Ney, kaval ve zurna gibi müzik aletleri yapımının ustası olan Murat Memiş de, özellikle müzikseverlerin ilgisini çekti. Stantta müzik aletlerinin nasıl yapıldığına dair bilgiler de veren Memiş, yaklaşık 20 senedir bu sanatın içinde olduğunu belirtti.
 
Ney, kaval ve zurna gibi müzik aletleri yapan Kültür Bakanlığı Sanatçısı Murat Memiş, Çanakkale Altın Eller El Sanatları Festivali’nde en çok ilgi çeken sanatçılar arasında yer aldı. Çocukluğundan beri bu sanata ilgisi olduğunu söyleyen Usta Memiş, festival boyunca müziksever vatandaşlara el sanatının inceliklerini anlattı. Müziğe olan merakının ailesinden geldiğini anlatan Murat Memiş, dedesinin ve babasının müzikle uğraştığını, özellikle dedesinin zurna, tulum gibi üflemeli müzik aletlerini imal ettiğini söyledi. Kendisindeki bu merakı daha ileriye götürerek, alanında uzman hocalardan dersler altığını söyleyen Memiş, enstrümanlar arasından en çok kendisine çekenin zurna olduğunu belirtti.
 
“ZURNA YAPARAK BİR USTAYA GÖSTERDİM”
Zurna ile buluşmasının hikayesini anlatan Usta Murat Memiş, “Ben hiç zurna çalmadım ama büyüklerimiz ‘sen yaparsın, zurna da çalarsın’  dediler.  Bunun üzerine ben de Türkiye’ye mal olmuş, Manisa başta olmak üzere. Dünyaya zurnayı tanıtan Halil Çokyürekli hocamız bana bir zurna verdi ve o zurna bana yol göstermiş oldu. Halil hocamız ve diğer üstatlarımız ile öğrendiğim zurnanın yapımını da merak ettim.  Ben de bir zurna yaparak bir ustaya gösterdim. ‘Bunu kim yaptıysa ellerine sağlık, çok güzel olmuş’ deyince ben de zurna yapımına başladım. Yaklaşık 20 senedir nefes enstrümanı imalatını yapıyorum.  Zurnanın yanı sıra, ney, kaval, mey, balaban gibi yöresel olan nefesli enstrümanlar imalatını da yapıyorum” diye anlattı.  
 
“ÖNEMLİ OLAN AĞACIN SERTLİĞİ”
“Hatay İskenderun, Antakya’dan kesilen kamışlarımız var.  Her sese özel farklı neylerimizi de açıyoruz” diyerek mesleğinin detaylarından bahseden Memiş şunları söyledi: “Farklı malzemelerden ise Başpare dediğimiz,  üfleme kısmında bulunan materyalleri de abanoz ağacı, gül ağacından yapıyoruz.  Sesler daha net olsun diye başpareyi Osmanlı döneminde bulunmuş.  Atalarımız bu başpareleri manda boynuzundan yapmışlar.  Manda boynuzundan yapılan bu baş pareler, neyde seslerin daha gür, parlak ve güzel çıkmasını sağlıyor. Zurnalar ise erik, zeytin, dut gibi meyve veren ağaçlardan imalatını yapıyoruz.  Zurna ve diğer enstrümanlarda kullanılan ağaçlarda önemli olan, ağacın sertliği.”
 
“OKULUNU DA GÜZEL ALIRSA ENSTRÜMANI DAHA İYİ ÇALAR”
Gençlere yönelik tavsiyelerde de bulunan Memiş, çaldıkları, ilgilendikleri müzik enstrümanlarına dair eğitim almalarının önemli olduğunu söyledi. Memiş, “Gençlerde yapılan işlere çok ilgililer. Türkülerini, bu türkülere eşlik eden müzik aletlerini araştırıyor. Bizim standa da gelince ilgileri daha çok artıyor.  Zurna çok zor çalınan bir enstrüman, Özellikle müzik aletlerini öğrenirken usta çırak ilişkisi tabi ki olacak. Ama bunun yanı sıra okulunu bitirirse, okulunu da güzel alırsa enstrümanı daha iyi çalar.  O yüzden benim şimdiki gençlere naçizane tavsiyem, okulunu mutlaka okumaları lazım” ifadelerinde bulundu.
 
“ÇANAKKALE’NİN İLGİSİ BİZİ AYRICA MUTLU ETTİ”
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın el sanatçılarına sahip çıkmasının kendisini çok mutlu ettiğini ifade eden Memiş, “Hocalarımızın müracaatı ile Ankara Kültür Bakanlığına müracaat ettik. Bakanlıktan gelen uzmanlar yaptıkları incelemelerin ardından atölyemizi de yerinde gördükten sonra, yaptığımız imalatları izlediler.  Uzmanlar, yaptıkları değerlendirmelerin ardından bu işi iyi yaptığımıza kanaat getirerek bakanlık bünyesinde sanatçı kartını bize çıkardılar.  Sanat yolculuğumuz bu şekilde devam ediyor.  Çanakkale’de de festival olduğu söylenerek davet edildik.  Çanakkale’nin ilgisi ve alakası da bizi ayrıca mutlu etti” şeklinde konuştu.
 
 
Gizem Tuğçe BAYHAN