Sağlık

'Günlük vakada ikinci piki yaşıyoruz'

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, koronavirüs (Covid-19) salgınına ilişkin gözlemler ve önerilerini paylaştı.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, koronavirüs (Covid-19) salgınına ilişkin gözlemler ve önerilerini paylaşırken, “Daha ağır seyreden vakalar geliyor. Yoğun bakım ihtiyacı olanlar arttı” ifadelerini kullandı. 
 
‘Covid 19 Günlükleri’ adı altında sosyal medya hesabından takipçilerini sık sık Koronavirüsü (Covid-19) ile ilgili aydınlatan Prof. Dr. Alper Şener, koronavirüs salgının ile ilgili bazı önemli detaylara dikkat çekerek uyarılarda bulundu. İlaç kullanımı ve aşı çalışmalarına ilişkin de bilgiler verdi.
Şener ‘Gözlemler Öneriler başlığı altında şu cümleleri kurdu; “Daha ağır seyreden vakalar geliyor. Yoğun bakım ihtiyacı olanlar arttı.İlaç etkinliği sorgulanabilir (düzgün alınıyor ise? Çoğu hastada ilaç uyumu iyi değil! ). Tedaviyi modifiye etmek lazım! Dirençli, mutant suş enfeksiyonu olabilir ( D614G) Virüs yükü yüksek hastalar ile karşılaşıyoruz olabiliri Virüsün yayılım hızı kesilmedi. Günlük vakada İkinci piki yaşıyoruz. Filyasyonda gevşeme? Temaslılar ile ilgili yanlış bildirim, saklama? Evde, karantina önerilerine uymama çok sık! Yurt, oteller karantina için kullanılmalı! Yada karantina bölgeleri, kamplar, prefabrik oluşturulmalı. Kızılay bu işi yapabilir. Temaslı sağlık personeli artıyor. Yoğun tempo ve iş yükü ile dikkatler iyice dağıldı. Hasta bakımında ve takibinde sorunlar ve isteksizlikler başladı! Yedek bekleyenler? Artık sahaya inmeli! Bazı yerlerde nedendir bilinmez Pandemi ile mücadele sadece belirli branşlara bırakılmış, diğerleri normal işini yapıyor. Artık zor! Atama bekleyen sağlık çalışanları hızla sahaya sürülmeli!”
 
“BİR SİSTEM YARATMAZSANIZ, BAŞKASININKİNE KÖLE OLURSUNUZ”
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, bir başka paylaşımında ise aşı çalışmalarına ilişkin bir yorum getirdi. Şener şöyle devam etti; ‘Bir sistem yaratmazsanız, başkasınınkine köle olursunuz’ başlığı altında şu ifadeler yer verdi;  “Deniliyor ki; ‘Pfizer-Biontech 1.3 milyar doz aşı üretecek. Sadece Uğur Bey ve Özlem Hanım'ın 790milyar dolar kazancı olacak; Türkiye'nin tüm borç tutarından fazla’. Bizde ki durum ne biliyor musunuz? Bilim üretecekler ‘rutin iş yükü ile boğuluyor’...araştırma görevlileri ne tez, ne araştırma yapabiliyor. Ne de deneyimler makaleye dönüyor! Çünkü her işi ters yapıyoruz. Araştırma yapacaklar, bilim üretecekler etkin kullanılamıyor! Prof. Uğur Şahin burada olsa idi günde 200 hasta bakıp, evin yolunu zor bulurdu, ne aşısı!”
 
“AŞILAR MANŞETTE, BİR KAÇ ŞEYİ NETLEŞTİRELİM”
Pfizer, Modena ve şimdide Sputnik aşısı % 90’dan fazla hastalığı önlemede ‘etki’li olduğunu duyurdu. Aslında aşıda iki tanım vardır- tam Türkçesi oturmamış. Efficacy-etki, Effectiveness- etkinlik ve aralarında ciddi fark vardır! Burada faz 3’de % 90 ile ölçülen şudur; iki grup alınır; birine su (plasebo) diğerine aşı verilir. Normal yaşama bırakılır. Bulaş süresi içinde hastalık bulguları gösterenlerden covid 19 aranır. İşte aşı olan ve olmayan arasında ki bu oran efficacy, etkidir. ‘Effectiveness’ ise bundan çok farklıdır. Bu bir aşının ‘sahada’ ne kadar etki gösterdiğini ölçer! Bunu ölçmenin yolu uzun ve zahmetli olduğu için şimdilik ertelenmiş görülüyor! Koronada asemptomatik hastalık tablosunda olduğu için “efficacy” değerlendirmesi biraz iddialı kalıyor. Bir genel tanım vardır; toplumları aşılar değil, aşılama programları korur. Aşının gelmesi ve toplumda çalışması arasında fark olacaktır. Bu nedenle aşılar gelince de bir süre daha maske+ mesafe+ el hijyenine dikkat etmek gerekecek.
 
“İLAÇLARINIZI DÜZENLİ ALIN”
Salgının başından beri ilaç tartışması bitmedi. Önce HQ ile başladı; gerekli, gereksiz ve dozlar hala tartışılıyor. Rehberlerde her yeni deneyimde yenilendi ve güven ortamı bozuldu. Favipravir ise bu tartışmalardan hep uzakta kaldı; şimdi de dozu ile ilgili klavye doktorları yazıp çiziyor. Ben bir kaç şeyi netleştireyim; Bu aslında bir influenza ilacıdır ve dirençli grip enfeksiyonu için geliştirilmiştir. İlacı etki mekanizması Covid 19 için etkili olabilir diye, klinik uygulamaya girmiştir. Rakibi remdesivir de bu arada asıl olarak Ebola için geliştirilmiştir. İlaç geliştirme aşamalarında en önemli hassas aşama toksik doz ve yan etki izlemidir. Bu aşamaları koronadan önce geçmiştir! Bu ilaç önce yükleme 8+8 tablet, sonra 3x2 tab kullanılıyor. Toplam 5-10 gün. İlaç adeti fazla olduğu için çoğu insanımız psikolojik olarak etkileniyor. Bu kadar ilaç mı? İçilir diye... birde sağdan soldan gaz ile ilaç içilmiyor! Bu gibi örnekleri çok yaşadık. Türklere has bir sürü örnek var- mesela hepatit B’de bir dönem ülkemizde hap ( OAV) mı? İğne (IFN) mi? Sorusu vardı... istisnasız herkes iğne istiyordu, daha etkili sanarak, ama diğer ülkelerde hemen herkes hap tercih ediyordu... Bu ilacın dozunun da psikolojik bariyer olduğunu düşünüyorum. Gebelerde kullanmıyoruz, midede ekşime, bulantı, ilaç döküntüsü ilacın kesilmesini gerektirmiyor. Kanda ürik asit artışı, KCFT bozulması yapabilir. Böbrek hastalarında CrCl’e göre gerekir ise yükleme dozu dışında doz ayarlaması yapıyoruz. İlaç etkileşimleri var; özellikle parasetamol ve bazı ABler için dikkatli olmak lazım. Bizim yaptığımız klinik çalışmada XXX kadar hastada hiçbir ciddi yan etki görmedik. Makale bir dergide değerlendirme aşamasında olduğu için rakam yazamıyorum. Tek gördüğümüz belirgin yan etki kan ürik asit artışıydı, oda ciddi düzeyde bir hastada oldu. Onunda öyküsünde GUT hastalığı vardı. Bu ilacı artık Türkiye üretiyor ve ayaktan dahil hemen her pozitif hastaya verebilecek STOK var! Bu bir salgında inanılmaz bir güvencedir! Şimdi gelelim dış güçlere... Rakibi remdesivir ABD patentli bir ilaç. Etkili ve pahalı... Hatta ABD’de ilgili rehberler bu ilacı artık satürasyon < % 94 olmayanlara verilmesini önermiyor- kritik stok nedeniyle! Hatta malum DSÖ bile remdesivir’in etkisi “sanıldığı kadar yok” bile dedi. Gerçi DSÖ tedavide her şeye muhalif- çünkü RCT takıntısı devam ediyor! ABD’de artık tedavide monoklonal antikor ve semptomatik tedavi önplanda...Bir diğer önemli konu ise tabii ki tüm spotlar aşı’da...dolayısıyla ilaçlar- tedavi ikinci plana atıldı. Para buraya akıyor. Ez cümle; ilaçlarınızı alın, çünkü son zamanlarda ilacını eksik alıp, yoğun bakıma yatan hasta çok oluyor!
 
Gülçin AKIN