Ak Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Biga ilçesinde muhtarlarla buluştu. Turan buradaki konuşmasında Türkiye ve Çanakkale gündemine değindi. İl genelinde yapılan yatırımları da anlatan Turan, son dönemde en çok tartışılan konulardan altın madeni ile ilgili görüş bildirdi. Her adımı atarken çevreyle ilgili dikkat ettiklerini ifade eden Turan, “Çanakkale’nin tam bin 800 noktasında orman kesiliyor; baraj, yol, gölet, elektrik direği… Bir sürü madenci var; CHP’lisi var, Ak Partilisi var. Yer altında zenginliğimiz varsa tabi ki çıkacak. Yer üstündeki zenginliğimiz, tarım gibi turizm gibi tabi ki bunlar kollanarak yapılacak. Yer altı da bizim, yer üstü de bizim. Yaşlanan ağaç kesilir. Orman canlansın diye, daha dinamik olsun diye seyrekleştirilir. Bunlar ekonomiye kazandırılır. Ama siyasal yaklaşımlarla iftira atarak sadece bir madeni konuşuyorsanız, bu samimiyetten uzak bir yaklaşımdır” dedi.
 
Köşklübağ Düğün Salonunda gerçekleşen buluşmaya Turan’ın yanı sıra Vali Orhan Tavlı, Ak Parti Milletvekili Jülide İskenderoğlu, Lapseki Kaymakamı Vali Yardımcısı Tahir Şahin ile Biga Belediye Başkanı Bülent Erdoğan, MHP İl Başkanı Hakan Pınar ve daire müdürleri de katıldı. Turan muhtarlarla buluştuğu toplantıda açıklamalarda bulundu. Meclisin kapanması ardından Çanakkale’ye gelerek ziyaretler gerçekleştirdiklerini kaydeden Turan, “İstiyoruz ki muhtarlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla önümüzdeki 4-5 yılın planlamasını yapalım, herkes önüne baksın. Polemikten, kavgadan, gerginlikten uzak, iş yapan üreten insanlar olmak istiyoruz. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz Sayın Erdoğan 4 sene bu ülkenin Cumhurbaşkanı. Bizler 4 sene bu ülkenin vekiliyiz, grup başkanvekiliyiz. Muhtarlar seçimlerini bitirdi, belediyeler bitirdi. Yani önümüzde 4 sene tertemiz dönem var. Herkes söyleyeceğini söylesin, talebini iletsin. Bizler konuşmaya değil, dinlemeye geldik” diyerek sözlerine başladı. Turan konuşmasında başlıklar halinde şu cümleleri sarf etti.
 
MUHTARI ÜZEN BÜLENT TURAN’I DA ÜZER
Çanakkale’de her köyümüze şerefle, onurla gidiyoruz. Kıyas yaptığımızda birkaç yıla göre çok büyük mesafe aldığımızı görüyorum. Muhtarlarımızla seçimden sonra bir araya gelmeyi önemsedik. Çünkü muhtarın ne olduğunu iyi bilen insanlarız. Demokrasimizin en özel biriminde, bir anlamda kılcal damarlar görevi yapan seçilmiş kıymetli kişiler. Muhtarların derdi bizim derdimizdir dedik. Bu toplantılardan çıkan talepler doğrultusunda Ankara’ya bunları götürdük. Muhtarların özlük hakları, maaşları, sigortaları hepsini yoluna koyduk. En son İç İşleri Bakanlığında Muhtarlar Genel Müdürlüğü olmak üzere kıymetli birimler kurdurduk. Siz söylediniz, talep ettiniz biz yaptık ve çok büyük mesafe aldık. 10-15 sene önceye göre muhtarların şartları, duruşları çok daha kıymetli hale geldi. Ama daha önemlisi; biz muhtarın seçilerek gelmiş olmasından kaynaklı kıymetini iyi bilen insanlarız. Sayın Cumhurbaşkanımız; ‘Muhtarı üzen, beni üzer’ diyor. Bende diyorum ki; ey il müdürlerimiz, ey bürokratlarımız, ey teşkilatlarımız; muhtarı üzen Bülent Turan’ı da üzer. Bizi üzmeyeceksiniz, 5 seneyi beraber planlayacağız, çalışacağız. Türkiye’nin istikrarı, büyümesi devam etsin, her alanda Çanakkale’mizin de Biga’mızın da ayağa kalktığına hep beraber şahitlik edelim. Çünkü bize Çanakkale hiç eksik bakmadı. Biga’yı beldeleriyle beraber partimize emanet etti. Aynı şekilde Çanakkale’nin toplamında yüzde 42 oy aldık biz. Bu çok kıymetli bir değer. Daha çok çalışma görevi verir bize. Daha çok üretme, daha çok halkla beraber olma görevi verir bize. O yüzden bu 42’nin ağırlığını, omzumuzdaki yükü bileceğiz ve daha çok çalışmaya gayret edeceğiz. Meclis kapandı hiç ara vermeden buralara geldik. Bizim de ailemiz var, tatilimiz var ama önce işimizi yapacağız. Ankara bitti, Çanakkale’nin tüm ilçelerini gezeceğiz. Muhtarları, bürokratları dinleyeceğiz ve hep beraber çalışmaya gayret edeceğiz.
 
TÜRKİYE’DE BİR ZİHİN DEĞİŞİKLİĞİ OLDU
Çünkü elimizin ulaştığı yer var, ulaşmadığı yer var. Eğer 5 sene bitiminde köyünüzde bir tane adam aç kalmış ve yatağa öyle girmişse, bir hasta doktora gitme imkanı bulamayıp gitmemişse, bir engellinin araç talebi veya benzer sıkıntısı çözülememişse, benden önce sizin vebaliniz. Taşlar, asfaltlar, binalar hepsi yapılır. Ama ne olur, köyünüzde mahallenizde hastası, engellisi, yaşlısı, derdi olanı sizi bulmasın, siz onu bulun. Türkiye artık eski Türkiye değil. Muhtarlarımız köyünün garibanına, dertlisine, hastasında ağabeylik yapsın. 650 köy var bunları her gün ziyaret etme imkanımız olmaz. Ama siz köyde bizim de temsilcimizsiniz. Onları sizi bulmadan, siz onları bulun mutlaka. Asfalta altın dök, taşı gümüş döşe… Ama o köyde bir tane adam hastaneye gidememişse biz duymamışsak, engellinin talebini karşılayamamışsak, gariban ekmek bulup da uyuyamamışsa hiç birinin kıymeti yok. O yüzden ilk görevimiz bu olsun, istirham ediyorum muhtarlarımızdan. Bakın Çanakkale’nin toplam 1 milyon metrekare taş ihtiyacı var. 700 bini bitti. Bu 700 bin metrekarenin de 300 bin metrekaresini 1 yılda döşedik. 450 kilometre asfalt yapıldı 1 yıl içerisinde. Bunlar çok kıymetli işler. Halkımızın ne talebi varsa yerine getirmeye çalışacağız. Değişmeyen okul kalmadı neredeyse, hastanelere bakın. Hepsini yoluna koyduk. Biz önceden valilerimizi törenlerde görürdük. El sallayan, giyinen, dolaşan vali bilirdik. Şimdi valimizle köy köy, kasaba kasaba geziyoruz. Türkiye’de bir zihin değişikliği oldu. Devlete lazım olan millet değil, millete lazım olan devlet haline geldik. Millet varsa biz varız. Millet varsa; valisi var, kaymakamı var, vekili var.
 
PARTİ GÖZETMEKSİNİZ OMUZ VERMEK BİZİM GÖREVİMİZ
Hizmetleri yaparken de ayrımcılık yapmıyoruz. Çanakkale CHP’li belediye başkanı, kızıyoruz yaptıklarına. HDP meselesi, pilav meselesi, en son LGBT meselesi, hepsine kızıyoruz. Ama buna rağmen bize geldiğinde hayır demedik. Taleplerini aldık. Geçen hafta ziyaret ettim. Çanakkale için bunu yaptım. Bu şahıs işi değil. Çanakkale’nin su ihtiyacı çözülünce, sudan Ak Partili içecek, CHP’li içmeyecek diye bir şey var mı? Yol yapılınca, o partili bu partili var mı? Çanakkale’nin ihtiyacı neyse parti gözetmeksiniz omuz vermek bizim görevimiz. Biz Türkiye’nin 82 milyon kardeşliğini isteyen bir anlayışız. Türkiye2nin geleceğinde Cumhur İttifakı ile beraber yol alırken hata yapmadan, ayrıştırmadan, kavga etmeden iş yapmak istiyoruz.
 
HER ADIMI ATARKEN ÇEVREYLE İLGİLİ DİKKAT EDİYORUZ
Çanakkale son dönemde hep büyük projelerle gündeme geldi. Köprümüz, Türkiye değil dünya projesi. Tam bir simgeler köprüsü. 18 Mart vurgusu olsun diye, direğin yüksekliği bile 318 metre. 3’ncü ayın 18’i anlamında. Yahya Çavuş’un, Seyit Onbaşı’nın hatıraları da olacak. Sonuçta o köprü olduğunda Biga’nın turizminin, sanayisinin, tarımının nasıl canlandığını göreceksiniz. Büyük ihracat imkanı olan taşıyıcılar buralara gelmiyorlar. Ama köprü olunca herkesin gözü, kulağı buralarda olacak. Zaman zaman bize ‘çevreci değilsiniz’ falan diyorlar ya; Çanakkale merkezde ilk köprü planlandığında bin 600 metreydi. İlk planlandığı Çanakkale ormanlarından, şehitlikten geçse bin 600 metre. Cumhurbaşkanımız dedi ki; ‘olmaz, orman var, tarih var, turizm var’. 4 bin 600 metre uzunluğuna rağmen, yani daha fazla masrafına rağmen Gelibolu-Lapseki’ye geldi. Çevrecilik bu işte. Her adımı atarken çevreyle ilgili dikkat ediyoruz.
 
YER ALTINDA ZENGİNLİĞİMİZ VARSA TABİ Kİ ÇIKACAK
Son dönemde yok ‘ormanlar kesiliyor’ falan. Bir orman kesilen yer gündeme getiriliyor. Orman Bölge Müdürümüz de burada. Çanakkale’nin tam bin 800 noktasında orman kesiliyor biliyor musunuz? Baraj, yol, gölet, elektrik direği… Bir sürü madenci var; CHP’lisi var, AK Partilisi var. Diğer madenlerde bahsediyorum. Yer altında zenginliğimiz varsa tabi ki çıkacak. Yer üstündeki zenginliğimiz, tarım gibi turizm gibi tabi ki bunlar kollanarak yapılacak. Yer altı da bizim, yer üstü de bizim. Dünya çıkaracak, biz bakacağız. Altın takan biziz, süs eşyası kullanan biziz ama altın çıkmasın. Masamız ahşaptan ama orman kesilmesin. Bir çoğunuz köylerde yaşıyorsunuz. Yaşlanan ağaç kesilir. Orman canlansın diye, daha dinamik olsun diye seyrekleştirilir. Bunlar ekonomiye kazandırılır. Ama siyasal yaklaşımlarla iftira atarak sadece bir madeni konuşuyorsanız, bu samimiyetten uzak bir yaklaşımdır.
 
DERT BAŞKA AMA BİZ BU OYUNA GELMEYECEĞİZ
Kaldı ki son dönemde yine o altın madeniyle ilgili Meclis’te bir önerge verildi. Bigalı CHP’li vekil arkadaşımız verdi. 23 imza var evrakta. 140 vekil var CHP’nin 23 tane de o önergeye imza atan kişi var. Kaç kişi oy verdi biliyor musunuz, 6 kişi. Senin grubun 140 kişi, imza veren 23 kişi, oy veren de 6 kişi. Hani samimiyet. Senin oy vermediğine ben niye vereceğim. Bunlar samimi yaklaşımlar değil. Sordum belediye başkanına Ülgür beye; sen orman müdürüyle toplantı yaptın mı? ‘Yapmadım’. Çevreyle yaptın mı? ‘Yapmadım’. Valiyle yaptın mı? ‘Yapmadım’. E miting yapıyorum… Yahu seçilmiş adamın görevi miting yapmak mı? Sen belediye başkanısın ilde, konuş muhataplarıyla. Ormana de ki; ‘niye kesiyorsun kardeşim’. Çevreye de ki; ‘ne yanlışın var kardeşim’. Valiye de ki; ‘ne oluyor buralarda’. E sen hiçbir tarafla konuşma, ne olduğunu anlama öğrenme, miting yap. Mitingi de Türkiye’den davetlilerle yapıyorlar. Dert başka ama biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Hiçbir madencinin avukatı değilim. Olmadım, olmam. Ama; CHP’nin içerisinde bir sürü madenci yok mu? Taş, kömür çıkaran bir sürü insan var. Niye bir tanesini konuşuyorlar. Hesapları başka. Ama bir şey daha söyleyeyim; sırf 2018’de Çanakkale’ye 3 milyon fidan dikildi. 3 milyon fidan 1 yılda dikildi. Köprü yerini değiştiren biziz. Ezine’de Gıda OSB yaparken çevreci olsun diyen biziz. Tüm yatırımları çevre ile paslaşın diyen biziz. O yüzden diyorum; gaza gelerek, yanlış siyasal hesaplarla, başka adamların finansıyla iş yapacak insanlar değiliz.”
 
TÜRKİYE ARTIK MİLLET NE DER DİYEN BİR ÜLKE HALİNDE GELDİ
Turan konuşmasının sonunda ise s-400 konusuna değinerek şunları söyledi; “S-400’ler dünyanın en etkili hava savunma sistem olan özel bir tasarım. Menzili 400 kilometre. 400 kilometre gidebilen, 185 kilometre yüksekteki hedefi vurabilen, ses hızından 14 kat daha hızlı çok özellikli bir füze. Saatte 18 bin kilometre hız yapan bir özel güvenlik sistemi. Suriye’nin kuzeyi uçuşa yasak bölge haline getiriliyor bir anlamda bu sistemlerle. Doğu Akdeniz’in güvenliği de çok büyük oranda korunmuş oluyor. Türkiye artık oyun kurucu, kendi kararlarını kendi veren, o ülke bu ülke ne der değil, millet ne der diyen bir ülke halinde geldi.”
 
Ersan KÜÇÜKKURU