Ak Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, ‘İç Hatlar’ programında Ersin Çelik’in sorularını yanıtladı. Ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Turan, daha önce kayyım atamaları sonrası açıklamalarıyla tepki gösterdiği Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’ın geçtiğimiz günlerdeki KHK eleştirilerini değerlendirdi.
 
Turan, Arınç’ın söylemlerinin sonrasında Yüksek İstişare Kurulu toplantısına katılmasıyla alakalı “Ben olsam o açıklamalardan sonra o toplantıya gidemezdim” dedi. Program sunucusu Çelik’in ‘Bu durumda istifa etmiş olurdunuz’ demesi üzerine ise Turan; “Net istifa ederdim” açıklamasında bulundu.
 
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç ile Kayyım tartışmalarında aralarında yaşanan polemiğin hatırlaması ve Arınç’ın geçtiğimiz günlerde Yaptığı KHK eleştirileri ilgili sorulan Bülent Turan, “Mesele asında Bülent Arınç, Bülent Turan meselesi değil. Bülent beyin siyasi hayatı, hatıraları çok kıymetli. Yıllarca bu ülkede değişik alanlarda görevler yaptı, siyasal hareketlerde yöneticilik yaptı. İsterdim ki; bu dönemde, yaşında önemli oranda kemale erdiği bu dönemde hatıralarını koruyarak, kollayarak yoluna devam etsin. Fakat görüyorum ki, polemik diye ifade edilen bir önceki kayyım tartışmasına olsun, şimdiki KHK tartışmasında olsun Sayın Arınç, partimizin genel politikaları dışında davranan, ifadelerini kullanırken ‘etrafım, arkadaşlarım, liderim, kardeşlerimi darılır mı, darılmaz mı’ diye bakmayan ‘KHK’lılar iyidir, onların gönlünü alalım özür dileyelim’, ‘Ahmet Türk iyidir, özür dileyelim gönlünü alalım’ derken Bülent Turan’a veya diğer arkadaşlarımıza ‘boyu küçük’ diyen, kızan, bağıran, hareket eden, yani tırnak içerisinde muhalif arkadaşlara çok mülayim ama kendi arkadaşlarına çok sert davranan bir yapı içerisine büründü. Burada ben Bülent Arınç-Bülent Turan bu kavgayı doğru bulmuyorum açıkçası. Çünkü mesele Arınç-Turan kavgası değil. Ben bu partinin grup başkanvekiliyim, kendi partimizin politikalarını en radikal halde savunmak benim görevim. Benim bakanım, benim Cumhurbaşkanımın talimatıyla, oluruyla kayyım atamışsa buna sahip çıkmak durumundayım en. Kurullarda bunu tartışırız, varsa endişemiz bunu paylaşırız. Ama ekrana çıkıp da kayyımla ilgili çok farklı bir şey söylerseniz , ben de buna cevap veririm. Bu cevaptan sonra da bir grup başkanvekiline o üslupla cevap verilmez. O üslubu aslında Sayın Arınç’ın müktesebatı yalanlıyor. Yani şunu demek istiyorum; eski edebi adabı, bilgisi, tecrübesi, yaşı şu son dönemdeki Arınç’ı bence yalanlıyor. Yakışmadığını düşünüyorum, üzülüyorum. Keşke böyle olmasaydı diye düşünüyorum. Keşke eski yıllarda, 30 yıl önce milli görüşlü yıllarda kasetleri dinlenen,  konferanslarda alkışlar alan Arınç’ın duruşu devam etseydi.  O zaman kendi ekibine karşı müşfikti, karşıya karşı belki de bu konularda çok daha sertti. Ama şimdi çok farklı bir süreç değerlendiriyor. Ümit ediyorum normalleşir süreç. Ben şunu doğru bulmuyorum; partimizin değişik kurullarında görev alan insanların kavga etmesini doğru bulmuyorum. Ama bir daha diyorum; bu partinin ortak aklını, politikasını savunmak benim görevim. KHK’da da kayyımda da durduğumuz yer partimizin durduğu yerdir. Ne Arınç’ın karşısındayım ne yanındayım. Ama şunu söyleyeceğim; kim olursa olsun, babamın oğlu olsa bu partiye yanlış yapan, Erdoğan’a yanlış yapan, ülkenin genel menfaatine yanlış yaptığına inandığım kim varsa dur diyeceğim. O gün söylemim neyse bugün aynı yerdeyim. Kayyım meselesinde Terörle iltisak iddiasından dolayı atamalar yapılmıştır, doğru yapılmıştır. KHK meselesinde ‘Facia’ ifadesi kendi başlı başına bir facia yaklaşımıdır, doğru değildir.  120 binden fazla KHK’lı ihraç var. Hatalı varsa bununla ilgili hem yargı, hem OHAL komisyonu gerekli adımlar atıyor, revizeler yapılıyor. Ama siz, toplantılarda bunları anlatma imkanınız varken, ekranda bunları itham ederce söylerseniz, bu doğru olmaz diye düşünüyorum” dedi.
 
“ŞAHSİ KANAAT TOPLANTILARDA İFADE EDİLİR TELEVİZYONLARDA DEĞİL”
Turan şöyle devam etti; “Şunu doğru bulmuyorum; ‘şahsi kanaatimdir’ diye bir yaklaşım olmaz. Şahsi kanaat, parti kurullarında görevi olmayanların olabilir.  Gider bir gazeteci olursunuz, eleştirir yazarsınız, seminer verip eleştirirsiniz. Ama ben grup başkanvekili olarak, siz Cumhurbaşkanının yüksek istişare kurul üyesi olarak şahsi kanaatinizi ekranda söylemezsiniz. Bunu söylersiniz baş başa; ‘Ey Sayın Cumhurbaşkanım KHK’nın şu yanlışları vardır’ dersiniz ve değerlendirirsiniz. ‘Danıştay pompacı olmuş’…  Kimse bu Danıştay ben inanmıyorum buna; bu kimse bunu gider OHAL komisyonunda ricada bulunursunuz belgesine, bilgisine bakarsınız. Varsa yanlış revize edilir ki; bir sürü insan var geri dönen. Ama bir kurul üyeliği varken, siyasi görevi varken, bir insanın ekranda şahsi kanaatini açıklamasını doğru bulmuyorum. Düşünebiliyor musunuz; şimdi bizim 5 grup başkan vekilimiz var, 300 vekilimiz var,  il başkanlarımız var, herkes şahsi kanaatini açıklasın o zaman.  Partinin kıymeti kalır mı o zaman.  Meclise kanun geliyor. Ben bu kanunların geçmesi için görevli insanım. Vekilleri motive etmekle görevli insanım. Bu grup başkan vekilliğim sürecinde, beğenmediğim kanun olduğunda televizyona çıkıp ‘benim şahsi kanaatim bu kanun doğru değildir, ama destek oluyorum’ böyle bir mantık olabilir mi? Şahsi kanaat toplantılarda ifade edilir televizyonlarda değil. Benim de kanunlara eleştirilerim var. Her kanunu biz dört dörtlük düşünmüyoruz ki. Ama bir kez daha söylüyorum, grup başkan vekilliğimi ben Meclis’te kullanırım Televizyonda da şahsi kanaatimi açıklarım. Bu doğru değil. Sayın Arınç’ın da kurul üyesi olarak kurullarda bunları söyleme hakkı var. Eleştirsin, farklı düşünsün. Zannediyor musunuz AK Parti tek tip insanlardan oluşuyor? Tabi ki farklı düşüneceğiz,  tartışacağız ama bunu kurulda yapacağız. Bırak kurul üyeliğini, gel televizyonda tartış. Bırak kurul üyeliğini gel gazetede yaz, seminerde konuş. Buna lafım yok. Ama siz KHK ile ilgili ‘fecidir’ derseniz, bu KHK’ya imza atan Erdoğan’a ‘feci’ demiş olursunuz. Bu doğru bir yaklaşım olmaz.”
 
“BİR ŞEHİDİN, BİR GAZİNİN EVİNDE BUNUN YANSIMASININ NASIL OLACAĞINI DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZ” 
Birisi siyasi adap; yani kurul üyelerinin sorumluluğu, yükümlülüğü bir de bu siyasal anlayışın toplumsal yansıması olarak olayın iki tarafı olduğunu ifade eden Turan şöyle konuştu; Arınç’ı bir tarafa koydum artık, daha genel konuşuyorum. KHK’ya, yani terörle, FETÖ ile mücadele etmekteki önemli bir araca ‘facia’ derseniz 250’den fazla şehidimize, 2 binden fazla gazimizin ailesine haksızlık yapmış olursunuz.  Ben KHK’ların tümü süper demem, diyemem bu haksızlık olur. Ama bununla ilgili eleştirel toplantılar yaparız. Yapıyoruz da zaten. Ama siz gazilerin, şehitlerin hatırasını üzen bir tavır içerisinde olursanız,  bu doğru olmaz. 251 tane şehit olan insanın şehit olurken ki facia yaklaşımını, facia şeklindeki atraksiyonlarını görmedik mi? Bunları unutacak mıyız? Ben bunu doğru bulmuyorum. Siyasal tartışma bir tarafa, psikolojik tartışma bir tarafa. Eğer ben KHK’ya laf atarken, bir şehidin evinde hüzün olacaksa bundan utanırım, üzülürüm. KHK doğru, yanlış bıraktım bir tarafa… Ama o KHK konuşmasından sonra bir gazi, bir şehidin evinde bir psikolojik üzüntü bir tahribat olacaksa, bundan hicap duyarım. O yüzden, ’KHK yanlış mı doğru mu? Arın öyle mi, Bülent Turan böyle mi?..’ bunları çok kıymetli bulmuyorum. Ama bir şehidin, bir gazinin evinde bunun yansımasının nasıl olacağını düşünmek zorundayız.” 
 
“NET, İSTİFA EDERDİM”
Yüksek İstişare Kurulunun açıklamasını da değerlendiren Turan “Çok netti. Ben o yazıyı okurken; Sayın Arınç’ın da bizlerin de ders alacağı ifadeler vardı. Sayın Erdoğan’la yani kurul başkanınla, FETÖ ile mücadelesindeki kararlılığıyla bir daha gurur duyduk. O yüzden çok kıymetli bir açıklamaydı. Ama keşke o tartışmalardan sonra bu toplantı olmasaydı. Keşke tartışmalar olmadan o toplantıda bunlar konuşulsaydı, çok daha kıymetli olurdu” dedi.
 
Programın sunucusu Ersin Çelik tarafından Arınç’ın alması gereken mesaj sorulunca Turan; Haddime değil. Ama ben Arıç’ın yerinde olsam o toplantıya gidemezdim mesela, net. Ben olsam o açıklamalardan sonra o toplantıya gidemezdim” dedi.
 
Çelik’in ‘Bu durumda istifa etmiş olurdunuz’ demesi üzerine ise Turan; “Net istifa ederdim. Bunlar şahsi kanaatim. Madem şahsi kanaat açıklama hakkımız var. Şahsi kanaatimi söylüyorum; Arınç’ın yerinde ben olsaydım, o açıklamalardan sonra Sayın Erdoğan’ın esefle karşılamasından sonra o toplantıya gidemezdim” ifadelerini kullandı.
 
Çelik’in araya girip; ‘Yeni bir polemik çıkacak gibi Bülent bey’ demesi üzerine ise Turan, “Derdim polemik yapmak, yapmamak değil. Sordunuz, söylüyorum. Siyaset, makam her şey değil. Kendi duruşumuz hatıralarımız çok kıymetli. Benim esefle karşılandığım bir toplantıya ben gitmezdim” diye cevabını verdi.  
 
Ersan KÜÇÜKKURU