Öncellikle kendinden bahseden Ardem, “Küçük yaşlardan beri müzikle iç içeyim. Çok uzun yıllardır uğraşıyorum ve severek yapıyorum bu işi. İş olarak demek de doğru değil. Bunu yaşam tarzı olarak kabul ettiğim için hayatımın içinde ve bundan çok memnunum. Bakıldığı vakit sektöre ciddi anlamda girişimiz 2012 yılında oldu. Müslüm Gürses ile düetimiz oldu. Rahmetli Müslüm Baba ile yapmış olduğumuz düet ilgi çekmişti. Artık bir kalıba oturdu ‘Vazgeçmek Kolay Mı’ şarkısı, belli bir kitlesi, dinleyicisi var. Onlarla ilgili gelen tepkilerden çok memnunum. Akabinde çıkan ‘Lacivert Yalnızlık’, ‘Haberin Yok’ ve en son çıkardığımızda ‘Güle Güle’. Bakıldığı zaman tarz ve içerik olarak ilk yapılan projelerde pop rock ağırlıklı olarak sound, burada biraz daha popüler bir sounda geçiş gibi algılanabilir. Ama tarzdan ve kaliteden asla ödün vermeden yapılmış bir iş. Bakıldığında hep şunu söylüyorum; günümüz koşullarında müzikle ilgilenmek maalesef dijital bir medya organı hale geldi. O eski özgünlüğünü kaybetmek üzere. Biz de bunu yaşatmaya çalışıyoruz. Olabildiğince daha kaliteli işler, birbirine benzer işlerin dışında daha farklı işler üzerinde yürümeyi tercih ediyorum” diye anlattı.
 
“SANATÇI OLMAK KOLAY BİR ŞEY DEĞİL”
“Özgüven önemli ama bir şeyi doğru yapmak vardır, içinize sinmesi lazım. Üzülerek söylüyorum. Günümüzde herkes artık sanatçıyım diye ortaya çıkıyor” diyen Ardem, “Sanatçı olmak kolay bir şey değil. Çok basit bir örnek vereyim; Barış Manço’yu, Müslüm Gürses’i, Cem Karaca’yı halen daha anıyoruz. Çünkü bizlere eserler bıraktılar. Ama eseri icra etmek de ayrı bir sanat. Günümüz koşullarında şöyle adlandırıyoruz bu durumu; büyük dijital platformlar var ve her gün yaklaşık 10-12 tane şarkıcı, yeni şarkı çıkarmaya çalışıyor. Onların da bir mücadelesi var bu sektör içerisinde. Müzikal olarak belli kalıpların dışına çıkamadıkları ya da belli alternatiflere sahip olamadıkları için hep aynı kalıp şarkıların izlediğini görüyorsunuz. Hep belli bir kayıt temasında ya da belli bir akor temasında yürüdüğünü görüyorsunuz. Ama şimdi durum böyle değil. Neden böyle değil? Eğer hep aynı giderse farklılığı ortaya çıkarabilecek bir iş yok. Yani işin sanatsal bir değere sokabilecek bir değer yok. Bu değer olmadığı zaman da insanlar otomatik olarak şunları söylüyorlar; acaba bugün ne çıkacak? O eski dönemdeki yokluk kavramı, işini kaliteli yapan birçok sanatçının gün yüzüne çıkmasını sağlamıştı. Fakat şu anda bu yok. Bu yüzden çok büyük bir mücadele var” ifadelerini kullandı.
 
“MÜZİKLE İLGİLİ KONUŞUYORSAK BİR SANATTAN BAHSETMEK LAZIM”
Ardem, “Bu sürecin geçeceğini pek düşünmüyorum. Artık sistem rayını oturmuş bir sistem. İnsanlar birbirleri ile rekabet etmek zorundalar. Ama bu sektör sanat sektörü, ticaret sektör değil. Müzikle ilgili konuşuyorsak bir sanattan bahsetmek lazım. Ama burada en büyük handikap şu, gerçekten iyi müzisyenlerin, bestecilerin, söz yazanların veya aranjörlerin önüne geçilmesi. Önüne geçildiği için sanatta ilerleme kaydedemiyoruz. Bu popülerite denen kavram da bu zaten. Benim yaptığım işler her zaman idealist, amacını koruyan işler. Halkın takdiridir. Zaten severek yapmak başında kalıyor bu işin. Biz severek yapalım işimizi, halk takdir etsin” şeklinde konuştu.
 
“BİZE GÖRE BU ŞARKININ BİR RENGİ VAR”
‘Lacivert Yalnızlık’ şarkısı ile ilgili olarak da düşüncelerini anlatan Ardem, “Aslında yalnızlığın rengi olmaz derler ama bize göre bu şarkının bir rengi vardı. Bu da şarkının teması ile ilgili bir durumdu. Biz onu hissettik ve bu şarkıya bu ismi koyduk. Şarkıdaki hem Türk Sanat Müziği makamı ve popüler müziğin karması olduğu için bu iş çıkan sounda çıkan rengi lacivert uygun gördük. ‘Vazgeçmek Kolay Mı’, ‘Lacivert Yalnızlık’, ‘Haberin Yok’ aynı albümün içerisinde yer alıyor. 11 şarkının içerisinde ilk üç şarkı. O nedenle hep şunu söylüyorum; bence bir melodi kavramı, söz kavramı, aranje kavramı bir bütündür ama ayrıldığı nokta beste kalitesi. Ben şarkıyı bir bütün olarak düşünürüm ben. Yazılan melodinin sözlerin üzerindeki baskısına çok inanırım. Şarkının üzerine sonradan yazılmış sözlere çok inanmam. ‘Lacivert Yalnızlık’ da böyle bir şarkı. Bütün içerisinde çıkan bir şarkı.
Gerçekten bir şarkı ya da albüm yaparsınız ama arasından iki tanesini sıyırmak zorundasınızdır. Dinleyen de ‘Bu şarkıda ne var’ diye düşünür. İşte o şarkılar özel şarkılardır” dedi.
 
“OCAK AYINDA ÇOK İDDİALI BİR İSİM GELECEK”
Diğer projelerinden de bahseden Ardem, “Ben genellikle vaktimi stüdyoda geçiriyorum. Yeni çıkaracağımız projeler de var. Prodüktörlüğünü üstlendiğim şarkılar da var. Ocak ayı gibi çok iddialı bir isim gelecek, yeni bir isim. Romantik bir şarkı, orta karar bir şarkı, tarz bir şarkı. Günümüzde popüler soundunda elektronik rap ve bir takım çağdaş sanatların bir arada olduğu noktadayız. Herkes o kültüre yakın bir altyapı sergilemeye çalışıyor ki aynı noktayı yakalayalım diye. Bizim yaptığımız şarkılarda hep farklı bir endeks üzerine kurulur şarkı. ‘Güle Güle’ şarkısında, şarkı yürürken bile hep peşinden bir şey sürükleyecek etkisi bırakıyor. Gelecek olan projelerde de bu devam edecek. Ocak ayında çıkacak arkadaşımızın şarkısı özel, onun dışında benim çıkartacağım yurtdışına özel enstrümantal bir proje var. Tüm kompozisyonlarını ve prodüksiyonunu bitirdiğim bir iş. 9 parçalık çıkacak bir iş. Onu da Ocak ayında yayınlayacağız. Bizim akustik bir şarkımız gelecek. Yeni bir şarkı. Nu da paylaşacağız. Birçok alternatif işimiz var. Biz projelerimize devam edeceğiz, halkımıza en iyi, en güzel, hissettiğimiz şarkıları yansıtmaya çalışacağız” diye anlattı.
 
Gülçin AKIN