Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum itibari ile ayrıca takdir edilmesi gereken başka bir özelliği olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:" İçinde bulunduğumuz bölgede terör merkezi krizler çıkartılmasına engel olamayabiliriz. Ama bu krizlerin bizi yürüdüğümüz yoldan çıkartmamasını sağlamak bizim elimizdeydi ve biz bunu başardık. Göçmen krizinde dahi yaşadığımız tüm gerilime ve görüş farklılıklarına rağmen, Avrupa’yı, batı ülkelerini sorumsuzca sıkıntıya sokacak adımlar atmadık. Avrupa’yı biz koruduk ya. 3 milyon Suriyeli ve Iraklı mülteciyi ülkemizde barındırmak sureti ile Avrupa’yı biz koruduk ya. Avrupa verdiği sözleri şuana kadar tutmadı ve halen yerine getirmedi. Bakın bize bu yılsonuna kadar 3 milyar Euro, bu parayı bize vermeyecek, bizim bütçemize girmeyecek, Suriyeliler için, Iraklılar için harcanacak olan bu para ne yazık ki halen bize gelmiş değil. Vize meselesi, hani bitecekti Haziran başında. Halen yok. Ama bizden hemen kalkıp bununla ilgili yerine getirmemiz gereken edimleri yerimize getirmemizi istiyorlar. Bunlar eş zamanlı olacak. Sen görevini yapacaksın, biz de görevimizi yapacağız. Sen görevini yapmadan bizden bir geri kabul isteyemezsin. Bunları birlikte yapacağız ve bizler böyle dediğimiz için beyefendiler rahatsız oluyor. Kusura bakma karşınızda emir kulu bir ülke yok. Biz şuana kadar STK’larımızla beraber yaptığımız harcamaları söyleyeyim 20 milyar doları aşmış vaziyette. Sadece devlet bütçesinden 12 milyar dolara çıktı yaptığımız harcama. Biz bu adımları atacağız, siz verdiğiniz sözleri yerine getirmeyeceksiniz. İnsani sorumluluklarımıza gösterdiğimiz hassasiyeti, uluslararası hükümlülüklerimiz konusunda da sergiledik. Hatta şuan ayrı bir çalışma yapıyoruz. Bu kamplarda kalan mülteciler içerisinde şuan da ilgili bakanlıklarımız çalışmalarını yapıyorlar ve bunlar içerisinde çeşitli oradaki Suriyelilere, Iraklılara gerekirse vatandaşlık vereceğiz. Onları da vatandaşlarımızın arasına katacağız. Hiç çekinmiyoruz bu konuda. Bunları çadırlarda barındırmaktansa, bunları ilkel yaşam koşulları içerisinde yaşamaya mahkum etmektense bunlara vatandaşlık vereceğiz. Çünkü bunların arasında birçok akademisyen var, doktorlar, ebeler, hukukçular, mühendisler var. Bu insanları önce kendi ülkemize, kendi toplumumuza katalım ve kendileri kazanmaya başlasınlar. Gaziantep’te ve birçok yerde kaçak çalıştırılanlar var. Biz istiyoruz ki bunları da aramıza katalım, kaçak değil onlar da vatandaşımız olsunlar ve sigortalı olarak onlar da çalışmaya başlasınlar. Kendi yaşamlarını onlar kendileri devam ettirsinler. Bütün bunlarda böyle davranmakla ne insani, ne siyasi, ne de ekonomik olarak asla kaybetmediğimize, tam tersine ciddi bir kazanç sağladığımıza inanıyoruz."
 
Adalet mekanizmasının sıkıntısı 17-25 Aralık sürecini başlatmıştır
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de 3 milyon 340 bin kamu çalışanının olduğunu vurgulayarak, "Son soruşturmalarda bunlardan açığa alınmış olanların sayısı 62 bindir. Açığa alınanlardan bir kısmının yapılan soruşturmalar neticesinde şayet haklarındaki iddialar mesnetsiz görülürse vazifelerine geri dönebileceklerini de unutmamalıyız. Şimdi denilecek ki, ‘çeşitli kurumlarda açığa alınan personel oranı çok yüksektir.’ Nerede? Mesela adalet teşkilatında. Adalet sisteminin dış müdahalelerden sorumsuzların verdiği emirlerle hareket edenlerden kurtulup, kendi işine odaklanan personel tarafından yönetilmesi işleyişi yavaşlatmaz, tam tersine daha da hızlandırır. Şimdi yeni alımlarda yapılacak ve hiçbir açık söz konusu değil. Biliniz ki adalet mekanizmasının sıkıntısı 17-25 Aralık sürecini başlatmıştır. Orada birçok iş adamı, devlet kurumlarında çalışanlar bedel ödedi. Aynı durum emniyet teşkilatımız için de geçerlidir. Binlerce rütbeli personel açığa alınmasına, ihraç edilmesine rağmen güvenlik hizmetleri aksamak şöyle dursun daha da kaliteli hale gelmiştir. Çünkü yuvalandığı yerlerden biri de orasıydı. Adeta kuluçka yuvası gibi. Darbenin istihbaratının zamanında alınamaması, bu örgütün önce istihbarat teşkilatlarımızı çökertmekle işe başlamasından kaynaklanıyor. Biliyorsunuz sadece MİT yok. Aynı zamanda bir de emniyet istihbarat var, jandarma istihbarat var. Bu istihbarat örgütleri ilgili mercileri aslında hiç uyarmamış, uyarmadığı gibi düşmanlık yapmıştır. Diğer alanlara ilişkin istihbarat ağları büyük ölçüde yeniden kuruldu, kuruluyor. Türkiye şuanda bu ağı yeniden ele alıyor, yeniden kuracak. Onun için devletin yeniden yapılanması diyorum. Onun için silahlı kuvvetlerin yeniden yapılanması diyorum. Şimdi bazı siyasiler, ‘çok acele edildi’ diyebilir. Siz hazır değilseniz kardeşim ben ne yapayım. Biz bu darbe olayı olduktan sonra bu adımı atmadık ki. Biz zaten bunlara hazır bir hareketiz. Siyasetçi eğer bu tür hazırlıklarını yapamazsa, ülkenin geleceğine yönelik bu tür hazırlıkları yoksa o siyaset zayıftır. İşte şuanda bunlar maalesef yanlış adım attılar ve maalesef duvara çarptılar. İnşallah bu gidişi düzelteceğiz. Bence bu süreç Türkiye’nin devlet yapılanmasında bir revizyonu, aynı zamanda silahlı kuvvetlerin, yargının hepsinin revizyonuna da bir fırsat hazırlamıştır” değerlendirmelerinde bulundu.
 
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nı kapatacağız
FETÖ terör örgütünü faaliyetlerine yönelik güçlü bir istihbarat mekanizmasının kurulmasının şart olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diğer kurumlarımızdaki görevden almalarında olumlu sonuçlar vereceğinden emin olabilirsiniz. Mesela Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nı kapatacağız. Çünkü bütün pisliklerin olduğu yerlerden bir tanesi de orasıdır. Orayı tamamen kapatıp, burayı kapattıktan sonrada oranın içerisinde çalışan herkese de gereği neyse onu da yapacağız. Çünkü bu örgüte mensup kamu görevlileri devletine ve milletine sadakatle hizmet yerine, iradelerini bir başka gücün emrine vermiş kişilerdir. Bugüne kadar karşılaştığımız sorunların önemli bir bölümünün de bu kişilerden kaynaklandığını düşünüyorum. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı BTK’ya devredilmek suretiyle, BTK gereken adımları kendisi atacaktır. Şimdi sadece kendi kurum hiyerarşisine bağlı olarak kanunların ve diğer düzenlemelerin verdiği yetki çerçevesinde görev yapan kamu personeli ile işlerin daha düzgün olacağına inanıyorum. İş dünyasında da FETÖ terör örgütünün bir kanser hücresi gibi her yere yayılmış bağlantıları ile birlikte hareket ederek haksız rekabete yol açan kişiler artık bu imkandan mahrum kalacaktır. Geldiğimiz noktada artık yatırımcılara zorluk çıkaran, destek vermeyen kamu görevlilerinin hiçbir bahanesi yoktur, olamaz. Sizlere karşı kamuda bu tür engeller yapanlar varsa, bu tür zorluk çıkaranlar varsa ilgili birimlerimize bunları bildirin yapacağımız iş hemen kapıya koymaktır. Çünkü biz çalışacağız. Önümüzü tıkayan, 'himmet ver, haraç ver, bilmem ne ver' diyenlere artık bu devlette yer olmayacak. Mevzuat ile ilgili engeller varsa onlar elbette düzeltilecektir. Bütün bu sorunları bizlere ilgili bakanlarımız vasıtasıyla ulaştırırsanız bundan özellikle memnun kalırım. Ama sorun zihniyet ve niyetle ilgiliyse onların da hakkından en sert şekilde gelinecektir. Şahsımdan başlayarak, Başbakanımızı, başbakan yardımcılarımız, bakanlarımız, müsteşarlarımız için bu mesele emin olunuz en az darbe girişiminin üstesinden gelmek kadar önemlidir" dedi.
 
Bunlar kendi ülkesinin Cumhurbaşkanını yakalamak veya öldürmek için operasyon yapıyor
Uluslararası Af Örgütü’nü sert sözlerle eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uluslararası Af Örgütü tutturmuş bizim işkenceler yaptığımızdan bahsediyor. Bizde işkence sıfır toleranstır. Arbede esnasında kaşına, gözüne tekme, tokat yemiş olabilir. Yememiş olsa oradaki polisimizi öldürecek. Kendini savunmayacak mı? Örneğin, Marmaris’te beni öldürmeye gelenler 16 gün sonra yakalandılar ve bunlar orada ideal anlamda en iyi şekilde yetişmiş SAT komandoları. Bunların içinde albayı, yarbayı, üsteğmeni var. Bunlar er değil erbaş değil. Bu millet bu insanların yetişmesine milyonlarca lira harcamış. Bunları yurtdışına göndermiş, özel eğitimler aldırmış. Şimdi bunlar kendi ülkesinin Cumhurbaşkanını yakalamak veya öldürmek için operasyon yapıyor. Eğer ben 15 dakika önce oradan ayrılmamış olsam belki yakalayacaklardı. Beni yakalamadılar ama 2 korumamı orada şehit ettiler. 2 bayan polisimi ciddi manada orada tartakladılar ve ofis olarak kullandığımız binayı tamamen orada taradılar. Kimse yok ya niye tarıyorsun? Meğerse koltuğun arkasında polis duruyor diye orayı da tarıyor. Bu kadar haince yapılan operasyonlar var. Uluslararası Af Örgütü Londra’da durarak tespit yapıyor. Zerre kadar sizde haysiyet varsa çıkarsınız Türkiye’ye gelirsiniz. Önce bir parlamentoyu gezersiniz, gider özel harekatı dolaşırsınız, emniyet müdürlüğünü dolaşırsınız, buraya gelip bir dolaşırsınız ve ondan sonra bizim gazilerimizi hastanede bir dolaşırsınız kim kime ne yapmış onu o zaman görürsünüz" diye konuştu.
 
Uluslararası camiaya seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabi iletişimi yanında yatırımların ben süratle arttırılması diyorum ve her türlü desteği vermeye yine devam edeceğiz. Uluslararası camiaya da herhangi bir endişeye gerek olmadığını da duyurmakta çok ciddi fayda var diye düşünüyorum. Arkadaşlarımız zaten kısa sürede yine dünyayı inşallah kuracakları heyetlerle dolaşmaya devam edecekler. Ama sizlerin yapacağı bilgilendirmenin çok çok önemli olduğuna ayrıca inanıyorum" dedi.
 


Kaynak: İHA