Gelibolu Belediye Meclisi geçtiğimiz günlerde olağanüstü toplanarak, mülkiyeti Maliye Hazinesi adına kayıtlı Alaeddin Mahallesi Pafta: 8, Ada: 512, Parsel: 21’de bulunan 22 bin 210 metrekarelik taşınmazın ‘Kapalı Pazaryeri’ yapılmak üzere satın alınması ve tapu devir işlemleri için yetkiyi belediyeye verdi. 3 milyon 572 bin 478,50 TL bedelli alan için belediye meclisinde alınan karar ardından Belediye Başkanı Mustafa Özacar, taşınmazla ilgili tapuyu Tapu Kadastro Müdürlüğü’nden teslim aldı.
 
“HEM MEKAN HEM DE İÇERİK AÇISINDAN HATALI”
Kendisi de Gelibolulu olan deneyimli siyasetçi Yusuf Acar, belediye tarafından yapılacak Kapalı Pazar Yeri projesini hatalı bulduğunu bildirdi. Acar, konuyla ilgili açıklamasında; “Yıllık tüm geliri 40 milyon TL’ler civarında olan bir belediyenin 5-10 milyon TL’lik yatırımları her türlü açıdan yeterince pişirilmeden, konuya dahil olan ve etkilenen tüm taraflar sürece katılmadan, sadece bir kişinin, üç kişinin ya da 10 kişinin aklıyla oluşturulmaz. Siyasi açıdan bile bu ölçüde yatırımların kamuoyunun genel rızasına dayandırılması açısından anketlerle, uzman toplantılarıyla ve geniş katılımlı forumlarla oluşturulması gerekir. Çünkü bu tür yatırımların geri dönüşü yoktur ve idari, mali, siyasi hata oluşması durumunda telafisi çok zordur. Gelibolu Belediye Meclisimiz eski saymanlık alanını satın alıp görselde görünene benzeyen bir kapalı pazaryeri için karar almış. Hayırlı olsun. Ancak bir yurttaş olarak bu projeyi hem mekan hem de içerik açısından hatalı buluyorum. Bu konuda sabaha kadar konuşabilirim ancak uzatmadan neden hatalı bulduğumu sıralayacağım; Şehir Planlama açısından varsa bir ulaşım planına, kentsel gelişim yönüne, kentin ekonomik merkezlerine ve belki de en önemlisi kalkınma vizyonuna dayanmayan idari kararlar hata riskine en açık kararlardır. Kapalı Pazaryeri yapılmak isteyen alanın üç tarafı şehir mezarlığı, küçük sanayi sitesi ve ağır sanayi/depolama alanları ile çevrili olup sadece çok küçük bir cepheden konut alanıyla temas etmektedir. Pazaryeri Gelibolu’nun yerleşim yoğunluğu en düşük ve en uç bölgesinde planlanmaktadır. Pazaryerinden yararlanılacak çoğunluğun tamamına uzak bir bölgede olduğu için ekstra trafik yoğunluğu ve vatandaşlar için ek ulaşım masrafı yaratacaktır. Bu tür yatırımların ana fonksiyonlarının yanında yatırımın bizatihi kendisinin bulunduğu bölgede sosyal, ekonomik ya da kültürel bir gelişmeyi tetiklemesi, kentin gelişim çizgisinde planlanan bir fayda getirmesi beklenir. Bölge itibariyle böyle bir durumun imkanı neredeyse imkansızdır. Anılan bölgeye yapılacak bir pazaryeri kentin ekonomik merkezi ile bağını koparacak ve zaten zor durumda olan yerel esnafa bir darbe daha vurarak son yıllarda çarşının iyice bozulan ve tekelleşen sahiplik oranını daha da bozacaktır. Kapalı Pazaryerleri kentlerin kendi dokularına uygun özgün projeler yerine her kentin başka bir kentten taklit ettiği projeler olarak birbirinin aynısı çelik yığınlarına dönüşmüştür. Haftanın belli günlerinde çok az bir zaman diliminde kullanılan bu tür projeler yerine ek fonksiyonlarla yatırım bedelinin karşılığını hak edecek özgün örnekler vardır, bulunabilir. Gelibolu gibi Turizm ile kalkınmayı hedeflemiş (en azından ben öyle sanıyorum) bir kentin önemli renklerinden biri olan Salı Pazarı’nı ülkenin sıradan bir kentiyle eşitleyen ve aynılaştıran bir proje üzerinde daha fazla düşünmek gerekir. Pazarcı esnafından belki de uzun dönemli kirayı peşin alarak hatta kira(işgaliye) bedelini artırarak gerçekleştirilmesi görece kolay bir proje, alternatifinin ne olduğu bilinmediği sürece yeni yapılan her şeyde olduğu gibi kısa vadede halkta bir memnuniyet yaratabilir ancak uzun dönemde Eceabat yolundaki Anadolu Lisesi binası gibi verimsiz bir yatırıma dönüşme riskini içinde barındırmaktadır. Bu ülkenin hazinesine ait bir araziye bu ülkenin bir belediyesinin 3,5-4 milyon para ödemesi konusuna hiç girmiyor ve takdiri her türlü siyasi görüşten hemşerime bırakıyorum. Bu konuda daha bir çok cümle kurulabilir ancak bu cümleleri kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve tüm yurttaşların kurması gerekir. Ben sadece tarihe not düşüyor ve henüz başlanmamış bir proje üstünde bir kez daha düşünülmesi gerektiğinin altını çiziyorum.”
Ersan KÜÇÜKKURU