Baskılarını kolaja dönüştürerek görsel bir grafik düzenleme sunduğunu ifade eden Saraç, ‘Kadim bir Anadolu geleneği’ olan mozaik tekniğini kullanmaya çalıştığını ifade etti. Sergi, 24 Mart tarihine kadar ziyaret edilebilecek.

“Sanat ile uğraşan kişinin toplumsal olaylara uzak kalması mümkün değil” diyen sanatçı, “Çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum diyebilirim. 50 senedir bilfiil resim öğretmenliği yaptım hala da yapmaya devam ediyorum. Eserler, ağaç baskı çalışmalarının kolaj şekline dönüştürülmüş halidir. Mozaik tekniği anlayışıyla yapılan bir çalışma. Biliyorsunuz Anadolu, Roma ve Bizans döneminin ardından mozaik tekniğinin en üst düzeyde yaşandığı bölgelerden bir tanesidir. Konu olarak da Hititleri temel alarak, Anadolu uygarlıklarını ele aldım. Boğa, aslan ve geyik üzerinde durdum. ‘Geyik kültü’ bizde çok yaygındır. Geyikler hakkında yüzlerce binlerce türkü yakılmıştır. Ankara Arkeoloji Müzesi’ne gittiğinizde ‘geyik kültü’ üzerine pek çok obje bulabilirsiniz. Onların görsel ve iki boyutlu işlenmiş biçimleri diyebiliriz. Orta Asya’da da geyik çok kutsaldır. Şamanizm’in taptıkları hayvanlardan birisi de geyiktir. Yalnızca kurt değildir. Çalışmaların hepsi belirli bir konu üzerine yoğunlaşmıştır. Örneğin Sivas Katliamı üzerine, Ankara’daki patlama üzerine de bir çalışmam var. Yani siyasal ve toplumsal konular üzerine de çalıştım. Bunların unutulmaması, nesillere aktarılması gerekiyor. Tabii ki biz bunları güzel bir sanat eseri olarak ortaya koyuyoruz ama yalnızca o açıdan bakmamak lazım. Yani kesilmiş bir hayvanın resmini yaptığınızda bu bir sanat eseri olabilir. Örneğin 17. Yüzyılda yaşamış bir ressam olan Goya vardır, kurşuna dizilenlerin resmini yapmıştır ama hepsi bir sanat eseridir aslında, müzededir şimdi. Sanatçı, çağını yaşamalı ve çağını anlatma görevi de üstlenmeli” ifadelerini kullandı.

Sergide açılış konuşması yapan Saraç, “Çanakkale’ye ilk geldiğimde 14 yaşımdaydım. 3 sene burada okudum. Öğretmenlerimiz bizi kendi evlatları gibi saydılar. Atatürk’ün ışıkları olarak bizleri, Anadolu’ya gönderdiler. 70’e yaklaşan ömrümüzde bu ışığı yaymaya çalıştık hep. Öğretmenlerimizden aldığımız ışıktan feyz aldık. Onlara burada özel bir teşekkür borçluyum ki, resim öğretmenim ve üstadım Nail Karabulut hocam ile eşi edebiyat öğretmeni Rukiye Hanım da burada, sağ olsunlar. Ayrıca Çanakkale Belediyesi’ne ve süreç boyunca yanımda olan, desteklerini esirgemeyen eşime çok teşekkür ediyorum. Suluboya ve ağaç baskı çalışıyorum. Bazı çalışmalar bozuk çıkabiliyor. Kullanamayacağımız, bozuk çıkan parçaları grafiksel düzenlemelerle bu hale getirdim. ‘Kadim bir Anadolu geleneği’ olan mozaik tekniğini kullanmaya çalıştım. Önemli olan bir imgeyi, bir konuyu grafiksel bir düzenlemeye dönüştürebilmek. Eserlerde mutlaka sevecek bir yol bulacağınızı tahmin ediyorum” dedi.
Serginin açılışında konuşan emekli edebiyat öğretmeni Rukiye Karabulut, “Ertuğrul’u böyle başarılı eserlerle dolu bir sergide görmek çok güzel. Eserleriyle bize yeni bir pencere açtığı için kendisine çok teşekkür ediyoruz. Umarım gençler burada nice güzel sergiler açacaktır. Ertuğrul ve ondan öncekiler bir yol gösteriyor” diyerek temennilerini sundu.
 
Sevi Gözay UĞURLU