5 Aralık Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilmesinin 85. Yıldönümü nedeniyle Çanakkale’de çelenk sunumu gerçekleştirildi. Cumhuriyet Meydanı’nda saat 12.30’da başlayan törende; sivil toplum kuruluşları ve dernekler tarafından Atatürk anıtına çelenk bırakıldı.
Çanakkale Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Ezgi Deniz Çalışal törende yaptığı konuşmada, “Ne yazıktır ki, 1935 yılı itibari ile kadına seçme ve seçilme hakkı tanıyan ikinci ülke iken bugün geldiğimiz noktada biz kadınlar olarak en temel hakkımız olan yaşama hakkımıza sahip çıkmaya çalışmaktayız. Karar alma mekanizmalarında kadının eşit temsille yer alması gerektiğini savunan ve mücadele eden kadınlar olarak bizler bugün kendi hayatları ile ilgili karar aldıklarında bunu canlarıyla ödediklerini görmenin derin üzüntüsü içindeyiz” dedi.
 
5 Aralık Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilmesinin 85. Yıldönümü için Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleşen törende; Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği (ELDER), Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD), Cumhuriyet Kadınları, Türk Kadınlar Birliği, Çanakkale SMMMO Kadın Hakları Komisyonu, Türk Anneler Derneği, Çanakkale Baro Başkanlığı, CHP Kadın Kolları, Kent Konseyi Kadın Meclisi, Boreas Kadın ve Sanat Derneği ve pek çok sayıda sivil toplum kuruluşu yer aldı. Çelenk Sunumu ile başlayan törende saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu. Ardından Çanakkale Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Ezgi Deniz Çalışal, Çanakkale Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Uluşal günün anlam ve önemine ilişkin konuşmalar gerçekleştirdi. Türk Kadınlar Birliği Derneği Çanakkale Şube Başkanı Meral Güler Ulucan ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne üye Emine Sakarya, Büşra Nurşen Bozkurt ve Simge Sevimci’nin oratoryo sunumunda bulundu.
 
Çanakkale Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Ezgi Deniz Çalışal, “Bugün; yeni kurulan bir devletin ilerlemesi ve gelişmesi için, kadın ve erkek eşitliğinin sağlandığı kadınların hukuki, siyasi ve sosyal yaşamda erkeklerle eşit seviyede yer aldığı bir toplum düzeninin elzem olduğu düşüncesindeki, Ulu Önder Atatürk'ün öncülüğünde Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 85. Yıl dönümünü kutluyoruz. Ülkemizde kadınlara seçme ve seçilme hakkı 3 Nisan 1930 tarihinde belediyelerde, 26 Ekim 1933'te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, 5 Aralık 1934 tarihinde ise milletvekili genel seçimlerinde tanınmıştır. Atatürk kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin akabinde; ‘Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır’ diyerek, Birleşmiş Milletlerin yirmi yıl sonra kabul ettiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 1 ve 2'nci maddelerinde ifade edilen ilkeleri çok daha önce dile getirmiştir. Türkiye'de kadınlara milletvekili olma hakkının tanınmasının ardından yapılan seçimde, Meclis'te 18 kadın milletvekili ile kadınlar yüzde 4.6 oranında temsil edilmiş ve bu temsil oranı ile ülkemiz o dönem dünyada ikinci sırada yer almışken, bugün 589 milletvekilinin sadece 102’si kadın olup yüzde %17,32 temsiliyet oranıyla dünya ülkeleri arasında ilk 100’de bile yer almamaktadır. Ne yazıktır ki, 1935 yılı itibari ile kadına seçme ve seçilme hakkı tanıyan ikinci ülke iken bugün geldiğimiz noktada biz kadınlar olarak en temel hakkımız olan yaşama hakkımıza sahip çıkmaya çalışmaktayız. Karar alma mekanizmalarında kadının eşit temsille yer alması gerektiğini savunan ve mücadele eden kadınlar olarak bizler bugün kendi hayatları ile ilgili karar aldıklarında bunu canlarıyla ödediklerini görmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Atatürk'ünde dediği gibi ‘Bir toplum cinsinden yalnız birinin yeni gerekleri edinmesiyle yetinirse o toplum yarıdan fazla kuvvetsizlik içinde kalır. Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir’ diyerek hem toplumdaki cinsiyet eşitsizliğine değinmiş hem de kadına karşı gösterilen ilgisizliği bir başarısızlık nedeni olarak ortaya koymuştur. Nüfusun yarısını oluşturan kadınların karar alma süreçlerine daha aktif katılımının sağlanması, siyasette eşit oranda temsil edilmesi ise her şeyden önce bir demokrasi meselesidir. Anayasa’da, siyasi partiler ve seçim yasalarında, parti tüzüklerinde, seçilme hakkımızı yaşama geçirmek üzere gerekli değişikliklerin gecikmeksizin yapılması, seçilen kadınların da gerçekten kadının yanında ve kadın sorunlarını yine kadın gözüyle, kadın diliyle çözüm üretmesi gerekmektedir. Kadına Seçme ve Seçilme Hakkı verilmesinin 85. yıldönümü sebebiyle, bugün ve her zaman hayatın her alanında söz, yetki, karar ve politika üretim mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanıncaya kadar bu taleplerimizin takipçisi olacağımızı saygıyla bilgilerinize sunarız” dedi.
 
“HİÇBİR MİLLETİN KADINI, BEN ANADOLU KADININDAN DAHA FAZLA ÇALIŞTIM DİYEMEZ”
Çanakkale Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Uluşal ise; ”Bizler, bu kentin birer kadını olarak, temsilcisi olduğumuz ve üzerinde yaşadığımız ülkemizde sorumluluklarımızın ne olduğunu biliyoruz. Bu ülkenin kadınlarının geçmişten günümüze taşıdıkları gücü, gösterdikleri mücadeleyi bilmekte, anlamakta onu günümüzde yinelemekte yarar var diyoruz ve destansı İstiklal Savaşımızın bayrağını taşıyan, o ateşten yolda hürriyet ve eşitlik diye yürüyen, Anadolu Kadınının destansı mücadelesinden bugüne gelmek istiyorum. Kocası cephede, kendisi henüz 20 yaşında bir gelinken, kardeşini henüz şehit vermişken, 3 aylık bebeğini geride bırakıp Aziziye Tabyasını savunmaya koşan Nene Hatun; Halkı işgallere karşı durmaya davet eden etkileyici konuşmasıyla bizzat Anadolu'ya çıkan Halide Edip, Halide Onbaşı; Ömrü cephelerde savaşan babasının yanında geçen henüz 12 yaşında onbaşı rütbesi alan Nezahat Onbaşı; Kar yağarken cepheye götürdüğü top mermileri ıslanmasın diye üzerindeki paltosunu örten, bebeğinin üzerine uzanarak soğuktan şehit olan Şerife Bacı… İşte o kadınlar diyor ki: Türk Milletinin, kadınlı erkekli savaşlarda can vermeyi asla düşünmeyeceğini, eğer silah ve cephanemizin bulunmadığına ümit bağlanıyorsa; düşmanları tırnaklarımızla boğacağımızı ve gerekirse toprağın üstünde şerefsizce yaşamaktansa toprağın altında kahramanca yatmayı tercih edeceğimizi bildiririz” diye konuştu.
 
Sözlerine devam eden Uluşal, “Atatürk; ‘Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu Kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar himmet gösterdim diyemez’ demek suretiyle kadınlarımızın değerini ifade etmiş ve onları kadın devrimi ile diğer pek çok ülkedeki hem cinslerine göre ileri bir konuma getirerek, hak ettikleri şekilde onurlandırmıştır. Ve o kadınlar, Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte seçme ve seçilme haklarının bilincinde, bir dizi haklarının kazanımlarını gerçekleştirmiş kadınlardır. Bugün bu büyüklerimizi de saygı ile anıyoruz Demokrasinin temelinde kadın erkek eşitliği vardır. Siyasette kadın temsil oranının az olduğu bilinciyle, kadının siyasete etkin katılımına dönük politikaları bilmek, kuşkusuz büyük önem taşıyor. Hepimiz, ülkemize ve kentimize karşı sorumluluklarımızın neler olduğunu bir kez daha hatırlamalıyız. 180 bin nüfuslu kentimizde, yarı nüfusu kadın olan ülkemizde, kadınlar karar alma mekanizmalarında yeteri kadar temsil edilemiyor. Bu bağlamla; kadın derneklerinin ve STK'ların yürüttükleri eğitici ve etkin faaliyetler de sosyal alanda büyük bir önem arz etmektedir. Kendilerini bu anlamda Çanakkale Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak yürekten destekliyoruz. Geçmişimizi iyi bilerek, ileriye bakmalıyız. Kadınlarımıza, kazanılmış haklarını geliştirmede başarılar diliyoruz.” ifadelerini kullandı.
 
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne üye Emine Sakarya, Büşra Nurşen Bozkurt ve Simge Sevimci’nin oratoryo sunumunun ardından tören sona erdi.
 
Sevi Gözay UĞURLU