Kırım ve Dobruca Tatarları Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen tören saygı duruşunu ardından İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Dernek Başkanı Erol Günaydın, tören ile ilgili yaptığı konuşmada, “Kırım Tatarlarının ülkesi Vatan Kırım’ın Ruslar tarafından 1783 yılında ilk kez işgal etmesi sonunda Tatarlar buradan göç edilmeye zorlanmışlardır. Özellikle 20.yy ortalarına kadar sürgünler, katliamlar ve açlığa mahkum edilmeler yaşanmış binlerce insan katledilmiştir” diye başladı.
 
“TÜRKİYE’DEKİ KIRIM TATARLARI BUNA SEYİRCİ KALMADI”
“Nihayet bundan 75 yıl önce 18 Mayıs 1944 yılında Sovyet lider Stalin tarafından verilen talimatla 2 saat içerisinde Kırım tamamen boşaltıldı ve Tatarlar çocuk, yaşlı, genç ve kadın demeden bir kişi bırakılmaksızın hayvan vagonlarına doldurularak Ural dağları, Orta Asya çölleri, Sibirya buzullarına gönderildi, vagon kapakları açılmadan gidecekleri yerlere varıncaya kadar aç ve susuz vagonlardaki ölülerini dahi indirmeden sürgüne yollandılar” diyen Günaydın, “Bu arada bir gün sonra iki köyün unutulduğu görüldü. Bu köylerdekilerde eski bir gemiye bindirildi ve Karadeniz’de gemi batırıldı.
423 bin kişi sürgün edildi 196 bin kişi sürgüne giderken hayatını kaybetti bu bir soykırımdı. Bununla da yetinmediler ve Kırım’da Tüm Tatar Medeniyet izleri silinmeye çalışıldı. Okullar, Camiiler, Kütüphaneler ve mezarlar dahi tahrip edilmeye başlandı. Belgeler, arşivler yakıldı ve yer adları değiştirildi.
Bu sürgünden hayatta kalanlar Rusya’nın çözülme sürecinden sonra vatanları Kırım’a dönmeye başladılar. 1990’lı yıllardan sonra tekrar kök salmaya başladılar. Fakat buna fırsat verilmedi ve Kırım tekrar işgal edilerek sürgünler başladı. Türkiye ve Türkiye’deki Kırım Tatarları buna seyirci kalmayarak bunu dünya Kamuoyuna da duyurdu ve mücadelemiz devam etmektedir” şeklinde konuştu.
 
“UNUTMAYALIM VE UNUTTURMAYALIM”
Günaydın, “Kırım’daki kardeşlerimiz Milli ve Dini değerlerine sahip çıkarak mücadelelerine devam etmektedirler. Tabii ki bu sürgüne sadece Tatar toplumu maruz kalmamış tüm Rusya’nın içerisinde yaşamakta olan Türk toplumları da maruz kalmışlardır. Unutmayalım ve unutturmayalım” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
 
İsmail ŞEN