AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan gazetecilere yaptığı açıklamada, Meclisin bu haftaki gündemi hakkında bilgi verdi.
Turan, OHAL’den vatandaşların, iş adamlarının şikayetçi olmadığını, sadece terörle iltisakı olanların bundan şikayetçi olduklarını ifade etti. Turan, Bütçe Kanun Tasarısı’nın da yarın Meclise sunulacağını söyledi. HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın devamsızlığına ilişkin dosyanın TBMM Başkanlık Divanı tarafından Karma Komisyona sevkedildiğini anımsatan Turan, Karma Komisyonun, gecikmeden raporunu hazırlayarak TBMM Genel Kuruluna göndereceğini ümit ettiklerini belirtti.

Torba tasarı haftaya Genel Kurulda
Bülent Turan, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen “torba tasarıyı” cuma gününe kadar bitmesi halinde 25 Ekim Çarşamba gününden itibaren Genel Kurulda görüşmeyi düşündüklerini açıkladı.Nüfus Hizmetleri Kanunu Tasarısı ile getirilen yeni değişiklikler hakkında da bilgi veren Turan, tasarıda, kadınlara ilişkin birçok bürokratik engeli aşan, kadınların hayatlarını rahatlatan maddeler olmasına rağmen CHP’nin sadece, “müftülere nikah yetkisi verilsin mi, verilmesin mi” maddesine takıldığını söyledi. Bülent Turan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İmla hatasına sahip adlar ve soyadlar, sadece mahkeme kararı ile değişebiliyordu. Şimdi bununla ilgili idari işlem yapılabilecek. Kişi kurula başvuracak, kurul da ‘eğer imla hatası var’ diyorsa mahkeme kararı olmaksızın düzeltilebilecek. Müftü meselesi, devede kulak. Siz onlarca madde içinden bir maddeye takılır da sözüm ona Türkiye’nin en büyük sorunu buymuş gibi davranırsanız, millet, bu konuda sizin samimi olmadığınızı görür ve hisseder. CHP, bu tasarıda samimi değil; gerginlikten prim kazanmayı düşünen, sözüm ona siyaset yapmayı planlayan bir parti haline geldi. Yürüyüşler öyle, eylemler öyle; DHKP-C’li insanlarla ilişkilerini görüyorsunuz, öyle. Eğer müftünün nikah kıyması laikliğe aykırı ise müftünün memurluğu niye laikliğe aykırı değil? O da memur. Biz uygulamada Medeni Kanun’a göre yapılan nikah işleminin uygulayıcısının genişlemesini istiyoruz, mesele bu. Dini nikah mı geliyor, meri kanunlar mı değişiyor, boşanma ve evlenmeye ilişkin hükümler mi değişiyor? Böyle bir şey yok. Konu, evlenmek ve boşanmakla ilgili değil. Mesele, Medeni Kanun’a göre kıyılan nikahın, müftü tarafından da kıyılmasına hak vermek. Muhtarların, kaptanların, konsolosların ve nüfus memurlarının bu hakkı var, şimdi müftülerin de olacak.”

Seçim sistemi
AK Parti Grup Başkanvekili Turan, “seçim sisteminin değiştirilmesi” ile ilgili soru üzerine, milletin 16 Nisan’da verdiği oy sonucuna göre, Türkiye’nin 2019’da cumhurbaşkanlığı sistemine geçeceğini söyledi. Halkın verdiği bu görevin gereğini yerine getireceklerini ifade eden Turan, şöyle konuştu:
“Tüm yasalarla ilgili, yani Anayasa’ya uyumlu hale gelmesi gereken kanunlar konusunda muhalefetten yardım istiyoruz. Adalet Bakanlığı ve Genel Merkezimiz bununla ilgili çalışıyor. Hangi partinin bu konuyla ilgili önerisi varsa, seçim sistemi olsun diğer meselelerle ilgili olsun, gelsinler bizi uyarsınlar, öneride bulunsunlar. Polemiklerle zaman kaybetmek istemiyoruz. 2019’da başkanlık sistemine geçilecektir, bunun gereği yapılacaktır. Uyum yasaları geçecektir. Sayısal olarak bizim çoğunluğumuz var, biz uyum yasalarını çıkarabiliriz ama gönlümüz istiyor ki gelsinler bu işi beraber yapalım. Biz çalışıyoruz, zamanı gelince sizlerle paylaşacağız.”

“Seçim barajı istikrar için imkan”
Turan, seçim barajının, ülkenin istikrarı ve gelecekle ilgili endişelerinin kalmaması için bir imkan olduğunu vurguladı.
“Bunlar tartışılacak meseleler ama biz barajın bu ülkeye nasıl katkı sağladığını biliyoruz. Koalisyonlardaki sıkıntıları biliyoruz, küçük partilerin pazarlık paylarını biliyoruz. Şahsi kanaatim, barajla ilgili düzenleme olmaması yönünde ama bu hükümetin takdiridir.” diyen Turan, millete layık olmak için çalıştıklarını kaydetti.

Turan, 2019’da yeni bir dönemin başlayacağına dikkati çekerek, “Bu yeni dönem milletimizin birliği adına çok daha kıymetli. Bu sistem ülkenin birliği için çok önemli bir sistem. Yüzde 50+1’i almak isteyen kim varsa, CHP ise CHP, HDP ise HDP, bizsek biz, kim varsa herkes her bölgeden oy almak zorunda. Bazı partiler sırf doğuda, bazıları ise sadece sahilde. Ama AK Parti bu ülkenin her yerinde var; her yerde ya birinci parti ya da az farkla ikinci parti. O yüzden yüzde 50+1 almak isteyen varsa yedi bölgenin tamamında oy almak zorunda. Partiler, aklını başına alsın, makul davransınlar, milletin verdiği bu göreve ‘başüstüne’ deyip, yeni döneme hazırlansınlar.” değerlendirmesini yaptı.