Mali yönetimi konusunda bilgi veren Başkan Gökhan, “Bir takım alacaklarımızı öteledik. Kiraları, suları, katı atık ücretlerini öteledik. Borcunu ödemeyenleri işlem başlatmadık. Toplu taşıma sistemimizin de yavaşlaması ile oradan da bir gelir kaybımız oldu. Devletin geliri azaldığı için bizim İller Bankası’ndan gelen gelir de azaldı. Her ne kadar orada bazı kesintileri yapmasalar da devletin vergi geliri azaldığı için bizim de payımız azalmış oldu. Ama bu arada biz şuna dikkat ettik; tasarrufa yöneldik. Bir takım etkinliklerden vazgeçtik. Bu arada maske üretimi yaptık, kooperatifler kuruldu buradan destek aldık. Bu süreçte 1 milyon 280 bin liralık bir harcama yapmış ama burada harcamalarımızı en aza indirecek tedbirleri aldık ve tasarruf yaptık. Bir takım seyahatleri kısıtladık, bize gelecek olanlara gelmeyin dedik. Bütün bunlar damlaya damlaya göl olur diye yaptığımız tedbirler” dedi.
 
“ÇANAKKALE’DE ADA GİBİ KALDIK”
“Normalleşme sürecine girdiğimizde biz de risk altına girdik açıkçası çünkü pandeminin yoğun olduğu süreçte büyükşehirlerden çıkış yasaklanmıştı. Çanakkale’de ada gibi kaldık” diyen Gökhan, “Bir tarafımızda İstanbul, bir tarafımızda Balıkesir, Bursa, İzmir. Biz de tam köşede korunaklı bölgede kaldık ve bunun faydasını gördük açıkçası. Ama bu normalleşme süreci başlayınca ve kapılar açılınca zaten Çanakkale arzu edilen rahat bir yer, doğası son derece uygun. Sezon da geldi ve insanlar kendilerini bu tarafa attılar. Bir de bayramlar geldi. Yoğunluklar arttı. Yine de biz, hijyen koşullarını muhafaza etmek için çalıştık. Tabi ki sosyal hayatın da devam etmesi lazım ama bu hayatın devam etmesi için tedbirli olmak lazım. Maalesef Türkiye’de bu sıkıntı var, sanki biraz önemsemiyoruz ama çok önemli. Bu gelip geçici bir şey değil, bir iki ay sonra bitecek gibi algılamamak lazım. Lokantalarda, kahvehanelerde sosyal mesafeyi zabıtalarımız sürekli denetliyor” şeklinde anlattı.
 
“ÇANAKKALE HER GEÇEN GÜN İSMİNİ DUYURUYOR”
Gökhan, yaz mevsiminde olunması sebebiyle plajlarda alınan önemleri anlatarak, “Çanakkale’nin denizlerini kirletmemeye çalışıyoruz. Denizlerini muhafaza etmeye çalışıyoruz. Bizim atık su arıtma tesislerimiz tamamlandı. Bizim üç tane plajımızda Mavi Bayrağımız var. Bir tanesini de önümüzdeki sene alacağız. Bu sene formaliteden dolayı alamadık. Hem şehir merkezinde hem mücavir alanda Mavi Bayraklı plajlarımız var. Oradaki düzenlemeleri de mevzuata uygun hale getirdik. Şezlongların, masaların mesafelerini düzenledik. Bir sıkıntı gözükmüyor, tam tersine vatandaşlar rahat rahat gidebiliyor. Çanakkale çok önemli bir kent. Mitolojik çağdan yakın çağa kadar, Troya’dan tutun Çanakkale Savaşlarına kadar, Fatih tarafından iki kalenin yapıldığı bir kent. Bu coğrafya çok önemli. Biz bu bölgeye Troas bölgesi diyoruz, Biga yarımadası ve karşıda yakın tarihte Gelibolu yarımadası. Kazdağları çok önemli, çok doğal bir bitki örtüsü ve son derece bu yörenin sularını temin eden bir yapısı var. 2018’de Troya yılı ilan edildi ve Troya Müzesi oldu. Sonuçta Çanakkale herkesin görmek istediği bir yer. Ege’ye, Marmara’ya sahilimiz var, adalarımız var, yüzde 56’sı ormanlık bir kent. Burada doğayı muhafaza etmeye çalışıyoruz. Çanakkale, Forbes dergisi tarafından yaşanılacak kentler arasında en iyi kent seçildi. Gerçekten burası önemli bir kent turizm ve kültür açısından. Çanakkale’deki turizmciler de çok hassas davranıyorlar. Onlar da sertifikalarını aldılar. Merkezde 14 tane tesisimizde güvenli tesis sertifikası var. Çanakkale gibi bir yerde 14 tesisi ciddi bir rakam. Zaten kenti temiz tutmaya çalışıyoruz. Altyapılarını bitirdik, üstyapılarını bitirme noktasındayız. Üniversite öğrencilerinin okumak istediği bir şehir. Çanakkale her geçen gün ismini duyuruyor. Biz de çevremizi korumaya çalışıyoruz. Tarım alanlarımızı, orman alanlarımızı korumak için şehir planlamamıza dikkat ediyoruz” diye belirtti.
 
ÇANAKKALE, FARKLI BİR ŞEHİRCİLİK NOKTASINDA
Gökhan, “Bu kenti korumamız ve özelliklerini bozmamız lazım. Bu özellikleri koruduğumuz müddetçe biz kazançlı çıkarız. İnsanlar bu güzelliklerimizi görmeye gelirler. Bunları kaybetmediğimiz müddetçe bu sürdürülebilir bir haldir. Bunu yapabilmek için bize düşen görevler ciddi sorumluluk yüklüyor. Hiçbir baskıya boyun eğmeden doğru bildiğimizi yapmaya çalışıyoruz. Çanakkale’nin tanıtımı noktasında çalışmalar yapıyoruz. Yeşil alanlarımızı muhafaza etmeye çalışıyoruz. Bunları kamuya kazandırmaya çalışıyoruz. Kent içerisindeki kamusal alanları kent dışarısına çıkarıp, rahatlatmaya çalışıyoruz. Geniş parklar, spor alanları, yürüyüş ve bisiklet yolları, piknik alanları, çocuk alanları, hobi bahçeleri, kentsel tarım alanları kazandırıyoruz. Bu sene Çanakkale Merkez’de 104 dönüm tarlaya karakılçık buğdayı ektik. Yerel tohumlardan domates, patlıcan üretiyoruz. Aromatik bitki parkını yapıyoruz. artık farklı bir şehircilik noktasında ilerlemek için mücadele ediyoruz” dedi.
 
KARDEŞ ŞEHİRLER İLE İLGİLİ BİLGİ VERDİ
Gökhan, yürütülen kardeş şehir projeleri ile ilgili bilgi vererek, “Bizim en önemli kardeş şehrimiz Almanya’nın Augsburg kenti, orası da tarihi bir kent. 30 yıl savaşlarının sonunda barış antlaşmasının imzalandığı kent. Tarihi bir kent olmasının bizlerin daha ilgi duymasına sebep oldu. Kardeş kentimizde elçilerimiz var. Türkçe bilen Türk kökenle Alman vatandaşı bize geliyor, bizden de Almanca bilen bir vatandaşımızı oraya gönderiyoruz. Her yıl bu şekilde değişim yapıyoruz. Onlar oradaki sivil toplum kuruluşları ile bizim buradakilerle irtibat sağlıyor. Gençlik değişim programları yapıyoruz, dil bursu veriyorlar, bu sene kadın buluşmaları yapıyoruz, bu sene göçün kadın ve çocuk üzerinde etkileri isimli projede hakkında çalışıyoruz. Kreş öğretmenleri gelip bizim kreşlerimize bakıyor, bizim de öğretmenlerimiz gidiyor. İtfaiyecilerde de karşılıklı bilgi paylaşımı yapıyorlar. Göçün kadın, çocuklar ve yerele etkileri başlıklı burada bir program içerisindeyiz. Mevcut sosyal yaşam evlerimiz var. Kapasitelerini arttırmak için dezavantajlı kesimlerin, kente dışarıdan gelmiş insanların kente uyumu, adaptasyonların sağlanması için, sosyal yönlerinin güçlendirilmesi için bir proje ve birlikte yürütüyoruz. Bu sene Augsburg bize ödül veriyor. 1944 yılından beri bölgeye katkıda bulunanlara bu ödül veriliyormuş. Bu yıl da bize verildi ve pandemi müsaade ederse Ocak ayında almaya gideceğiz” diyerek diğer kardeş şehirler ile ilgili bilgiler verdi.
 
“ÖZELLİKLE KIRSAL KALKINMAYI ELE ALDIK”
“Sürekli dışarda dolaşırım, pazarda, kordonda, çarşıda yürürüm. Kahvehaneler açık olduğunda oralara da giderim” diyerek sokağın nabzını tuttuğunu söyleyen Başkan Ülgür Gökhan, “Halkın içinde bir belediye başkanıyım. Öteki türlü bu kadar uzun süre belediye başkanı olamazdım. Herkes beni tanıdığı için bana oy veriyor, yüzde 60’lar ile seçildim son seçimde. Sürekli halkın içindeyiz. Özellikle bunu önemsiyorum ve buradan da her siyasetçiye tavsiye ederim. Halkı temsil ediyorsak, halkın içinde olmalıyız. Halk sizle konuşmasa bile sizi gördüğünde rahatlıyor” diyerek, Çanakkale’nin yerel kalkınma vizyonunda şu şekilde bahsetti: “Vizyonumuz; eğitim, kültür, turizm, tarım ve kent yönetiminde gelişen, yerelde kentsel barışı ve dayanışmayı sağlayan, çevre bilincine sahip, sürdürülebilir kent Çanakkale. Vizyonumuz bu. Burada barış, özgürlük, çevre var. Bu dönemde özellikle kırsal kalkınmayı da ele aldık. Sağlıklı gıdaya erişim, tarımın teşviki, yerel tohumlar ve kooperatifleşme alanlarında çalışmalar yapıyoruz. kalkınma noktasında tarım çok önemli. Çanakkale’de isim yapmış tarım ürünleri var. Şeftali, kiraz, peynir, elma gibi birçok üründe biz Türkiye’de ilk 10’un içerisindeyiz. Hatta ilk 5’in içerisinde olan ürünlerimiz var. Dolayısıyla tarıma çok önem veriyoruz. Bunu stratejik planımızda da yer verdik, bu noktada vizyonumuzu bu şekilde kurduk.”
 
“YASAYA GİRMEDEN ÖNCE BİZ ÇANAKKALE’DE KENT KONSEYİNİ KURMUŞTUK”
Kent Konseylerinin çalışmalarını değerlendiren Gökhan, “Bir kere katılımcılık anlayışını ifade ediyor benim gözümde. Biz Yerel Gündem 21 sürecini en başta götüren kitlenin başında yer alıyoruz. Daha bu Türkiye’de yasaya girmeden önce biz Çanakkale’de Kent Konseyini kurmuştuk. Hatta mevcut yönetmelikten daha ileri, daha katılımcı bir yönetmeliğimiz vardı. Dolayısıyla biz katılımcılığa önem veriyoruz. Bu kentte paydaşlar çok önemli. Sivil toplum kuruluşları, alt meclisleri son derece önemli. Kent Konseyinden çıkan projeler, belediye meclisi tarafından değerlendirilip uygulamaya sokmak durumundayız ve Kent Konseyini belediyeden bağımsız kıldık. Onun ayrı başkanı var. Böyle bir başarılı bir süreci başlattık ve götürüyoruz. Konseyin alt çalışma grupları var ve onlar da yerelin sorunları ile ilgili çalışmalar yapıyor” ifadelerini kullandı.
 
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİNE YOĞUNLUK VERİLDİ
Gökhan, Çanakkale Belediyesi olarak sürdürülebilir kalkınma hedefleri kapsamında çalışmaları da paylaştı. “Biz 17 hedefin 17’sine de tarafız ve takip ediyoruz. Çanakkale’de barış kavramı çok önemli. İnsanlar arası ilişki, adalet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden tutun da birçok konuda eşitsizliğin kaldırılması konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kentsel mirasın korunması ile ilgili, sağlıklı gıda ile tarıma dayalı yerel kalkınmadaki gibi bu çalışmalarımız var. Yoksulluğun yok edilmesi için çalışmalarımızı yapıyoruz. Kentimizdeki yoksul kesimlerimiz ile ilgileniyoruz. İklim değişikliği ile ilgili çalışmalarımız var. Bu noktada ‘akıllı kent süreci’ içerisinde karbon ayak izinin azaltılması için çeşitli çalışmalarımız var. Özellikle tüketim aşamasında sürdürülebilir, sağlıklı bir tüketim için önayak olmaya çalışıyoruz. Örneğin, ÇABİS isimli bisiklet uygulamamız var. olabildiğince araçların trafikten çıkması için bisiklet yollarımız var. Bu kalkınma hedeflerini çok önemsiyoruz ve İspanya’nın Tarragona şehri ile şehir eşleştirme programı ile ortaklık kurduk. Biz onlarla ‘Geleceğin Akıllı Şehirleri’ projesi üzerinde çalıştık. Şimdi yeni hedeflerimiz var. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerini nasıl gerçekleştirebiliriz, Akıllı Kent hedeflerini nasıl gerçekleştirebiliriz diye çalışıyoruz” şeklinde değerlendirmelerini aktardı. 
 
ÇABİS ‘TEN 85 BİN KİRALAMA YAPILDI
Akıllı Kent kapsamında faaliyete geçen ÇABİS hakkında bilgi veren Başkan Gökhan, “Çanakkale Akıllı Bisiklet Kiralama Sistemi’ni kurduk. Şu anda 14 tane sabit istasyonumuz var, bir tanede de mobil istasyonumuz var. Geçen hafta buna 10 tane tandem, ikili bisiklet dahil ettik. 120 tane park yerimiz var. 2016’tan bu yana 16 bin 500 üyeye ulaşmışız ve yaklaşık 85 bin kiralama yapmışız. Çanakkale için ciddi rakamlar bunlar. Üstelik pandemi sürecinde daha çok ilgi gördü çünkü toplu taşıma aracına binmek istemeyenler, bisikleti tercih etti. Buna ilave olarak elektrikli scooter uygulamasını entegre etmeye çalışıyoruz. Bisiklet yollarımızı değiştirmeye çalışıyoruz. Burası bir de üniversite kenti, 40 bine yakın öğrenci var. İyi bir şey yaptığımızı düşünüyorum” açıklamasında bulundu.
 
“KLASİK BELEDİYECİLİKTE, YOL YAP KANALİZASYON YAP GEÇTİ ARTIK”
2002’den beri Çanakkale Belediye Başkanlığı görevini yürüten Ülgür Gökhan, eski ve yeni belediyecilik anlayışı arasındaki farklara dair de değerlendirmelerde bulundu. Gökhan, “Klasik belediyecilik, mevcut olan işlerin yapılması ama artık farklı anlayışlar var. Bir de gençlerin bakış açıları, beklentileri değişti. Onlar klasik kuşakların ötesinde başka şeyler istiyorlar. Teknolojik gelişmeleri takip etmemiz gerekir. Altyapısını bitirdik ama teknolojik gelişmeler çok önemli, çöp depone alanından atık su arıtma tesisine kadar… Kültürel alanda, sanatsal alanla, kırsal kalınma gibi alanlarda projeler üretmek durumundayız ki kentin gelişmesinin de rehberlik edebilelim. Artık önderlik noktasına geldi belediyecilik. Dolayısıyla yoğun işler biraz daha yoğunlaşıyor. İnsanların beklentileri değiştikçe yerel yönetimlerin de değişmesi lazım ve dünyanın tüm değişimlerini takip etmesi lazım. Dijital çağdayız ve işlerini belediyeye gelmeden bitirmesi gerektiğini inanıyoruz. Buna göre teknolojik yatırımlarımızı yapıyoruz. teknoloji çağıysa ayak uydurmak için çaba göstereceğiz. Yoksa klasik belediyecilikte, yol yap kanalizasyon yap geçti artık” diyerek tecrübelerini paylaştı.
 
“PANDEMİ DÖNEMİ YEREL YÖNETİMLERİN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU GÖSTERDİ”
UCLG-MEWA’nın konsey üyesi olan Ülgür Gökhan, kurum hakkında değerlendirmelerini söyleyerek, şunları belirtti: “Özellikle Orta Doğu ve Batı Asya noktasındaki bölümdeyiz. Burada UCLG yereller arasındaki ilişkiyi daha da güçlendirmek için çaba gösteriyor ve devam etmesini gerektiğini düşünüyorum. Hizmet kalitemizin artması için, akıllı uygulamalarla hizmet maliyetlerimizi düşürmek için neler yapabiliriz, akıllı kent uygulamaları ile ilgili kim ne yapıyor bilgisini sağlamak için devam etmesi gerek. Pandemi dönemi yerel yönetimlerin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Pandemi sürecini yerel yönetimler sağlıklı götürüyorsa götürüyor çünkü halkın ihtiyaçları çıktıktan sonra kısıtlamalar olduğu için ve konu sağlık olduğu için rutin bir belediyeciliğin dışında hemen müdahale etti. Bizler de hızlandık, daha çok hizmet göstermek için, halkın sağlığını korumak için, ekonomik olarak halka, esnafa destek olmak için yerel yönetimlerin önemi ortaya çıktı. UCLG de yeni projeler yeni akıllar üretmesinde fayda var. Bilgileri biriktirirsek hizmet maliyetini de düşürürüz. Herkes ayrı ayrı araştıracağına, ortak aklı bulabilirsek çok güzel olur diye düşünüyorum” dedi.
 
Gizem Tuğçe BAYHAN