İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile Almanya’dan GFZ Potsdam Araştırma Merkezi’nin ortaklaşa yürüttüğü ‘Ganos Fayı Üzerindeki 1912 Depremi Kırığının Güncel Etkinliğinin Görüntülenmesi’ adlı TÜBİTAK Projesinde ikinci aşamaya geçildi.
Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eşref Yalçınkaya yürütücülüğünde devam eden proje kapsamında, Gazi Köyden başlayıp Saros’a ulaşan ve 1912 yılında 7,4 büyüklüğünde deprem üreten Ganos Fayı üzerine yerleştirilen istasyonlar ile bölgenin depremselliği araştırılıyor. 2 yıl boyunca Gaziköy-Güzelköy-Hoşköy hattında gerçekleşen çalışmaların ilk aşaması tamamlandı. Prof. Dr. Eşref Yalçınkaya projenin ikinci aşaması için Jeofizik Mühendisliği Bölümünden Doç. Dr. Hakan Alp ve Doç. Dr. Ethem Görgün ile birlikte, 8 ay sürecek çalışmalar doğrultusunda Ganos fayı boyunca Gelibolu ilçesine bağlı Kavakköy beldesi ile Sofuköy başta olmak üzere civar köylere deprem istasyonlarını yerleştirdi. Bu aşamada bölgedeki depremsel hareketlilik incelenerek kayıtlar toplanacak.
“FAYIN KARAKTERİNİ ANLAMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Ganos Fayının bir deprem tehlikesi taşıdığının gerçek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Eşref Yalçınkaya proje ve gerçekleştirdikleri çalışmalara ilişkin verdiği bilgide şu ifadeleri kullandı; “Fayın 1912’de ürettiği büyük bir deprem var. Üstelik bu fay, Kuzey Anadolu Fayı’nın bir parçası. Dolayısıyla bu parçayı gözlemlemek bizim açımızdan çok önemli. Çünkü bu fayın karakterini anlamaya çalışıyoruz. Ürettiği depremlere, kırılma mekanizmasına bakacağız. Bu fayın nasıl bir karaktere sahip olduğunu anlamak, Kuzey Anadolu fay zonunu yorumlamak için de çok önemli. Fay üzerinde çok sık aralıklarla, bugüne kadar yapılmadığı şekliyle bir ağ kuruyoruz. Bu ağ yaklaşık 40 istasyondan oluşuyor. İstasyonların bize bu fayın karakterini çıkartabilecek verileri sağlamasını umut ediyoruz. Bunlar küçük depremleri dahi hassas şekilde kaydedebilecek cihazlar. Dolayısıyla biz bunları çözümleyeceğiz ve bu fayın karakterini anlamaya çalışacağız. Gelecekte üretebileceği depremin nasıl bir karaktere sahip olabileceği konusunda bilgiler üretmeye çalışacağız. Bu fay yer bilimleri açısından çok önemli. Üstelik de büyük bir deprem beklenen Marmara fayının hemen batısında yer alıyor. Biliyorsunuz Marmara fayı denizin içinde kalan bir fay. Bu nedenle de çok ayrıntılı bir şekilde incelenemiyor. Fakat Ganos fayı, bu fayın hemen devamında ve karada. Biz de bu fayın rahatlıkla üzerine çok sık aralıklarla istasyonlar kurabiliyoruz ve kayıt alabiliyoruz. Bizimde amacımız bu, depremleri kaydederek fayı ince ayrıntılı bir şekilde gözlemleyebilmek ve bize bilgi sağlamasını kolaylaştırmak.”
“GÜVENLİ YAPILARDA YAŞAMAYI ÖĞRENMELİSİNİZ”
Bu çalışmalar sırasında yöre halkıyla da konuştuklarını kaydeden Prof. Dr. Yalçınkaya şöyle devam etti; “Onlara güvenli yapılar yapmaları konusunda tavsiyelerde bulunuyoruz. Çünkü burası bir deprem bölgesi. Burada yaşayanların çoğu 1912 depremini hatırlamıyor. Büyük çoğunlukla dedeleri veya daha büyükleri tarafından yaşanmış bir deprem bu. Çoğu kişi bu depremi yaşamamış, sadece hikayelerini dinlemişler, onun izlerini görüyorlar. Bize anlatıyorlar fayla, kırılmayla ilgili bazı özellikleri. Bizde onlara mutlaka uymaları gereken tavsiyelerde bulunuyoruz. Diyoruz ki; güvenli yapılarda yaşamayı öğrenmelisiniz. Çünkü siz de muhtemelen gelecekte bu fay üzerinde olabilecek bir depremle karşılaşacaksınız. Siz değilse, çocuklarınız ya da torunlarınız böyle bir şeyle karşılaşacak. Dolayısıyla onlara afetlere karşı güvenli miraslar bırakmalısınız. Bir gelenek oluşturmalısınız. Bu gelenekleri de burada kalıcı hale getirmelisiniz, burası bir deprem bölgesi. Siz de buna uygun yaşam tarzı ya da yapılaşma tarzı oluşturmak zorundasınız. Biz araştırmacılar da bu riski doğru bir şekilde ortaya koyabilmek amacıyla veri topluyoruz diyoruz.”
“YÖRE HALKINDAN DEPREM İSTASYONLARINA GÖZ KULAK OLMALARINI RİCA EDİYORUZ” 
Bu projelerin yöre halkının desteğiyle birlikte yürüdüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Yalçınkaya, bölge halkından da önemli bir ricada bulunarak, “İnsanların korumasıyla bu projeler gelişir. Başta Kavakköy Belediye Başkanı Necati Kopça ve köy muhtarları olmak üzere tüm yöre halkına çalışmalara verdikleri destek için çok teşekkür ediyoruz. Yöre halkından deprem istasyonlarına göz kulak olmalarını rica ediyoruz. Onları kollamalarını istiyoruz. Çünkü bu cihazlar tüm ülkemiz için afetlere karşı kullanılan cihazlar. Bunlara insanlar veya hayvanlar tarafından herhangi bir zarar verilmesini istemeyiz. Herkes bunlara sahip çıksın. Eğer ki bir sıkıntı yaşanırsa mutlaka bizimle irtibata geçsinler veya jandarma ya da yerel yetkililere bildirsinler. Biz bu cihazların korunması ve kollanması konusunda herkesi hassas davranmaya çağırıyoruz” dedi.
Diğer yandan, sınırları içerisinde 11 deprem istasyonunu barındıran Kavaköy beldesinde belediye tarafından hoparlör aracılığıyla yapılan anonslarla, vatandaşlardan deprem istasyonlarını koruması ve hayvanların otlatılırken zarar vermelerinin önüne geçilmesi de rica edildi.  
Ersan KÜÇÜKKURU