Jabbar, yoğun bir çalışma tempolarının olduğunu söyleyerek, “Festival için Bulgaristan’a gittik, onun yorgunluğunu attık yeni haftaların getirdikleri ile uğraşacağız. Yeni projeler, kayıtlar var. Onlara yön vermeye çalışıyoruz. Bizim prodüksiyon sürecimiz hiç bitmiyor. Performanslarımız devam ediyor. Müzikle insanlarla buluşmaktan çok keyif alıyoruz “ diye anlattı.
 
“İYİ BİR EKİPLE İYİ BİR SOUND YAPISIYLA SUNULMASI EN BÜYÜK DEĞER”
Jabbar, müzik ile ilgili düşüncelerini anlatarak, “Kafasındaki melodileri, sözleri müzikal olarak aktarmaya çalışan birisi olarak kendimi tanımlamak isterim. Küçük hikâyeler yaratmak ve bunu müzik yoluyla insanlarla buluşturmak hep tatlı bir mücadele oldu benim için. Bunun için çok çalışıyorum. Hiçbir şey çalışmadan yerini bulmuyor. Ses de bir enstrüman. Uzun sürenin getirdiği bir performans yoğunluğunun finalinde oluşabilen bir kullanım. Ses Allah vergisi başka bir şey ama üzerine harcadığınız mesai ve yan yana koyduğunuz ögeler aslında neyin ne olduğunu daha doğru gösterebiliyor bence. Prodüksiyon da bunun önemli bir parçası. Sound yapısına uygunluk ve bunun doğru aktarımı yetmiyor tek başına. İyi bir ekiple iyi bir sound yapısıyla sunulması en büyük değer. Ses tabi ki çok önemli ama gitar da, bas da, davul da çok önemli. Bize ulaştıran diğer sound yapıları, diğer teknik analizleri ile uğraşan arkadaşlarımız da önemli mesafeler harcıyorlar.  Yani bu işin bütün unsurları o kadar yekpare ki birbirinden ayırt edemiyorsunuz aslında mutfak tarafında. Ama insanlara dokunduğu tarafı bazen sesiniz oluyor bazen melodi oluyor bazen bir davul ritmi oluyor” diye açıkladı. 
 
“MESELA ‘GEL DESEM’ KLİBİNDEKİ HİKÂYE BENİM HİKAYEM”
Zaman içerisinde oturmuş bir sesi olduğunu söyleyen Jabbar, “Uzun süredir müzikal performans yapmaya devam ediyorum ve spor hayatımın çok önemli bir yerinde benim için. Bir şey elinizdeyse onun sahibiyken muhafaza etme hikâyesi aslında. Spor yapmaya devam ediyorum. Mesela ‘Gel Desem’ klibindeki hikâye benim hikâyem. Bisiklet ve yelken hayatımın merkezinde duruyor. Bu da bir şekilde doğaya daha yakın olmak, daha sağlıklı kalmaya çalışmak, kendine daha iyi bakmayı da getiriyor benim için. O yüzden ses tamam ve güzel bir şeyse ve karşı tarafa dokunuyorsa, yapmanız gereken şeyleri yapmanız lazım onu korumak için” ifadelerini kullandı.
 
“ESASINDA BİR HAYATIN AYNASI OLUYOR”
“Hikâyenin tutarlı olmasına dikkat ediyorum” diyen Jabbar, “Kocaman bir ekip var. Bu işin prodüksiyonu, iletimi, videolaştırılması da kocaman ekiplerin işi ve ekipler o videolarda olan şeyler esasında bir hayatın aynası oluyor. Kendi hikâyemizi de anlatmaya çalışıyoruz. Dediğim gibi tutarlı bir yürüyüş olmasına elimizden geldiğince dikkat etmeye çalışıyoruz” diye anlattı.
 
“HİKAYE YARATMAK BİZİM İÇİN BÜYÜK GURUR KAYNAĞI”
Jabbar, gençlerin müzik anlayışı ile ilgili olarak, “Yapılan müzik çocuklar üzerinde net reaksiyon alıyor. İyiyse hemen reaksiyon alabiliyorsunuz ve değilse dinlemek istemiyorsa dürüstlüğünü ortaya koyuyor. Çocuklar bu konuda daha bir gerçekçi yapıya sahip. Bizler büyüdükçe sözlere takılıyoruz, farklı elementlerin içinde kaybolabiliyoruz. Büyük resmi göremeyebiliyoruz. Çocukken dinlediğimiz müzik bizim geleceğimizi etkisi altına alıyor aslında. Bazı eserler var Barış Manço Dönence gibi mesela hiç çıkmayacaktır aklınızda. İşte o hikaye çocukların da dahil oldukları hikaye yaratmak bizim için büyük gurur kaynağı çünkü o yaşlardaki dinleyicilerden kabul görmek aslında spektrumunuzun ne kadar geniş olduğunuzu gösteriyor. Bu da çok keyif verici” dedi.
 
Gülçin AKIN