‘Elveda’, ‘Aşk Çiçeği’, ‘İstiklal’, gibi unutulmayan şarkıların sesi Özgün, ‘Mahzen’ isimli yeni şarkısı ile 2020 yılının en iyi çıkışlarından birini yaptı. Özgün, şu sıralarda yeni şarkısının tanıtımlarına devam ettiğini söyleyerek, “Yoğun geçiyor bu aralar biraz röportajlar yapıyoruz, konserlerimiz işlerimiz devam ediyor, olması gereken, güzel bir yoğunluk. Yeni bir şarkı çıkarttık ve tabi şarkıyı insanlara bir an önce duyurabilme, şarkıyı anlatabilme derdindeyiz bu aralar. Çok güzel gidiyor. Bazen daha zorlayıcı olabiliyor bu süreç ama bazen de böyle şarkılar işimizi kolaylaştırabiliyor; ‘Mahzen’ de o şarkılardan biri oldu açıkçası. Keyifli tatlı bir yorgunluk var” dedi.
 
“HEM BEN GİBİ HEM DE SOUND OLARAK YENİLİKÇİ”
Şarkı hakkında düşüncelerini paylaşan Özgün, “Hem ben gibi yani klasik Özgün şarkısı gibi hem de sound olarak da biraz daha yenilikçi. Kaliteli ama soğuk bir şarkı değil. Bazen şarkılar kaliteli olabiliyor ama genel dinleyici kitlesine soğuk gelebiliyor. Bu şarkının malzemesi, tuzu biberi tam oldu. Şarkıyı bana Bade Derinöz gönderdi, Bade’nin kendi şarkısı da var. Demet Akalın’ın ‘Yekten’ şarkısının söz yazarı, dinleyiciler oradan da bilirler. Bade’yle 3 sene oldu tanışıklığımız. O zamandan beri fikir alışverişi yapıyorduk, bana gönderiyordu şarkıları. O şarkılardan biriydi ‘Mahzen’. O zamanlar nakarat kısmı yoktu. Şarkı çok hoşuma gitti ve nakarat lazım diye düşündüm ve nakaratı mırıldandım, besteledim yolladım. Bade de sözleri yazdı, o ara belirdi ‘Mahzen’ ismi de. Bazen bir şarkı yaparsınız ve o şarkının ismini bulmakta çok zorlanırsınız. Demek ki o zaman bir eksik var bu şarkıda derim ama bazen de bir şarkı yaparsınız, dinletirsiniz ve ‘Mahzen’ dimi bu şarkı diye sorarlar. İnsanlar da çok merak ediyorlar, yeni şarkı çıkacak deyince hemen adı ne diye merak ediyorlar. ‘Mahzen’ de hem şarkının genel ruhunu anlatan hem de dikkat çeken bir isim. Bu şekilde belirdi. Şarkının aranjörü Gürkan Kömürcü, çok güzel bir aranjman yaptı. Bizim umduğumuzdan çok başka bir yere getirdi. Sözü, bestesi ne kadar önemliyse bu şarkının başarısında en az bir o kadar da aranjörün payı çok yüksek. Çok iyi müzisyenler çaldı şarkıda. Dolayısıyla hem akustik hem elektronik sound birlikte hem müzisyen için hem halk için tatlı bir şarkı oldu” diye anlattı.
 
“BU ZAMANSIZ ŞARKILARDAN BİRİ”
Özgün, genç nesil ve müzik arasında bağlantı hakkında düşüncelerini paylaşarak, “Hayatınız boyunca her kuşağa hitap edebilmek aslında çok zor bir iştir. Bunu başaran çok az insan var. Kimisi şarkılarıyla güzel bir değişim yaşıyor ya da o dönem hitap edebiliyor. Kimisi duruşu ile belki hayatta yapmış olduğu başka işlerle dikkat çekiyor gençlerin. Çok dinlemeseler bile saygı duyuyorlar yapmış oldukları işlere, hayattaki yolunu takip ediyorlar. Genç nesli yakalamak onlara da şarkı söylemek çok önemli. Ben ilk albüm çıkarttığımda benim fanlarım olan birçok insan evlendi, çoluk çocuk sahibi oldu. Şimdi çocuklarına bizi dinletiyorlar. Şimdi bizlerle büyüyen başka bir nesil daha olacak. Onların da tadını alabileceği şarkılar yapmak lazım. Bu şarkı da öyleydi. Klipte üniversiteden genç arkadaşlarımız eşlik etti klipte. O genç arkadaşlarımız dedi ki, ‘Bizim okuldakiler bayıldı şarkıya, arabada herkes bu şarkıyı dinliyor’. Bizim akrabalara halaya, dayıya dinletince, ‘Güzel şarkı ama alışmak lazım biraz’ diyorlar. Onlar biraz daha duydukları zaman slow veya hemen oynatacak şarkı bekliyorlardı ama böyle ara kuşağa hitap edecek bir şarkı sound açısından da. Ama tabi sözleri de insanı yakalayan bir şarkı. Dolayısıyla bu zamansız şarkılardan biri, benim ‘Elveda’, ‘Aşk Çiçeği’ şarkıları gibi. Bu şarkıları çıkaralı 15 sene olmuş. O sene doğan çocuklar şimdi liseye gidiyorlar ama konsere gidiyorum bakıyorum hep bir ağızdan söylüyorlar” ifadelerini kullandı.
 
“İNSANLAR BEĞENDİĞİ ŞEYE MUTLAKA DENK GELİYORLAR”
Özgün, artık müzik dinleme tarafında da teknolojinin geliştiğini vurgulayarak, “İnanılmaz bir bellek var artık herkesin telefonlarında. Birçok uygulama var, insanlar beğendiği şeye mutlaka denk geliyorlar, ulaşıyorlar. Eskisi gibi değil. Eskiden olsa kaset olurdu, kaset bozulurdu, kaset piyasada yoksa dinle nereden dinleyebilirsen. Artık öyle değil, yakalamak önemli. Bu şarkı bize açacak yol açmak için önemliydi aslında. Sevilmeyebilirdi, sevilmeseydi ‘ne yapmamız lazım’ gibi sorular olacaktı kafamızda ama şimdi çok güzel gidiyor. Dijital platformlarda da takip ediyorum. Radyolardaki söylemlere bakıyorum, güzel dönüş aldıklarını söylüyorlar” diye anlattı.
 
“KLİP ÇEKMEK, FOTOĞRAF ÇEKMEK İŞİMİZİN BİR PARÇASI”
Klip hakkındaki düşüncelerini de anlatan Özgün, “15 senedir bir oyunculuk deneyimimiz var artık, birçok klip çalışmamız oldu. Yönetmen arkadaşım ile de uzun zamandır çalışıyoruz. Nerede nasıl durmamız gerektiğini de biliyoruz artık. Kolay alışmadım aslında ama 15 senedir çok klip çektik, insan bir süre sonra rahatlıyor. Artık o tedirginlik, çekingenliği attığı zaman oluyor, o biraz amatör gösterebiliyor çünkü. Klip çekmek, fotoğraf çekmek işimizin bir parçası, rahat olmak gerekiyor. Onun rahatlığını yaşadığınız zaman doğal bir şekilde insanlara geçiyor. Ümraniye’de çekildi klip, biraz üşüdük, çok soğuktu. Kullanılmayan boş bir alan olduğu için üşüdük zaten. Dedik bir daha Ocak ayında klip çekmek yok, Eylül, Ekim’de ne çekeceksek çekelim, Ocak’ta yayınlarız dedik. Çok soğuktu. Dansçı kızlar çok fena oldular ama onlar çekiyorlardı, gidiyorlardı. Biz sabahın 7’sinden gecenin körüne kalan bizdik. Ceket değil paltolar bile kurtarmıyordu” dedi.
 
“İŞİMİZİN DE EN GÜZEL VE EN ZOR TARAFLARINDAN BİRİ…”
 “İnsanlar bir şeyden umutlarını kestikleri zaman, hayallerini bıraktıkları zaman bence yaşlanmaya başlıyorlar” diyen Özgün, “Bizim işimizin de en güzel ve en zor taraflarından biri de bu, sürekli biz acaba, şimdi ne olacak diye düşünüyoruz. Hem bir umut var, hem de her sene iki üç kez baştan yenilenip, tekrar savaşmaya başlıyorsunuz var olmak adına çünkü o kadar fazla iş çıkıyor ki, bir sene şarkı yapmasanız, bir sene sonra kendinizi hatırlatmanız için çok uğraşmanız gerekiyor. Bu da bizi hem dinç tutuyor hem de çok keyifli gerçekten” ifadelerini kullandı.
 
“EŞİME, ÇOCUĞUMA OLAN AŞKIM İLK GÜNKÜ ATEŞİ İLE DEVAM EDİYOR”
Özgün, ‘aşk’ konusundaki düşüncelerini ise, “Hayattaki her şeyi aşkla, sevgiyle yapmak çok önemli. Aşk demek tutku demek çünkü. Onun peşinden koşmak, onu elde etmeye çalışmak… Aşık olduk bittik değildir, aşk her gündür. Aşk böyle bir şey bence. Dolayısıyla tabi hayatın her köşesinde olması gereken bir şey. İnsanın eşine, evladına, hayata olan aşkının bitmemesi gerekiyor. Hele bizim mesleğimizde, sanatla uğraşılan herhangi bir meslekte bu aşkı hissetmeyen insanların yapması imkansız diye düşünüyorum. Benim için de öyle. Eşime, çocuğuma, işime olan aşkım aynen ilk günkü ateşi ile devam ediyor” diyerek duygularını dile getirdi.
 
“İNSANINDAN DENİZİNE KUMUNA KADAR ÇANAKKALE’Yİ ÇOK SEVERİM”
Çanakkale’ye çok geldiğini söyleyen Özgün, ”Bizim genellikle yol güzergâhımız Ayvalık tarafına giderken. İstanbul’dan çıktığınızda çok keyifli bir yolu vardır. Feribottan karşıya geçeriz. Konser için de, gezmek için de gelmişliğim vardır. Şehitlerimizi görmeye gelmişliğim de var. Tatile de geldim. İnsanından denizine kumuna kadar Çanakkale’yi çok severim” dedi.
 
“BİRLİKTE ŞARKILAR SÖYLEYEBİLİYORSAK HER ŞEY YOLUNDA DEMEKTİR”
“Müzik ve sanat bizi hayata bağlayan çok önemli şeylerdir” diyen Özgün, “Sadece eğlenmek adına yapılan şeyler değildir. İnsanların rahatlaması, bazı önemli günlerde bir araya gelmesidir. Milyonlarca insanın bütün dileklerine, dualarına tercüman olabilir. Dolayısıyla bizler birlikteysek, birlikte şarkılar söyleyebiliyorsak her şey yolunda demektir. Umarım şarkılarımız hiç susmaz, hep söyleriz” şeklinde düşüncelerini ifade etti.
 
“1HAZIR ŞARKILARIMIZ VAR, KAYIT AŞAMASINA KALDI”
Özgün 2020 yılı içerisindeki çalışmaları hakkında ise şu detayları verdi: “Bu şarkının gidişatı çok önemli, şarkılarım tuttuğu zaman uzun soluklu oluyor. Hazır şarkılarımız var, kayıt aşamasına kaldı. Bu şarkının gidişatına göre, radyolardaki durumuna, inşaların şarkıyı tüketimine göre yeni şarkıları sunacağız.”
 
Gülçin AKIN